İŞYERİ VE İŞİN GEREKLERİ NEDENİ İLE ALINAN FESİH KARARINDA FESHİN KAÇINILMAZLIĞININ KANITLANMASI GEREKİR

İŞYERİ VE İŞİN GEREKLERİ NEDENİ İLE ALINAN FESİH KARARINDA FESHİN KAÇINILMAZLIĞININ KANITLANMASI GEREKİR

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi         

2018/4787 E.  

2018/14903 K.

    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : İŞE İADE

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    YARGITAY KARARI

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin 14/06/2010-15/12/2014 tarihine kadar fabrikanın boyahane departmanında kompektör operatörü olarak görev yaptığını, müvekkilin aylık tutarı 1600 TL civarında olduğunu, davacının iş akdinin belirsiz alacak olduğunu, davacının 15/12/2014 tarihinde sözleşmesinin feshedildiğini, fesih sebebi hakkında bir açıklama yapılmadığını, yalnızca bildirim tebligatında kadro düzenlenmesi açıklamasının yapıldığını, bu durumun geçerli bir sebep teşkil etmediğini, davacının davalı iş yerinde iş kazası geçirdiğini, davacının geçerli bir sebep oluşturmaksızın işten çıkarıldığını, feshin son çare olması gerektiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğinin tespitini, müvekkilin işe iadesini ve yasal sonuçlarına hükmedilmesini istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının iş akdinin 15/12/2014 tarihinde sebepsiz yere feshedildiğini, iş yerinde ekonomik şartlar nedeni ile küçültmeye gidildiğini, kadro değişikliklerinin yapılmak zorunda kaldığını, davacının iş akdinin feshedilmek zorunda kaldığını, geçerli nedenle feshedilen iş sözleşmesine rağmen davacıya fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu hak ve alacaklarının kendisine ödenmek istenmesine rağmen kabul etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
    Mahkemece, davalı tarafın fesihte işletmesel bir gerekliliğe dayandığı, ancak dosyaya bu konuda verilmiş bir karar sunulmadığı, ekonomik şartlar kapsamında ne tür tedbirler alınıp, hangi tasarruf yollarının seçildiği ve bu tedbirlerin yetersiz kalması sonucunda feshin son çare olarak uygulandığı yolunda herhangi bir delil ibraz edilmediği değerlendirilmesi yapılarak, davanın kabulü ile işverence yapılan feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, yasal süre içinde başvurmasına rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi ve fesih nedeni dikkate alınarak takdiren 5 aylık brüt ücreti tutarında olması gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe iadesi için davalı işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer hakların tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
    Kararı davalı vekili temyiz etmiş ve Dairemizce bozulmuştur.
    Bozma ilamında özetle; “Somut uyuşmazlıkta işveren ekonomik nedenlere dayalı daralmadan kaynaklı olarak davacının da aralarında bulunduğu bir kısım işçilerin sözleşmesinin feshedildiğini belirtmektedir. Davalı tarafından delil listesi sunulduğu, bu bağlamda tanıklarının dinlendiği belirlenmiş ise de, gösterilen deliller arasında yer alan tanık ifadeleri, uyuşmazlığın tüm yönleriyle ortaya çıkmasını sağlamamıştır. Yukarıda ayrıntısı ile açıklandığı üzere “feshin son çare görülmesi” ilkesine ne denli uyulduğunun denetlenebilmesi için somut saptamalar yapılmalıdır. Gerekirse alanında uzman bilirkişi/bilirkişiler ile birlikte işyerinde keşif yapılmalı, tutarlılık ve yine keyfilik bulunup bulunmadığı husunda bilançolar tetkik edilip, gelir-gider karşılaştırmaları yapılıp durum belirlenmeli, yanı sıra işyerine yeni işçi alınmış mı, şayet alınmış ise yaptıkları işlerin niteliği verilerle tespit edilmelidir. Bu arada işyeri defter ve kayıtları üzerinde HMK’nun 278/4 maddesi uyarınca bilirkişiye inceleme yapma yetkisi tanınarak da, dava ile ilgili rapor alınıp durum açıklığa kavuşturulabilecek ve feshin işyeri gerekleri doğrultusunda zorunlu olarak ortaya çıkan nedenlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı anlaşılabilecektir. Davalının delil ibraz etmediği tespiti ile sonuca ulaşan Mahkemenin kararı izah edildiği üzere eksik araştırmaya dayalıdır. Mahkemece yapılacak iş, yukarıda belirtilen ilkeye uygun incelemeden sonra ortaya çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.” gerekçeleri belirtilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyulmuş ve yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Bozmadan sonra verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    E) Gerekçe:
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinde işletmenin, işyerinin veya işin gerekleri kavramına yer verildiği halde, işletmesel karar kavramından söz edilmemiştir. İşveren amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu kararlar, yönetim hakkı kapsamında alabilir. Geniş anlamda, işletme, işyeri ile ilgili ve işin düzenlenmesi konusunda, bu kapsamda işçinin iş sözleşmesinin feshi dahil olmak üzere işverenin aldığı her türlü kararlar, işletmesel karardır.
    İşverenin, mevcut olan iş sayısını fiilen mevcut olan iş ihtiyacına uyumlaştırmak için açıkça ifade etmediği kararları, “gizli, örtülü” işletmesel karar olarak nitelendirmektedir. Bu tür durumlarda, işletmesel kararın mevcudiyeti, iş sözleşmesinin feshi için gösterilen sebepten çıkarılır. Bir başka anlatımla, böyle hallerde, İş Kanunu’nun 18’nci maddesi uyarınca işletmesel gereklere dayalı feshin söz konusu olabilmesi için varlığı şart olan açıkça işletmesel kararın mevcudiyetinin yerine, bir nevi işverence açıklanan işletme dışı sebep ikame edilmektedir.
    İşverenin işyerinde işçi sayısını azaltma yönünde kendini zorunlu görmesine yol açan durumun, onun tarafından daha önce alınan hatalı bir karara dayanması, iş sözleşmesinin feshini İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında geçersiz kılmaz. İş sözleşmesinin feshine yol açan işletmesel kararın yargı denetimine tabi olmaması, hatalı olarak alınan işletme kararları açısından da söz konusudur. Bir başka anlatımla, yargıç, işletmesel kararı denetleyemeyeceğinden onun hatalı olup olmadığını da denetleyemeyecek; dolayısıyla işletme kararının hatalı olduğu gerekçesi ile feshin geçersizliğine kararı veremeyecektir
    İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan fesihte, yargısal denetim yapılabilmesi için mutlaka bir işletmesel karar gerekir. İş sözleşmesinin iş, işyeri veya işletme gereklerine dayalı olarak feshi, işletmesel kararın sonucu olarak gerçekleşmekte, fesih işlemi de işletmesel karar çerçevesinde değişen durumlara karşı işverene tepkisini oluşturmaktadır. Bu kararlar işletme ve işyeri içinden kaynaklanan nedenlerden dolayı alınabileceği gibi, işyeri dışından kaynaklanan nedenlerden dolayı da alınabilir. Bu nedenler, bir ya da birden fazla işçinin işyerinde çalışmaya devam etmesi gerekliliğini doğrudan veya dolaylı olarak ortadan kaldırıyorsa, dikkate alınmalıdır.
    İşçinin işletmedeki işyerinin kaybına, iş ilişkisinin feshine yol açan işletme dışı sebepleri, piyasa olayları belirler. İşletmenin doğrudan doğruya etkisinin olmadığı bütün sebepler, işletme dışı sebeplerdir. Siparişlerdeki azalma, pazarlama güçlükleri, satış ve sürümde azalma, hammadde yokluğu, enerji sıkıntısı, kamu işyerlerinde devlet bütçesinden kaldırılması, meteorolojik sebepler işletme dışı sebeplere örnek gösterilebilir. İşletme dışı sebepler, işletme gereklerine dayanan fesih için, ancak, bu sebepler, işyerinde işgücü fazlasına neden olmuşsa, önem arzeder. İşveren, işletme dışı sebeplerin zorunlu kıldığı işletmesel süreçteki yapısal değişimi somut olarak ortaya koyarak bunun belirli … yerlerinde azalmaya yol açtığını göstermelidir. Bir başka anlatımla, işveren, fiili verileri, işçilerin karşı vakıalar ile itiraz edebileceği ve mahkemelerce denetlenebilmesine imkan sağlayacak şekilde somut ve ayrıntılı olarak ortaya koymalıdır. İşletme dışı sebeplerin doğrudan doğruya etkisinin olduğu durumlarda, fesih, ileri sürülen işletme dışı sebep fiilen mevcut olduğunda ve işçinin çalışmaya devam etme olanağını ortadan kaldırdığında İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında geçerli bir sebebe dayanır. İşletme dışı sebebin mevcut olup olmadığı ve bu sebeplerin işletmenin işgücü ihtiyacına doğrudan doğruya etkileri, mahkemelerce tamamen denetlenebilir. Mahkeme, işletme dışı sebebin işletmedeki iş miktarına etki edip etmediği ediyorsa ölçüsünü ve bu suretle işletmedeki işçi sayısına etki edip etmediği; ediyorsa ne kadarına etki ettiğini tespit eder. İşveren, işletme dışı sebeplerin varlığına dayanırsa, gerekçe yönünden kendisini bağlar. Dolayısıyla, işveren, işe iade davasında, işletme dışı sebeplerin kendisi tarafından iddia edilen kapsam ve yoğunlukta fiilen mevcut olduğunu ispat etmek zorundadır. İşveren, işletme dışı sebeplerle işyerinde işçi sayısının azaltılması arasındaki bağlantıları ortaya koymalıdır. Yeniden yapılanma kararı(kurucu işveren kararı) işletme gereklerine dayanan fesihle sonuçlanırsa, işletme dışı sebepler, işçilerin işletmedeki işyerlerini kaybetmelerinin doğrudan değil; dolaylı sebebi olmuş olur. Bu durumda, iş sözleşmesinin feshini doğrudan sebebini, yapısal karar ve tedbirler teşkil edecektir.
    İşletme içi sebeplerden, işverenin, işletme yönetiminin esasını teşkil eden işletme politikasını gerçekleştirmek için, teknik, organizasyon ve ekonomik sahada aldığı bütün işletmesel tedbirler anlaşılmalıdır. Bu tedbirler aracılığıyla işveren, işletmenin organizasyon yapısı ve üretimle ilgili düzenleme yapma hakkını (yönetsel karar alma hakkını) kullanmaktadır. Rasyonalizasyon tedbirleri (örneğin, safi hasıla yaratmayan faaliyetlerin elimine edilmesi için sürekli iyileştirme süreci), üretimin durdurulması veya üretimde değişiklik yapmak, masrafların kısılması, yeni …, imalat ve üretim metotlarının uygulamaya sokulması veya değiştirilmesi, yeni bir pazarlama sisteminin uygulamaya sokulması; yarım gün çalışmayı tam gün çalışmaya dönüştürme, işlerin, işyerinin tam gün çalışılan yerlerinde mi yoksa kısmi süreli çalışılan yerlerde mi yapılacağının karara bağlanması, vardiya usulü … sistemine geçme, … sürelerinin azaltılması, … sürecinde reorganizasyona giderek, … yoğunluğunun arttırılması, işyerinin verimsiz çalışması veya kazançta düşme, işyeri sahalarının veya bölümlerinin birleştirilmesi, üretimin bir kısmının yurt dışına kaydırılması, belirli faaliyetlerin başka firmalara (outsourcing) veya alt işverene aktarılması, işletmenin üretim kapasitesini düşürmek, işletme veya işyerini kapatmak ya da işletmenin bir bölümünü veya servisini kapatmak, kazanç maksimizasyonu (kazancı azami hadde çıkartma), …’in veya grup … sisteminin uygulamaya sokulması gibi organizasyona yönelik değişiklikler, işverenin işçi mevcudunu süresiz azaltma kararı, doktrin ve … yargı içtihatlarında işletme içi sebep olarak nitelendirilen işletmesel kararlara örnek olarak verilebilir. İşletme içi sebeplerden kaynaklanan fesihlerde, işverenin, hangi tedbirleri aldığını ve bu tedbirlerin iş sözleşmesi feshedilen işçinin işine nasıl etki ettiğini ortaya koymak zorundadır. İşveren, işletme içi tedbirlerin, amaca uygunluğunu ve gerekliliğini gerekçelendirmek zorunda değildir. İşletme içi sebeplere dayanılarak yapılan fesihlerde, mahkemeler tarafından dikkate alınacak olan husus, işletmesel kararın fiilen uygulamaya geçirilip geçirilmediği ve feshi ihbar süresinin geçmesiyle birlikte, işçinin işyerinde … imkânının ortadan kalkıp kalkmadığıdır. Bu bağlamda işveren, organizasyona yönelik veya teknik hangi tedbiri aldığını ve bu tedbirin uygulanmasıyla iş sözleşmesi feshedilen işçinin işine nasıl olumsuz yönde etki ettiğini açıkça ortaya koymalıdır.
    İşletmesel karar söz konusu olduğunda, kararın yararlı ya da amaca uygun olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılamaz. Kısaca işletmesel kararlar yerindelik deneti­mine tabi tutulamaz. İşverenin serbestçe işletmesel karar alabilmesi ve bunun kural olarak yargı denetimi dışında tutulması şüphesiz bu kararların hukuk düzeni tarafından öngörülen sınırlar içinde kalınarak alınmış olmalarına bağlıdır.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2 maddesinde açıkça, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü davalı işverene verilmiştir. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunu kanıtlayacaktır. Bu kapsamda, işveren fesihle ilgili karar aldığını, bu kararın istihdam fazlası meydana getirdiğini, tutarlı şekilde uyguladığını ve feshin kaçınılmaz olduğunu ispatlamalıdır.
    İşverenin, dayandığı fesih sebebinin geçerli (veya haklı) olduğunu uygun delillerle inandırıcı bir biçimde ortaya koyması, kanıt yükünü yerine getirmiş sayılması bakımından yeterlidir. Ancak bu durum, uyuşmazlığın çözümlenmesine yetmemektedir. Çünkü yasa koyucu işçiye başka bir olanak daha sunmuştur. Eğer işçi, feshin, işverenin dayandığı ve uygun kanıtlarla inandırıcı bir biçimde ortaya koyduğu sebebe değil, başka bir sebebe dayandığını iddia ederse, bu başka sebebi kendisi kanıtlamakla yükümlüdür. İşçinin işverenin savunmasında belirttiği neden dışında, iş sözleşmesinin örneğin sendikal nedenle, eşitlik ilkesine aykırı olarak, keza keyfi olarak feshedildiğini iddia ettiğinde, işçi bu iddiasını kanıtlamak zorundadır.
    Feshin işletme, işyeri ve işin gerekleri nedenleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında işgörme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. (06.10.2008 gün ve 2008/30274 Esas, 2008/25209 Karar, 11.09.2008 gün ve 2008/25324 Esas, 2008/23401 Karar sayılı ilamlarımız).
    İşletmesel kararın amacı ve içeriğini belirlemekte özgür olan işveren, işletmesel kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi gerekli kıldığını, feshin geçerli nedeni olduğunu kanıtlamalıdır. İşletmesel kararın amacı ve içeriğini serbestçe belirleyen işveren, uygulamak için aldığı, geçerli neden teşkil eden ve ayrıca istihdam fazlası doğuran tedbire ilişkin kararı, sürekli ve kalıcı şekilde uygulamalıdır. İşveren işletme, işyeri ve işin gerekleri nedeni ile aldığı fesih kararında, işyerinde istihdam fazlalığı meydana geldiğini ve feshin kaçınılmazlığını kanıtlamak zorundadır. İş sözleşmesinin feshiyle takip edilen amaca uygun daha hafif somut belirli tedbirlerin mevcut olup olmadığının değerlendirilmesi, işverenin tekelinde değildir. Bir bakıma feshin kaçınılmaz olup olmadığı yönünde, işletmesel kararın gerekliliği de denetlenmelidir. Feshin kaçınılmazlığı ekonomik açıdan değil, teknik denetim kapsamında, bu kararın hukuka uygun olup olmadığı ve işçinin … olanağını ortadan kaldırıp kaldırmadığı yönünde, kısaca feshin son çare olması ilkesi çerçevesinde yapılmalıdır.
    İş ilişkisinde işletmesel kararla iş sözleşmesini fesheden işveren, Medeni Kanun’un 2. maddesi uyarınca, yönetim yetkisi kapsamındaki bu hakkını kullanırken, keyfi davranmamalı, işletmesel kararı alırken dürüst olmalıdır. Keyfilik denetiminde işverenin keyfi davrandığını işçi iddia ettiğinden, genel ispat kuralı gereği, işçi bu durumu kanıtlamalıdır.
    Somut uyuşmazlıkta; davacının iş akdinin ekonomik sebeplere dayalı kadro daralması gerekçe gösterilerek feshedildiği anlaşılmıştır.
    Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında açıkça, “feshin son çare görülmesi” ilkesine ne denli uyulduğunun somut olarak saptanarak, fesihte tutarlılık ve keyfilik bulunup bulunmadığı ve işyerine yeni işçi alınıp alınmadığı hususlarının verilerle tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
    Bozma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporuna dayanılarak Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, karar gerekçesinde herhangi bir açıklama yapılmamış olup yetersiz bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
    İşveren işletme, işyeri ve işin gerekleri nedeni ile aldığı fesih kararında, işyerinde istihdam fazlalığı meydana geldiğini ve feshin kaçınılmazlığını kanıtlamak zorundadır. Feshin kaçınılmazlığı ekonomik açıdan değil, teknik denetim kapsamında, bu kararın hukuka uygun olup olmadığı ve işçinin … olanağını ortadan kaldırıp kaldırmadığı yönünde, kısaca feshin son çare olması ilkesi çerçevesinde yapılmalıdır. Ancak işçinin … olanağının olup olmadığı açıkça ortaya konmalıdır.
    Dosya içeriğine göre; davacının iş akdi kadro daralması olduğu gerekçesiyle feshedilmiş ise de davalı işverence sunulan personel durum raporlarına göre davacının çalıştığı kumaş boya fabrikasına feshin yapıldığı 2014/Aralık ayında 7 işçinin işe alımının yapıldığı, ayrıca fesih öncesi ve sonrasında da işyerine işçi alımları yapıldığı görülmüş olup, davalının fesihte tutarlı davranmadığı ve davacının iş akdini keyfi olarak feshettiği anlaşılmaktadır. Davalı işveren, işyerinde istihdam fazlalığı meydana geldiğini ve feshin kaçınılmazlığını (feshin son çare görülmesi ilkesine uyulduğunu) da kanıtlayamamıştır. Açıklanan nedenlerle, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, gerekçesi de açıklanmaksızın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca, Dairemizce hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
    HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçeler ile;
    1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
    3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi ve fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
    4-Davacının işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
    5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL karar harcından peşin harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
    6-Davacı tarafından yapılan 184,00TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
    7-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 2.180,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
    8-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
    9-Taraflarca yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde ilgilisine iadesine,
    Kesin olarak 05.07.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.