İŞÇİNİN İŞVERENE KARŞI SOSYAL MEDYADA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM TARZINDAKİ PAYLAŞIMI NE GEÇERLİ NE DE HAKLI NEDENLE FESİH SEBEBİDİR

İŞÇİNİN İŞVERENE KARŞI SOSYAL MEDYADA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM TARZINDAKİ PAYLAŞIMI NE GEÇERLİ NE DE HAKLI NEDENLE FESİH SEBEBİDİR

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi         

2019/1405 E.  

2019/14318 K.


    MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 30. HUKUK DAİRESİ

    DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı taraflar avukatları istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi;
    a- Davacı avukatının istinaf başvurusunun esastan reddine,
    b- Davalı avukatının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermiştir.
    …Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi’nin kararı duruşmalı olarak süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    YARGITAY KARARI

    Davacının 04/01/2008 tarihinde imzalanarak yürürlüğe giren “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” kapsamında şirket bünyesinde yer alan “Duty Frec İşletmeciliği” biriminde “…” markası altında ‘’Ürün Temsilcisi’’ pozisyonu ile hizmet vermeye başladığını, çalıştığı süre boyunca uzun mesai saatlerinde davalı şirket yararı için özveri ile çalışan, sunduğu hizmetin kalitesini artırabilmek amacı ile yurt içi ve yurt dışında birçok meslek içi eğitime katılan, çalıştığı markadaki başarılarından dolayı eksper olarak dahi yurtdışına davet edilen, görevi ve pozisyonunun gerekliliklerine uygun davranan, İngilizce ve Rusça dillerini konuşma becerisine sahip olan müvekkilinin, görevini tüm çalışma arkadaşları ile karşılıklı saygı ve hoşgörü çerçevesinde sürdürmeyi hedef edindiğini ve tüm bu örnek davranışları dolayısı ile davalı şirket tarafından birçok defa teşekkür yazıları düzenlendiğini ve performans değerlendirmelerinde en iyi notlar ile ödüllendirildiğini, tüm özverili çalışmalarına rağmen müvekkili ile davalı şirket arasında yer alan söz konusu iş ilişkisinin, 25/07/2016 tarihinde haksız bir şekilde sona erdirildiğini iddia ederek feshin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilinin işine iadesine karar verilmesini istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı şirketin kamuoyunda “…” olarak bilinen gümrüksüz eşya satış mağazacılığı işletmeciliği ile iştigal ettiğini, Bu kapsamda, İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde bulunan tüm gümrüksüz satış mağazaları davalı Şirket’e tahsis edilmiş olup, davalı tarafından işletildiğini, davacının 04/01/2008 tarihinden iş akdinin fesh edildiği 25/07/2016 tarihine kadar müvekkili şirkette çalıştığını, dolayısı ile şirketin çalışanlarından beklentilerini çok iyi bilmesi, sözlerine, davranışlarına, paylaşımlarına dikkat etmesi ve yaratabileceği sonuçları çok iyi değerlendirmesi gerektiğini, davacının paylaşımında ki sözlerinin, ifade özgürlüğünü aşan, davalı şirketin ve yetkililerinin itibarını zedeleyen, haysiyet kırıcı, sataşma ve beddua içeren, işçi ve işveren arasındaki güven ilişkisini bozan, işyerinde olumsuzluklara yol açabilecek nitelikte olduğunu, bu nedenle de davacının iş akdinin geçerli sebeple fesh edilmesine karar verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    C) İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi Kararlarının Özeti:
    İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; dava konusu olayda davacının savunmasının içeriği de dikkate alındığında, davacı tarafından yapılıp paylaşılan yorumun hakaret ve sataşma niteliğinde olmadığı, davacının paylaştığı yorumunda primlerin ödenmemesine yönelik olarak hislerini, düşüncelerini ve eleştirilerini açıkladığı, davacının davranışının tek başına 4857 sayılı Yasanın 25. maddesi kapsamında haklı neden ağırlığında olmadığı, 4857 sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamında yapılan değerlendirmede de söz konusu paylaşımların iş ilişkisinin devamını çekilmez kılacak nitelikte bulunmadığı, davacının yaptığı bu paylaşım nedeniyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar gördüğüne, çalışma düzeninin bozulduğuna ilişkin de bir delil bulunmadığı, buna göre davacının yaptığı paylaşımların işverene haklı bir nedenle fesih imkanı vermeyeceği gibi geçerli nedenle fesih imkanı da vermeyeceği gerekçesiyle feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve işe başlatılmazsa 5 aylık işe başlatmama tazminatına karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince;
    Davacı tarafından yapılan paylaşıma bir kısım çalışan tarafından yorum yapılmak suretiyle destek verildiğinin anlaşıldığını, davacının iş akdinin bu paylaşım nedeniyle işverence geçerli nedenle feshedildiğini, davacının sosyal medya hesabında paylaştığı ve bir kısım çalışan tarafından destek bulan paylaşım içeriği değerlendirildiğinde, yapıcı ve objektif ölçü içerisinde, eleştiri düzeyinde olmadığı, davacının davranışlarının işyerinde olumsuzluğa yol açtığı, zira paylaşımlarının bir kısım personel tarafından sosyal medyada destek bulduğu anlaşıldığından, iş akdi geçerli nedenle feshedilen davacının açtığı işe iade davasının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin II’nci bendinin (b) fıkrasına göre, işçinin işverene, ailesine veya işverenin diğer bir işçisine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene, aile üyelerinden birine veya diğer bir işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarfettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılması gerekir.
    Davacının iş sözleşmesinin, kendisine ait sosyal medya hesabından 30/06/2016 tarihinde yaptığı “Uzun yıllardır bir fiil gece gündüz demeden saygı ve sevgi ile hizmet verdik. Gerçekten saygımız çok büyüktü, yatağımıza yattığımızda içimiz rahattı, saygımız o kadar büyüktü ki zamanında hizmet verdiğimiz yer sadece bir sorun yüzünden 4 saatlik hizmet verememişti. Biz ki saygımızdan minnet borcu adı altında özel zamanımızdan feragat edip bu 4 saatlik kaybı el birliğiyle kapattık. Burası bizim ailemizdi. Biz ki uzun yıllardır bayram seyran demedik hep birlikte bir aile olduk ya da olduğumuzu sandık. Farkettim ki bize yaşattıklarınızla siz bizdeki saygımızı öldürmüşsünüz. Daha 2 gün olmadı bir kısmımız ölümle burun buruna geldik ama kimse yine de saygısını yitirmeden yerini aldı. Bize uzun uzun anlatıldı ve üstüne basa basa kimse 0 almayacak dendi ama ne yazık ki sizler bizim üstümüze basa basa bu 0 ları herşeye rağmen bize reva gördünüz. Bugün hesabıma baktım ki ne yazık. Tam da şu mübarek zamanda tam da bayramüstü bu bize reva mıdır. Bize bunları yaşatan, destek veren, imkan tanıyan her kim ise sizler bizim ve evlatlarımızın rızkıyla oynadınız. Dilerim Rabbim’den sizlerde bunları yaşamadan can veremezsiniz. Şu mübarek günde eğer ki toplu iğnenin ucu kadar hakkım geçtiyse bile asla ve asla helal etmiyorum.” şeklindeki paylaşımı nedeniyle feshedildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı konuyla ilgili savunmasının istendiği 25/07/2016 günü alınan savunmasında ” Böyle bir paylaşımı 28/06/2016 tarihinde Atatürk Havalimanında yaşanan terör saldırısı ardından geçen 2 gün içinde uzun süredir yaşadığımız maddi sorunlara istinaden üzüntüyle yazmış bulunmaktayım. Akabinde bu yazıyı tekrar okuduktan sonra kimseyi kırmamak adına düzeltme yaptım, arkasından yıllık iznimde rahat bir şekilde düşünüp sildim. Yazının içeriğinde bulunan “minnet borcu” ifadesi yaşanan terör saldırısıyla ilgili değildir. Bahsi geçen 0 ise bize yapılan prim sistemi toplantısında bu sistemde hiç kimsenin 0 yani mutlak herkesin prim alacağı yönündeki ama ne yazık ki ben ve ekip arkadaşlarım aylardır prim alamadık.” şeklinde ifadede bulunmuştur.
    Dava konusu olayda davacının savunmasının içeriği de dikkate alındığında, davacı tarafından yapılıp paylaşılan yorumun hakaret ve sataşma niteliğinde olmadığı, davacının paylaştığı yorumunda primlerin ödenmemesine yönelik olarak hislerini, düşüncelerini ve eleştirilerini açıkladığı, davacının davranışının tek başına 4857 sayılı Yasanın 25. maddesi kapsamında haklı neden ağırlığında olmadığı, 4857 sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamında yapılan değerlendirmede de söz konusu paylaşımların iş ilişkisinin devamını çekilmez kılacak nitelikte bulunmadığı, davacının yaptığı bu paylaşım nedeniyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar gördüğüne, çalışma düzeninin bozulduğuna ilişkin de bir delil bulunmadığı, buna göre davacının yaptığı paylaşımın işverene haklı bir nedenle fesih imkanı vermeyeceği gibi geçerli nedenle fesih imkanı da vermeyeceği anlaşılmıştır. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince feshin geçerli nedene dayandığından bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
    HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    A- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi’nin temyiz edilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    B-Davanın kabulü ile,
    1) Davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine,
    2) Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
    3) Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine,
    4) Davacının süresinde işe başlatılması durumunda varsa bu alacaktan peşin ödenen kıdem ve ihbar tazminatının mahsubuna,
    5) Alınması gereken 44,40 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
    6)Davacı tarafından yapılan ilk masraf 62,70 TL ve tebligat/posta gideri 92,00 TL olmak üzere toplam 154,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    7) Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
    8) Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
    9)Tarafların yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde ilgili taraflara iadesine,
    10) Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacı tarafa iadesine,
    Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine,
    Kesin olarak 26/06/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.