İHTİYATİ HACİZLERİN FEKKİNE İLİŞKİN TALEPLERİNİN İCRA MÜDÜRLÜĞÜNCE REDDİLMESİ KARARININ KALDIRILMASI İSTEMİ
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
2022/7886 E.
2023/650 K.
07.02.2023 T.
İHTİYATİ HACİZLERİN FEKKİNE İLİŞKİN TALEPLERİNİN İCRA MÜDÜRLÜĞÜNCE REDDİLMESİ KARARININ KALDIRILMASI İSTEMİ
ŞİKAYETE KONU EDİLEN İHTİYATİ HACİZ KARARI İCRA VE İFLAS KANUNU’NA GÖRE VERİLMİŞ OLUP GERÇEKTE İHTİYATİ TEDBİR NİTELİĞİNDE BİR KARAR OLMASI
DAVACILAR HAKKINDA TAKİP BULUNMADIĞINDAN HAKLARINDA VERİLEN İHTİYATİ HACİZ KARARININ MAHKEME KARARI GEREĞİ İNFAZI GERÇEKLEŞTİĞİNDEN HAKLARINDAKİ TAKİBİN DURDURULMASININ YASAL OLARAK MÜMKÜN OLMAMASI
İCRA MÜDÜRLÜĞÜNÜN HATALI OLARAK VERİLEN KARARINDAN DÖNÜLMESİNDE YASAYA AYKIRILIK BULUNMADIĞI
ÖZETİ: Şikayete konu edilen ihtiyati haciz kararı İcra ve İflas Kanunu’na göre verilmiş olup, gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğu anlaşılmıştır. Tasarrufun iptali dosyasında ara kararı ile verilen ihtiyati hacizlerin infazının gerçekleştiği, davacılar tarafından borca itirazda bulunulmuş ise de davacılar hakkında takip bulunmadığından haklarında verilen ihtiyati haciz kararının mahkeme kararı gereği infazı gerçekleştiğinden haklarındaki takibin durdurulmasının yasal olarak mümkün olmadığı bu nedenle icra müdürlüğünün hatalı olarak verilen kararından dönülmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde olmayan istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Taraflar arasındaki şikayetten dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; takip dosyasında taraf olmayan ... ve C. S. W.’in takip dosyasına ‘borçlu’ olarak taraf gösterilmeleri üzerine müvekkillerin bu kararı öğrendikleri 06.07.2020 tarihinden itibaren 7 günlük yasal süresi içinde her iki müvekkil adına da borca itiraz edilmiş ve icra müdürlüğünce takip U. B. S. ve C. S. W. adına durdurulmuştur. Ancak durdurma kararının ardından da yine 14.07.2020 tarihli başka bir tensip kararıyla da borca itirazlarımız reddedilmiştir. İcra müdürlüğünün süre vs usuli yönler dışında borca itirazı reddetme gibi bir yetkisi olmamasına rağmen böyle bir karar vermesi İİK’ya aykırı olduğu gibi; 22.07.2020 tarihli karar tensip tutanağıyla da 14.07.2020 tarihinde takibin durdurulmasına yönelik vermiş olduğu kararın sehven verilmiş olduğunu iddia ederek söz konusu takibin durdurma şerhini de kaldırmıştır. İcra Memuru, verdiği kararı kendisi kaldıramaz bozamaz. Talep ve borca itirazlarımız üzerine verilen memurluk kararları şikayete tabi olup, bununla ilgili karar mercii İcra Hukuk Mahkemeleridir. İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2020/5628 Esas sayılı dosyasından 22.07.2020 tarihinde taleplerinin reddine karar verildiğini, bu kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkillerinin 13.07.2020 tarihli borca itirazlarının ve 21.07.2020 tarihli ihtiyati haczin esas takipten 7 günlük yasal sürede yapılmadığını, ihtiyati hacizlerin fekkine ilişkin taleplerinin icra müdürlüğünce reddedildiğini beyanla 22.07.2020 tarihli kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile söz konusu karar bakıldığında, 14.07.2020 tarihinde takibin durdurulmasına ilişkin verilen karardan dönülerek yine aynı takibin devamına ilişkin karar verilmiş olup, icra müdürlüğünün verdiği karardan dönmesi her ne kadar mümkün değil ise de müdürlüğün hatalı karar verdiğinin farkına varması halinde hukuka aykırı işlem tesisine meydan verilmemesi açısından usul ekonomisi ilkeleri takip hukukunda da uygulanacağından verdiği hatalı kararı düzeltmesi mümkündür. Bu kapsamda, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/258 Esas sayılı dosyası kapsamında verilen ara karar gereği yapılan ihtiyati tedbir kararı kapsamında yapılan haciz işleminde hukuka aykırılık olmadığının yanı sıra ihtiyati tedbire dair itirazın tedbir kararı veren mahkemeye yöneltilebileceği, bu itibarla usul ekonomisi gereği icra müdürünün verdiği karardan dönmesinde bir hukuka aykırılık olmadığının yanı sıra ihtiyati tedbir kararı kapsamında ihtiyati haczi tamamlayan merasimin uygulanmayacağı anlaşıldığından şikayetin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; müvekkillerinin İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2020/5628 Esas sayılı icra takip dosyasında taraf olmamasına rağmen borçlu olarak eklenmesinin sonucunda ödeme emrine itiraz edildiği, müvekkilleri yönünden icra takibinin durdurulduğunu, ancak 22.07.2020 tarihli kararla ‘’Yapılan dosya tetkikinde İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/258 E. sayılı kararı gereği davalılar ..., C. S. W.’in hak ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasına karar verildiği söz konusu mahkeme kararına istinaden işlem yapıldığı 14.07.2020 tarihinde sehven itiraz talebi hakkında takibin durdurulmasına karar verilmiş ise de söz konusu yanlışlığın düzeltildiği 14.07.2020 tarihli tensip zaptında itiraz talebinin reddine karar verildiği görülmekle, söz konusu ihtiyati haciz kararının tasarrufun iptali davası içerisinde verilen ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu bu sebeple esas takibe geçilmesi hususunda uygulanan tamamlayıcı merasimin uygulanamayacağı göz önüne alınarak taleplerinin reddine karar verildi’’ şeklinde karar verildiğini, şikayet dilekçelerini ana konusunun ihtiyati hacze itiraz olmayıp, icra müdürünün vermiş olduğu önceki kararını kendisinin kaldırarak yeni bir karar vermesi olduğunu, icra takip dosyasında müvekkillerinin taraf olmadığını takip alacaklısı tarafından İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde takip dosya borçlusu Ü. S. ile çocukları ... ve ...’e karşı 2020/258 E. sayılı dosya ile tasarrufun iptali davası açıldığını 29.06.2020 tarihinde de M. Varlık Yönetim A.Ş. tarafından İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2020/258 Esas sayılı dosyası ile açılan dava dosyasından verilen İhtiyati Haciz kararının; İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün yenileme ile dosya numarası 2020/5628 E. olan dosyaya ibraz edilerek Ü. S. ile takip dosyasında müvekkillerinin menkul, gayrimenkulleri ve 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İhtiyati Haciz konulduğunu İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/258 E. sayılı dosyasında ihtiyati tedbir kelimesi dahi geçmediği halde icra müdür yardımcısının buna atıf yaparak karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2020/258 E. sayılı dosyasından verilen ihtiyati haciz kararının İİK'nın 283/2 ve İİK'nın 281/2 maddesine göre verilmiş olduğunu, bu kararın alacaklı tarafından İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5628 E. dosyası üzerinden ihtiyati haciz işlemlerinin yapılması sonrasında 7 gün içinde müvekkilleri hakkında esas icra işlemine geçilmemesi sebebiyle 21.07.2020 tarihinde ihtiyati haczin hükümsüz kaldığını bu nedenle hacizlerin fekki taleplerine karşı 22.07.2020 tarihli kararın kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İİK'nın iptal davalarında yargılama usulü başlıklı 281. maddesinin 2. fıkrasında “Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir.” düzenlemesi mevcut olup burada düzenlenen, ihtiyati haciz kararı; tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında alacaklının talebi üzerine mahkemece tedbir niteliğinde verilmiş bir karardır. İİK'nın 283/1. maddesine göre tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde alacaklı tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. İİK'nın 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararından sonra, ilgili tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, bu ihtiyati haciz kararı İİK’nın 257. ve devamı maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararından bu yönden de farklıdır. Şikayete konu edilen ihtiyati haciz kararı İİK'nın 281/2. maddesine göre verilmiş olup, gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğu anlaşılmıştır. Tasarrufun iptali dosyasında ara kararı ile verilen ihtiyati hacizlerin infazının gerçekleştiği, davacılar tarafından borca itirazda bulunulmuş ise de davacılar hakkında takip bulunmadığından haklarında verilen ihtiyati haciz kararının mahkeme kararı gereği infazı gerçekleştiğinden haklarındaki takibin durdurulmasının yasal olarak mümkün olmadığı bu nedenle icra müdürlüğünün hatalı olarak verilen kararından dönülmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde olmayan istinaf talebinin HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; istinaf dilekçesindeki sebepler tekrarla şikayetin kabulü gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, usul ve yasaya aykırı olan 22.07.2020 tarihli icra memur işleminin şikayetine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
İİK'nın 16. madde, İİK'nın 281/2, 283/1. maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.