İŞÇININ 30 GÜNLÜK ÜCRETI ILE KARŞILAYAMAYACAĞI BIR ZARARIN OLDUĞU OLAYDA, IŞ YERINDE KEŞIF YAPILARAK RAPOR ALINMASI GEREKIR
T.C.
Yargıtay
9. Hukuk Dairesi
2007/9302 E.
2008/2652 K.
DAVA :Davacı, ihbar ve kıdem tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi M.Başbayraktar Taşlan tararından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, 4.10.2000 tarihinden itibaren davalı şirkete ait işyerinin yıkama bölümünde çalışmaya başladığım, 2.8.2005 tarihinde işten tazminatsız olarak çıkartıldığım bildirerek ihbar ve kıdem tazminatının Ödetilmesini istemiştir.
Davalı, işyerinin yıkama bölümünde yıkama makine operatörü olarak çalışan davacının işini savsaklaması ve gerekli özeni göstermemesinden dolayı şirketi 30 günlük ücreti ile ödeyemeyeceği miktarda zarara uğratması nedeniyle iş sözleşmesinin 4857 Sayılı İş Kanunun madde 25/H-ı fıkrası hükmü uyarınca haklı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, işyerinde vardiyaları arasında iş ve görev aktarımlarının yanlış devre ve yanlış anlamaya meydan vermeyecek şekilde yazılı devir sistemine bağlanmaması nedeniyle yanlış anlamadan kaynaklanan zarardan davacı veya devreden işçinin sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İncelenen dosya kapsamından davacının 4.10.2000 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde yıkama işçisi olarak çalışmaya başladığı, 28.7.2005 günü 24.30–08:30 vardiyasında çalışmakta iken 134 adet kot pantolona farklı başka bir malın reçetesini kullanarak yanlış yıkama işlemi yapması sonucu 30 günlük ücreti ile ödeyemeyeceği miktarda zarara sebebiyet verdiğinden bahisle iş Sözleşmesinin 4857 Sayılı Kanunun madde 25/U-ı maddesi uyarınca feshedildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, fesih sebebi yapılan olayda, işçinin işini özenle ifa borcuna aykırılık bulunup bulunmadığı ve giderek işveren yönünden 4857 Sayılı Kanunun madde 25/H-ı fıkrasında yer alan haklı fesih sebebini oluşturan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanakları olan Borçlar Kanunun madde 321/1 fıkrasında, işçinin iş görme borcunu özenle ifa yükümlülüğü hükme bağlanmış, 4857 Sayılı İş Kanununun madde 25/H-ı fıkrasında yer alan hükümle de özensiz ifa sonucu işçinin 30 günlük ücreti ile karşılayamayacağı bir zararın meydana gelmesi hali işveren bakımından is sözleşmesinin haklı feshi sebebi sayılmıştır. Özenle ifa yükümlülüğünün ihlalinden kaynaklanan uyuşmazlıklardan is sözleşmesinin ifası dolayısıyla bir zararın meydana geldiğini ispat işverene bu zarardan dolayı hiçbir kusurunun bulunmadığım ispat külfeti isçiye yüklenmiştir. Somut olayda, davacının yanlış yıkama işlemi yaptığı tartışmasız olup olay sonucu işverenin zarara uğradığı açıktır.
İşyerinde yapılan keşfe dayalı olarak üç kişilik bilirkişi kurulundan alman raporda, olayın sebeplerinin, vardiyalar arasında iş ve görev taksimatının ciddi esaslara bağlanmaması, işin makine operatörünün bir üstü konumundaki yöneticinin denetim ve gözetimine tabi tutulmaması, vardiyalar arasında yanlış devretmeye ve yanlış anlamaya yer vermeyecek biçimde yazılı devir sisteminin kurulmaması olduğu belirtilmiştir. Ancak, işçinin işini özenle ifa yükümlülüğünü ihlal edip edemediği yönünden bir irdeleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Oysa işçinin bilgi ve beceresi, işin organizasyonu ve yönetiminde sözü edilen eksikliklere rağmen yanlış yıkamayı önleyecek düzeyde ise olayın meydana gelmesinde tam olmasa bile belirli bir oranda işçinin de kusurlu olduğunun kabulü gerekir, işçinin özen burcuna aykırı hareket edip etmediği duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmeden sadece işveren yönünden tespit edilen eksiklikleri açıklayan bilirkişi raporu benimsenerek sonuca gidilmesi hatalıdır. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle boya yıkama makinesinde kullanılan kimyasalları belirtir reçetelerin kim tarafından hazırlandığı, davacının uyguladığı reçetenin hangi mala ait olduğunu bilecek durumda olup olmadığı, bu konuda gerekli eğitimi alıp almadığı, yaptığı iş için bilgi ve becerisinin yeterli bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, bundan sonra aynı bilirkişi heyetinden ya da re’sen oluşturulacak başka bir bilirkişi kurulundan alınacak raporla davacının olayda kusurunun bulunup bulunmadığı hiç bir tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenip oluşacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir. Açıklanan yönler gözetilmeden mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.