İŞÇİNİN İŞ YERİNDE İŞVERENİN SİLAHI İLE İNTİHAR ETMESİNDE, İŞVERENİN SİLAHI KOLAY ULAŞILACAK BİR YERDE BIRAKTIĞINDAN DOLAYI KUSURU BULUNMAKTADIR
T.C.
Yargıtay
21. Hukuk Dairesi
2012/10522 E.
2013/2612 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava;04.07.2007 tarihindeki iş kazasında yaşamını yitiren sigortalının haksahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece;maddi tazminat davasının atiye terk olunması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilirken davacılar için ayrı ayrı 25.000,00’er TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden,davaya konu zararlandırıcı olayın gerçekleşme şeklinin davacılar murisinin davalıya ait iş yerinde ve davalıya ait ruhsatsız silahla intihar etmesi suretiyle olduğu,olayın Kurum tarafından iş kazası sayıldığı,olaya dair yapılan ceza soruşturmasında davalı işveren hakkında sadece ruhsatsız silah bulundurmaktan dolayı kamu davası açıldığı, ölüm olayına dair ise davalı hakkında takipsizlik kararı verildiği,hükme esas alınan 20.05.2011 tarihli kusur raporunda anılan olayda %70 oranında işveren,%30 oranında ise ölen sigortalının kusurlu olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73.maddesinin açık buyruğudur.Fakat bunun yanında kusur sorumluluğu esasına dayanan iş kazasından kaynaklanan tazminat davalarında tarafların kusur aidiyeti ve oranlarının maddi ve manevi tazminat miktarlarına etkisi nedeniyle tereddütsüz şekilde ve oluşa uygun olarak ortaya konulmasının hakkaniyet gereği olduğu da unutulmamalıdır.
Somut olayda davacılar murisinin vefatı ile sonuçlanan olayın intihar olduğu,olayın meydana geldiği iş yerinin ve olayda kullanılan ruhsatsız silahın davalıya ait olduğu hususlarında şüphe yoktur.Keza ceza soruşturması neticesinde izlenen kamera kayıtları dikkate alınarak davalı hakkında ölüm neticesine yönelik olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.Bu kapsamda sigortalının kasten yaşamına son vermesi hadisesi içerisinde özellikle olayda kullanılan ve ruhsatsız silahı kolay ulaşılacak bir yerde bıraktığından dolayı davalı işverene de kusur izafesi doğru olmakla birlikte ağırlıklı kusurun davalı işverene ait olduğunu belirten ve bu yönüyle oluşa uygun düşmeyen 20.05.2011 tarihli kusur raporunun hükme esas hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmadan tarafların kusur oranlarına ilişkin oluşa uygun düşmeyen değerlendirmede bulunan kusur raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş;işçi sağlığı-iş güvenliği konularında uzman ehil bilirkişi kuruluna konuyu yukarıda açıklandığı biçimde yeniden inceletmek, verilen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgeleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde,davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
18.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.