İMZALI BOŞ SENEDİN RIZAYA AYKIRI DOLDURULDUĞU İDDİASI YAZILI BELGE İLE İSPATLANABİLİR
TC
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
2017/31 E.
2020/354 K.
...somut olayımıza baktığımızda; katılan ...'in boşanma davasını vekil sıfatıyla üstlenen sanığın, katılan tarafından imzalanan boş belgeleri onun rızası hilafına ya da hile ile ele geçirdiğine dair herhangi bir iddia dahi ileri sürülmemiş olması, imzalı boş belge üzerinde bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda, imzanın katılana ait olduğunun belirtilmiş olması, imzalı belgenin sanığa verilmesinden sonra, farklı kalem ve yazıyla sonradan doldurulmasının hayatın olağan akışına uygun olması, boş belgenin sonradan katılanın rızası hilafında doldurulduğunun yazılı delille ispatlanamaması, gerek Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun, Gerekse Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu ile Özel Dairelerin imzalı boş senedin imzalayan kişinin rızasına istinaden karşı tarafa verilmesi halinde aradaki güven ilişkisine aykırı doldurulduğunun yazılı delille ispatının zorunlu olduğu hususundaki içtihatlarının zaman içerisinde istikrar kazanarak yerleşik uygulamaya dönüştüğü gibi bu husustaki içtihadı birleştirme kararının dahi bulunması ve imzalı boş belgenin rıza hilafına doldurulduğunun yazılı delil dışında başka delillerle ispatının kabul edilmesi hâlinde ticari hayatın vazgeçilmezleri arasında yer alan senete olan güven ilkesinin kökünden sarsılacağının kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkacağının anlaşılması karşısında; sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, suça konu belgeye karşı herhangi bir yazılı delil sunulmadığı gözetilmeden bilirkişinin suça konu belge üzerinde yaptığı inceleme sonucunda tamamen yoruma dayalı raporunun yazılı delil başlangıcı sayılarak TCK’nın 209/1 maddesindeki suçun oluşacağına dair Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun kararına yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle iştirak edilmemiştir." görüşüyle,
Dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; benzer düşüncelerle,
Dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; "Sanığın katılan ...'e yönelik eylemlerinin sabit olmadığı" düşüncesiyle,
Karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.10.2015 tarihli ve 410-369 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, sanığın katılan ...'a yönelik eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu, katılan ...'e yönelik eyleminin ise açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeden her iki katılana yönelik ayrı ayrı nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkûmiyet kararları verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.07.2020 tarihinde yapılan müzakerede tüm uyuşmazlıklar yönünden oy çokluğuyla karar verildi.