İİK’NUN 68/B VE İİK’NUN 150/I MADDESİNİN TÜKETİCİ (KONUT) KREDİLERİNDE UYGULAMA OLANAĞI YOKTUR
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
2019/14012 E.
2020/5820 K.
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı banka tarafından ipotekli taşınmaz maliki-borçlu … aleyhine sabit faizli konut finansmanı kredisi, hesap katı ihtarı ile limit ipoteğine dayalı olarak, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığı, şikayetçi-borçlu takibe konu ipoteğin konut finansman kredisinin teminatı olduğunu, bu nedenle alacağın mevcudiyeti ve miktarının Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılamayı gerektirdiğini ileri sürerek icra emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar verildiği,alacaklı tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesi’nce reddine karar verildiği görülmüştür.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, “Kredi kartı” ve “Konut Finansman Kredisi” gibi yasaya göre tüketici kredisi niteliğindeki krediyi kullanan borçluları diğer kredi borçlularından ayrı tutmak, tüketicinin koşullarını iyileştirmek ve kolaylaştırmak amacıyla getirilmiş özel bir yasa olup bu kanun kapsamında verilen krediler nedeniyle borçluların temerrüde düşüp düşmedikleri, borcun muaccel olup olmadığı, muaccel olan borcun miktarı ve faizi yapılan özel sözleşmelerin koşullarında değerlendirilmesi gerekir.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre daha genel bir yasa olan İİK’nun ilgili maddeleri (İİK’nun 68/b, İİK’nun 150/ı) bu özel yasanın kapsamında kalmayan krediler için uygulanabilir olup, yasa koyucunun açıkca isim belirterek anılan kredilere Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un içerisinde yer vermiş olması da maksadının genel kredilerden ayrık tutulması şeklinde olduğunun kabulünü gerektirir.
Aksi düşünüldüğünde tüketici kredilerinde de İİK’nun 68/b koşullarında çekilen ihtarla başlatılan ilamsız veya ilamlı takip kesinleştirilmiş olacak, özel yasada düzenlenen muacceliyet ve temerrüt koşulları tartışılmadan alacağın tahsili, gayrimenkulün satışı gerçekleşecek, tüketici, kendisi lehine getirilen yasa maddelerine rağmen diğer kredi borçluları ile aynı koşullarda icra takibine muhatap kılınarak mağdur edilecektir. Bu durumda alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, alacağın muaccel olup olmadığı, ne kadar miktarının tahsil edilebilir olduğu, faiz miktar ve oranlarının tespiti, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun koşullarında yargılama yapılmasını gerektirir.
Bu durumda İİK’nun 68/b ve İİK’nun 150/ı maddesinin tüketici (konut) kredilerinde uygulama olanağı yoktur.
Somut olayda, “sabit faizli konut finansman kredisi ve teminat sözleşmesi” ve her türlü krediler nedeni ile doğmuş ve doğacak borçların teminatı olarak tesis edildiği anlaşılan ipoteğe dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçilip borçluya İİK’nun 150/ı maddesi kapsamında icra emri gönderilmiş, borçlu icra emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Takibe dayanak alacağın, konut finansman kredisi nedeni ile alınan kredi borcuna ilişkin olduğu görülmektedir. Bu durumda, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, borcun muaccel olup olmadığı, muaccel olan borcun miktarı ve faizi yapılan özel sözleşmelerin koşullarında değerlendirilmeden ipotek ilam niteliği kazanmaz. İlam niteliği bulunmayan belgeye yönelik şikayetin süresiz şikayete konu edilebileceği gibi, mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği izahtan varestedir.
Öte yandan gerek süreli gerek süresiz şikayet ancak icra takibi sonuçlanıncaya kadar mümkündür. Takip sonuçlandıktan sonra o takibe ilişkin bir işleme karşı süresiz şikayet yoluna başvurulamaz. (Dairemizin 2015/32094 Esas, 2016/2114 Karar no ve 26/01/2016 tarihli kararı)
Somut olayda; takibe konu gayrimenkulun (29/01/2018 tarihinde) yapılan ihale sonucunda alacağa mahsuben alacaklıya ihale edilip akabinde (alacaklı vekilinin 05/03/2018 tarihli talebi üzerine 07/03/2018 tarihli) Rehin Açığı Belgesi düzenlenerek icra takibi sonuçlandırıldıktan sonra (23/03/2018 tarihinde) şikayet yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, takip sonuçlandıktan sonra o takibe ilişkin bir işleme karşı gerek süreli gerekse de süresiz şikayet yoluna başvurulamayacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü ile icra emrinin iptali yönünde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 10/10/2019 tarih ve 2019/746 E. – 2019/2045 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, … 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 15/05/2018 tarih, 2018/515 E. – 2018/656 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 29/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.