İİK’NIN 89/4 MADDESİ UYARINCA TAZMİNAT İSTEMİNE İLİŞKİN KARAR
T.C.
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi
2015/8858 E.
2015/10119 K.
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2014
NUMARASI : 2012/271-2014/75
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18.03.2014 tarih ve 2012/271-2014/75 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca, müvekkilinin davalının tüm hesapları üzerinde rehin, takas ve mahsup hakkı bulunduğunu, dava dışı üçüncü kişi tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takip dosyasından müvekkiline İİK uyarınca 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkili tarafından süresi içerisinde verilen cevapta kredi sözleşmesinden kaynaklanan işbu haklardan sonra ve ikinci sırada gelmek üzere haczin işlendiğinin bildirildiğini, zira müvekkilinin davalıdan kredi alacağı bulunduğunu, daha sonra müvekkiline haciz ihbarnamesine bu şekilde itiraz edilerek kesinleşmesinin engellenmesine rağmen icra müdürlüğü tarafından yasaya aykırı şekilde tezkere gönderildiğini ve bu tezkereye de süresi içerisinde yanıt verilerek davalının borç ve riskleri devam etmekte olduğundan paranın icra dosyasına gönderilmesi talebinin yerine getirilemediğinin itirazen bildirildiğini, icra dosyası alacaklısı tarafından müvekkili aleyhine İcra Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını ve açılan dava neticesinde davanın kabulü ile 85.906,06 TL’nin faiziyle birlikte müvekkilinden tahsiline karar verildiğini ve kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, takip alacaklısı dava dışı şahıs tarafından hükmedilen tazminat ve fer’ileri toplamı 101.650,39 TL’nin tahsili amacıyla müvekkili aleyhine takip başlatıldığını ve icra dosyasına 117.251,38 TL yatırılarak, davalının icra dosyasına olan borcunun müvekkili tarafından ödendiğini ve tahsili için davalıya ihtarname gönderilmesine rağmen dava tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalının müvekkili nezdindeki hesabında blokede tutulan 30.189 USD’nin alacağa mahsup edildiğini ancak, bakiye alacağın ödenmediğini ve davalının müvekkili aleyhine sebepsiz olarak zenginleştiğini ileri sürerek, 62.956,46 TL’nin 06/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusunun GKS kaynaklı yasal bir ödeme nedeniyle talep edilen bir alacak olmayıp, tamamen davacının kusurundan kaynaklanan, İİK’dan doğan ve mahkemece hükmedilen kötüniyet tazminatı olduğunu, davacının kendisine gönderilen ihtara eksik ya da hatalı cevap vermiş olması nedeniyle tazminata mahkum edildiğini, kaldı ki müvekkilinin davacıya o tarihte veya sonra herhangi bir kredi borcu bulunmadığını, sadece teslimi gerekli 3 adet çek yaprağı karşılığı yasal tutar olan 1.500,00-1.800,00 TL arasında borcu bulunan müvekkilinden 30.189,00 USD’nin mahsubunun da haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının İİK’nın 89. maddesi gereğince gönderilen haciz ihbarnamelerine usulüne uygun ve yasal süresi içerisinde cevap verdiği, davalının, davacı bankadan kullanmış olduğu nakdi ve gayrinakdi çek kredisi nedeniyle banka nezdindeki hesaplarında sözleşmenin 14. maddesi hükmüne göre rehin, takas, mahsup ve hapis hakkının bulunduğu, davacının haciz ihbarnamelerinden sonra vermiş olduğu cevapta asli mevduat hesaplarından virman yoluyla bloke hesaba aktarılan meblağı göz ardı ederek bakiyenin “0” olarak bildirilmesi nedeniyle tazminata hükmedildiği, bu miktarın bildirilmiş olması dahi davalının kullanmış olduğu nakdi ve gayrinakdi kredilerle ilgili davacının öncelikli olarak takas, mahsup hakkının bulunmasını ortadan kaldırmayacağı, davacının İİK’nın 89. ile 338. m. kapsamında tazminat ödemek zorunda kaldığı ve bu itibarla davalının keşide ettiği çek bedellerinin davacı tarafından ödenmesi neticesinde davalının sebepsiz olarak zenginleştiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 62.956,46 TL’nin ödeme tarihi olan 06/07/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı tarafça, dava dışı üçüncü kişinin davalı aleyhine başlattığı icra takip dosyasından gönderilen İİK’nın 89/1 haciz ihbarnamesi nedeniyle, alacaklının şikayeti üzerine mahkemece İİK’nın 89/4 maddesi uyarınca hükmedilen ve icra dosyasına yatırılan meblağın davalıdan tahsili istemi ile açılan işbu davada, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, İİK’nın 89/1 maddesine aykırılık nedeniyle aynı Yasa’nın 89/4 maddesi uyarınca hükmedilecek tazminat, birinci haciz ihbarnamesi ile bankadan istenen miktar (eğer bankanın takip borçlusuna daha az borçlu olduğu tespit edilmiş ise o miktar) ve dolayısıyla 3. şahıs olan bankanın gerçeğe aykırı beyanı kadardır. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra İflas Hukuku El Kitabı, 2004 Baskı, s. 422)
Bu itibarla, davacı tarafça birinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğ edildiği tarihte, davalı borçlunun hesabında ne kadar para var ise o miktar borca mahsup edilecek şekilde yani ancak, davalı borçlunun hesabında olup da icra dosyasına bildirilmeyen miktar kadar talepte bulunulabilecek, bunun dışındaki işlemiş faiz, masraf vb. taleplerde bulunulamayacaktır. Oysa, davacı tarafça ödenen ve talep edilen miktar içerisinde, icra dosyasına verdiği hatalı cevabın neticesi olarak mahkum edildiği faiz ve bu nedenle görülen davadaki yargılama giderleri ile sair masraflar da dahil olup, mahkemece, yukarıda da açıklandığı üzere, davacının kusurlu hareketi ile sebebiyet verdiği işbu miktarları davalıdan isteyemeyeceği nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.