İCRA EMRİNİN BORÇLU ASİLE TEBLİĞ EDİLMESİNDE YASAYA AYKIRILIK BULUNMADIĞI YÖNÜNDE YARGITAY KARARI

İCRA EMRİNİN BORÇLU ASİLE TEBLİĞ EDİLMESİNDE YASAYA AYKIRILIK BULUNMADIĞI YÖNÜNDE YARGITAY KARARI

T.C.

YARGITAY

12.Hukuk Dairesi

2018/5236 E.

2018/1374 K.

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi D. D. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu hakkında başlatılan ilamlı takipte, borçlunun sair şikayetlerinin yanı sıra, takip dayanağı ilamda vekili olmasına rağmen icra emrinin borçlu vekiline tebliğ edilmediğini, borçlu asile tebliğ edildiğini,vekili varken borçlu asile yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin kabulü ile asile çıkartılan icra emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. A.an bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar. Yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemleri yapılır.

Somut olayda; borçlu asilin, icra takibine dayanak yapılan İstanbul 1. İş Mahkemesinin 2009/716 Esas-2012/382 Karar sayılı dosyasına sunduğu 12/11/2012 tarihli dilekçe ile kendisini temsil eden tüm vekillerini 07/11/2012 tarihi itibariyle azlettiğini bildirdiği,borçlu vekili Av. H…’ın da vekillikten azledildiğini aynı dava dosyasına bildirdiği görülmekle icra emrinin borçlu asile tebliğinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Kaldı ki, bir an için borçlu vekilinin azledilmemiş olduğu düşünülse bile, vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu’nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, asile tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. B. Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Böyle bir durumun varlığı halinde ise, asile yapılan tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusu olabilir.

O halde; icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından,mahkemece, borçlunun sair şikayetleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kabulü ile icra emrinin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklıların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.