İSTİFA BELGESİNİN NOTERDE DÜZENLENMİŞ OLMASI AKSİNE BAŞKA BİR DELİLDE BULUNMAMASI KARŞISINDA İSTİFA BELGESİNE DEĞER VERİLMESİ GEREKİR

İSTİFA BELGESİNİN NOTERDE DÜZENLENMİŞ OLMASI AKSİNE BAŞKA BİR DELİLDE BULUNMAMASI KARŞISINDA İSTİFA BELGESİNE DEĞER VERİLMESİ GEREKİR

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi         

2016/28074 E. 

2020/12770 K.

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, davalıya ait işyerinde 2011 yılı Kasım ayından 13/10/2014 tarihine kadar TIR şoförü olarak çalıştığını, 1.800-TL ile 2.200-TL arası maaş aldığı halde sigortasının asgari ücretten yatırıldığını, fazla çalışma ücretleri ödenmediği için iş akdinin müvekkili tarafından haklı olarak feshedildiğini ve normalde mesaisinin 08.00-18.00 arasında ve cumartesileri 08.00-13.00 arasında olduğunu ancak sürekli şehir dışı uzun yola gittiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve fazla mesai alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının 22/11/2010 tarihinde işe başladığını, 03/06/2013 tarihinde kendi isteği ile istifa ederek işten ayrıldığını, davacının istifa dilekçesini noter kanalıyla müvekkili şirkete gönderdiğini, davacının istifadan sonra işsiz ve zorda kaldığını beyan etmesi üzerine müvekkilinin iyi niyetli olarak davacıyı yeniden işe aldığını ancak ikinci kez işe girişinden sonra davacının kendisine verilen görevleri yerine getirmediğini, mazeretsiz olarak işe gelmemesi nedeniyle haklı nedenle yapılan feshi perdeleyerek haksız kazanç elde etmek istediğini, haklı fesihten sonra davacıya banka kanalıyla çalıştığı döneme ait ücreti, fazla mesai ve harcırahlarının ödendiğini, davacının iki dönem halinde yapmış olduğu çalışmalarından ilkinde davacının istifası ile kendisi tarafından iş akdinin feshedildiği, ikinci dönemde ise davacının üç gün üst üste ve mazeretsiz olarak işe gelmemesi sonucunda müvekkili tarafından haklı olarak fesih söz konusu olduğundan davacının taleplerinin haklı olmadığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında davacının kıdem tazminatının hesaplanması hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde, işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan yasalarla düzenlenmiştir.
    Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi hükümleri uyarınca istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz.
    Esasen yasada işçinin istifası adı altında bir düzenlenme yer almamaktadır. Bu bakımdan işçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez.
    Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.
    İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde, istifa iradesinin bulunmadığına yönelik olarak irade fesadı iddiası tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilir.
    Somut olayda, davacı davalı işyerinde ilk olarak 23.11.2010-31.5.2013 tarihleri arasında çalışmış olup dosyaya sunulan 31.5.2013 tarihli noterde düzenlenmiş istifaname başlıklı belgeyle “…yukarıda yazılı şirketinizde 23.10.2010 tarihinden beri şoför olarak çalışıyorum. Gördüğüm lüzum üzerine bu tarihten itibaren istifa ediyorum…” diyerek istifa etmiş olup işverence de işten ayrılış kodu olarak kod 3(istifa) bildirilmiştir. Davacı her ne kadar bu istifanın 2000 TL avans istemesi sonrasında işverence avans verilmesinin istifa şartına bağlanması nedeniyle verildiğini belirtmişse de istifa belgesinin noterde düzenlenmiş olması aksine başka bir delilde bulunmaması karşısında istifa belgesine değer verilerek davacının 23.11.2010-31.5.2013 tarihleri arasındaki çalışması istifayla sonlandığından bu dönem çalışması için kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır. Kıdem tazminatı ücreti hesaplanırken ilk dönem çalışması dışlanarak hesap yapılması gerekirken istifa dilekçesine değer verilmeyerek ilk dönem çalışması için de kıdem tazminatı hesaplanması hatalıdır.
    2- Taraflar arasında fazla mesai alacağının hesaplanması konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf dava dilekçesinde mesaisinin 08.00-18.00 saatleri arasında ve cumartesileri 08.00-13.00 saatleri arasında olduğunu iddia etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanları doğrultusunda hafta içi 5 gün 08.30-20.00 saatleri arasında ve cumartesi günleri ise 08.30-15.00 saatleri arasında çalıştığı ve haftada 10.5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmişse de yapılan bu değerlendirmeye göre davacının talebinin aşıldığı görülmektedir. Fazla mesai alacağı yönünden taleple de bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken talebin aşılması suretiyle fazla mesai alacağının kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
    SONUÇ:
    Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.