İSTİHKAK İDDİASINDA BULUNAN ÜÇÜNCÜ KİŞİ İLE BORÇLU ARASINDAKİ DANIŞIKLI İŞLEMİN TESPİTİNE YÖNELİK KARAR

İSTİHKAK İDDİASINDA BULUNAN ÜÇÜNCÜ KİŞİ İLE BORÇLU ARASINDAKİ DANIŞIKLI İŞLEMİN TESPİTİNE YÖNELİK KARAR

T.C.

Yargıtay

8. Hukuk Dairesi         

2019/4093 E. 

2021/1025 K.

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : İstihkak
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. İcra Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 05.09.2018 tarihli ve 2018/212 Esas, 2018/835 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı alacaklı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı alacaklı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı alacaklı vekili, müvekkili borçlu şirkette çalışırken iş akdinin sonlandırıldığını, işçilik alacaklarına ilişkin olarak takip başlattığını, borçlu şirketin bu süreçte fabrikasını kapatıp, mevcut mallarını kaçırdığını,Türkiye’de ortaklığının olduğu borçlu şirketi kapatan … firmasının üçüncü kişi şirket üzerinden … ürünlerini Türkiye’ de satmaya devam ettiğini, borçlu şirkette çalışan bazı işçilerin üçüncü kişi şirkette çalışmaya devam ettiğini, haczin uygulandığı adresin üçüncü kişi şirket ile ilgisinin bulunmadığını, borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ bulunduğunu açıklayarak, davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı üçüncü kişi vekili, müvekkilinin … … firmasının ürünlerinin Türkiye dağıtıcılığını yaptığını, haczin borçlu firma adresinden farklı bir adreste müvekkile ait bir depoda yapıldığını, her iki şirkette de aynı kişilerin çalışmasının şirket arasında organik bağ olduğuna ilişkin karine oluşturmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, uzman bilirkişi raporu, kira ödeme dekontları dikkate alındığında 18.01.2018 tarihinde haczedilen menkul malların üçüncü kişi şirkete ait olduğu, keza üçüncü kişi ile borçlu arasında herhangi bir organik bağın olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı alacaklı vekilince İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 27.02.2019 tarihli ve 2018/3004 Esas, 2019/ 349 Karar sayılı kararı ile; borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adres ile haciz adresinin farklı olduğu, haczin üçüncü kişi şirket yetkilisi huzurunda yapıldığı, mülkiyet karinesi üçüncü kişi lehine olup, aksinin alacaklı tarafça kanıtlanması gerektiği, haczedilen malların üçüncü kişi şirket tarafından satın alınarak bedellerinin ödendiği, borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasında herhangi bir organik bağ bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine; istinaf kararı davacı alacaklı vekili tarafından bu kez temyiz edilmiştir.
    Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
    Temyize konu olayda davalı üçüncü kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğu davacı alacaklı tarafından iddia edilmesine rağmen, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma karar vermeye yeterli görülmemiştir. Bu nedenle, öncelikle borçlu ve üçüncü kişi şirket bünyesinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru çalışanların tamamının listesini gösterir SGK kayıtlarının getirtilmesi, bundan ayrı borçlu ve üçüncü kişi şirketin vergi kayıtları getirtilerek dava konusu haciz adresinde haciz tarihinde kimin faaliyet gösterdiğinin Vergi Dairesindeki kayıtlar üzerinden belirlenmesi,öte yandan davacı alacaklı tarafından borçlu ile üçüncü kişi arasında organik bağ olduğu iddia edildiğine göre borçlu ve üçüncü kişi şirketlerin ilk kuruluşlarından itibaren tüm ortakları ile hisse devirlerini ve faaliyet adreslerini gösterir ticaret sicil kayıt örneklerinin dosya arasına alınması, davalı üçüncü kişinin satın aldığını bildirdiği mallara ilişkin fatura içerikleri ve gümrük kayıtlarının davaya konu mahcuzlarla ve ilgili yıllara ait ticari defterlerindeki (açılış kapanış tasdikleri de göz önünde bulundurularak) kayıtlarla karşılaştırılması, ödemelerin yapılıp yapılmadığının defter kayıtları ile belirlenmesi için ticari defterlerinin getirtilerek uzman bilirkişi raporu düzenlettirilmesi,ayrıca davacı alacaklı, … firmasının Türkiye’de borçlu ile ortaklığı olduğunu, bu firmanın sonradan davalı üçüncü kişi aracılığı ile mallarını satmaya devam ettiğini iddia etmiş, davacı üçüncü kişi de hacze konu ürünleri … değil … … şirketinden ithal ettiğini savunduğuna göre davacı üçüncü kişinin mahcuzları satın aldığını iddia ettiği firma ile borçlu şirket ortakları arasında organik bağ olup olmadığı hususları da dikkate alınarak bu doğrultuda toplanacak delillerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.