İŞE İADE DAVASI SONUNDA İŞÇİNİN İŞE BAŞLATILMADIĞI TARİHTE İŞ SÖZLEŞMESİ FESHEDİLMİŞ SAYILDIĞINDAN İZİN ÜCRETİ HESABINDA İŞÇİNİN İŞE BAŞLATILMADIĞI TARİHTE ALMASI GEREKEN ÜCRET DİKKATE ALINMALIDIR
T.C.
Yargıtay
9. Hukuk Dairesi
2016/30406 E.
2020/14281 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; Davacının, davalıya Bankada 25.10.2005 tarihinde çalışmaya başladığını, bireysel bankacılık bölümünün …. tarafından satın alınmasıyla birlikte tüm özlük hakları ile birlikte …. bünyesinde çalışmaya devam ettiğini, Mülga 1475 sayılı İş Kanununun 14/1-5 maddesi çerçevesinde yaşlılık aylığı bağlanması için gereken şartları tamamlayarak 05.12.2014 tarihinde iş akdini feshettiğini ve kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının görev yaptığı bireysel bankacılık bölümünün 01.07.2013 tarihi itibariyle ….’ye devredildiğini, davacının bankadan ayrıldıktan kısa bir süre sonra başka bir işyerinde çalışmaya başladığını, davacının Mülga 1475 sayılı Yasanın 5. bent hükümlerine dayanarak kıdem tazminatı istemesinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu, fazla mesai alacağı bulunmadığını, yeni çalışma döneminde 40 günlük çalışması olan davacının son yıl için yıllık ücretli izne hak kazanamayacağını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kıdem tazminatı ve yılık izin ücretine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresinde davalı vekili tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zaman aşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
4857 sayılı İş Kanununun 54. maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli iş yerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik iş yerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi gerekir. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün olmaz. Ancak, önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri de aynı işverenin bir ya da değişik iş yerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait iş yerinde çalışması halinde önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait iş yeri ya da iş yerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zaman aşımına uğramaz.
İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde 17. maddede belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27. madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe girmez. Kanundaki bu düzenleme karşısında işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir.
Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir.
Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve 4857 sayılı İş Kanununun 34. maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9.HD. 24.10.2008 gün 2007/ 30158 esas, 2008/ 28418 karar.). O halde, izin ücreti için uygulanması gereken faiz, yasal faiz olmalıdır.
Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir.
İşe iade davası sonunda işçinin işe başlatılmadığı tarihte iş sözleşmesi feshedilmiş sayıldığından izin ücreti hesabında işçinin işe başlatılmadığı tarihte alması gereken ücret dikkate alınmalıdır.
İşverenin işçiyi işe başlatması durumunda, iş ilişkisi kesintisiz devam ettiğinden, kullandırılmayan izin ücretine de hak kazanılması söz konusu olmaz. Daha önce işçiye kullandırılmayan izinler karşılığı olarak ödenmiş olan izin ücretleri de işverence geri istenebilir. 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde işçinin yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemeyeceği kurala bağlandığına göre, işçinin daha önce ödenen izin ücretinin işe iade sonunda işçinin işe başlaması halinde işçinin kullanmadığı izin hakkına sayılması da doğru olmaz.
Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
Somut olayda; Davacı işe giriş tarihinin 25.10.2005 olduğunu, iş akdinin ise 05.12.2014 tarihinde sonlandığını yeni çalışma yılı başlamış olduğundan 20 günlük izin alacağına hak kazandığını iddia etmektedir. Davalı ise izin alacağı olmadığını savunmuştur. Dosya içeriğinde, davacıya ait ücretli izin takip raporu olup davacının 2013, 2014 yıllarında toplam 40 gün izin hakkı olduğu ve 40 günlük iznini kullandığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan raporda ise ; davacının 25.10.2005- 05.12.2014 tarihleri arasında çalıştığı, 25.10.2014 tarihi sonrası için bakiye 20 gün izin hakkına sahip olduğunu belirterek izin alacağı hesaplaması yapmış ve Mahkemece kabul edilmiştir. Ancak ilke kararımızda da açıklandığı üzere yıllık izne hak kazanabilmek için bir yıl çalışma süresinin doldurulmuş olması gerekmektedir. Davacının yeni dönem çalışma süresinin 1 ay 10 gün olduğu dosya kapsamından anlaşıldığından artık bu dönem için yıllık izin alacağına hak kazanılamamış olmasına rağmen aksi yönde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.