İDARE LEHİNE TAHSİL OLUNAN VEKALET ÜCRETLERİNİN AVUKATLARA DAĞITIMINDA ÜST SINIR GETİREN KURALIN ANAYASA’YA AYKIRI OLMADIĞI

İDARE LEHİNE TAHSİL OLUNAN VEKALET ÜCRETLERİNİN AVUKATLARA DAĞITIMINDA ÜST SINIR GETİREN KURALIN ANAYASA’YA AYKIRI OLMADIĞI

İtiraz Konusu Kural

İtiraz konusu kuralda avukatlara ödenecek vekâlet ücretinin yıllık tutarının 10.000 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının on iki katını geçemeyeceği öngörülmüş olup kural “…avukatlar…” ibaresi ile sınırlı olarak incelenmiştir.

Başvuru Gerekçesi

Başvuru kararında özetle; kuralın mali haklara ilişkin düzenleme öngörmesi nedeniyle yetki kanunu kapsamında olmadığı belirtilerek Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Yargısal denetimde bir KHK’nın mülga 91. maddedeki ölçütler yönünden Anayasa’ya uygun bulunması ve bu kapsamda bir ret kararının verilmesi onun anayasallık denetiminin tamamlanması için yeterli değildir. Başka bir ifadeyle mülga 91. maddedeki ölçütler yönünden Anayasa’ya uygun bulunan KHK’ların aynı denetimde içerik itibarıyla da Anayasa’ya uygun olup olmadığının ayrıca saptanması gerekir. Öte yandan ileri sürülen gerekçeyle bağlı olmayan Anayasa Mahkemesinin kuralı içerik yönünden denetlemesi için bu hususta bir Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulmuş olması da zorunlu değildir.

Ancak Anayasa Mahkemesinin kimi kararlarında, sadece Anayasa’nın mülga 91. maddesi yönünden Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen ve bu yönüyle incelenerek Anayasa’ya uygun bulunan bazı KHK kurallarının ayrıca içerik denetimleri yapılmamıştır. Nitekim itiraz konusu kuralın yer aldığı 659 sayılı KHK da anayasallık denetimi bu şekilde gerçekleştirilmiş olan KHK’lardandır. Anayasa Mahkemesinin belirtilen inceleme yöntemini benimsediği geçmiş uygulamaları kapsamında sadece mülga 91. maddedeki ölçütler yönünden denetlenmek suretiyle Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verilen KHK kurallarının, içerik denetimleri yapılmadığından anayasallık denetiminin tamamlanmış olduğundan söz edilemez. Bu sebeple daha önce sadece Anayasa’nın mülga 91. maddesindeki ölçütler yönünden denetime tabi tutulmuş ve anılan maddeye aykırı görülmemiş olan KHK’lara ilişkin söz konusu ret kararları üzerine aynı kuralın içerik yönünden Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla yapılacak başvurular bakımından on yıllık sürenin geçmiş olması şartı aranmamalıdır.

Bu bağlamda 6/6/2013 tarihli kararda itiraz konusu kuralın içerik denetimi yapılmamış olduğundan yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde içerik yönünden Anayasa’ya uygunluk denetiminin yapılması gerekmektedir.

Anayasa Mahkemesinin çok sayıda kararında belirtildiği üzere Anayasa'nın herhangi bir maddesinde kanunla düzenleneceği öngörülen bir konunun, Anayasa'nın mülga 91. maddesinin birinci fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile ilgili olmadıkça ya da Anayasa'nın mülga 163. maddesinde olduğu gibi KHK çıkarılamayacağı açıkça belirtilmedikçe KHK ile düzenlenmesi Anayasa’ya aykırılık oluşturmaz. Bu itibarla kurum avukatlarına ödenecek vekâlet ücreti tutarı için bir üst sınır öngören kuralın KHK ile düzenlenmesi Anayasa'nın 128. maddesinin memurların ve diğer kamu görevlilerinin özlük işleriyle ilgili düzenlemelerin kanunla yapılması gerektiğine ilişkin hükmüne aykırı değildir.

İtiraz konusu kuralla vekâlet ücreti olarak ödenebilecek tutar için öngörülen üst sınırın açık, net ve hesaplanabilir bir formülle ifade edildiği görülmüştür. Bu yönüyle kural belirsiz ve öngörülemez değildir. Dolayısıyla kuralın Anayasa'nın 128. maddesinde belirtilen kanunilik ölçütüne aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Vekâlet ücreti dağıtımına esas yıl bazında, idarenin taraf olduğu ve hukuk biriminde görev yapan temsile yetkili personelin takip ettiği her bir dava ve icra dosyasından vekâlet ücreti tahsil edilmesine ya da vekâlet ücreti tahsil edilen dosyalarda da bu ücret miktarının her zaman aynı olmasına fiilen imkân yoktur. Buna bağlı olarak aynı birimde aynı işi yapan her bir kişiye dağıtılan vekâlet ücreti miktarları arasında makul kabul edilemeyecek ölçüde farklılıklar oluşması ise adalet ve hakkaniyet duygularını zedeleyeceği gibi çalışma barışının bozulmasına ve verimliliğin azalmasına da neden olabilecektir.

İtiraz konusu kuralda, ilgili personelin, idare lehine karara bağlanan ve tahsil olunan tüm vekâlet ücretlerinden belirli bir oranda yararlanabilmesinin öngörüldüğü, bu suretle aynı birimde aynı hizmeti yapan personelin her yıl bazında söz konusu ücretten dengeli bir şekilde faydalanmasının sağlandığı anlaşılmaktadır.

Yıllık tutara üst sınır getirilmesi, bizzat takip ettiği davalardan daha yüksek oranda vekâlet ücreti alma imkânına sahip olmuş personelle o yıl için aynı imkâna sahip olamayan diğer personel arasındaki ücret dengesini sağlama amacına yöneliktir. Başka bir ifadeyle kuralın söz konusu ücretin paylaşımında meydana gelebilecek bir hakkaniyetsizliğin önlenmesinde ve böylece ilgili tüm personel açısından ücret adaletinin temin edilmesinde etkili olacağı anlaşılmıştır.

Aynı birimde aynı işi yapan personel arasında hakkaniyetin ve ücret adaletinin sağlanması çalışma barışının temin edilmesine katkıda bulunabilecektir. Diğer yandan çalışma barışının temin edilmesi iş verimliliğinin sağlanmasına ve böylece hizmetin etkin bir şekilde yürütülmesine, dolayısıyla kamu yararına hizmet edebilecektir. Bu itibarla kamu yararı amacına yönelik olduğu anlaşılan kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı bir yönü de bulunmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan nedenlerle kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına itirazın reddine karar vermiştir. 

İdare Lehine Tahsil Olunan Vekalet Ücretlerinin Avukatlara Dağıtımında Üst Sınır Getiren Kuralın Anayasa’ya Aykırı Olmadığı