İTİRAZIN İPTALİ DAVASI, GENEL HÜKÜMLERE GÖRE GÖRÜLEN BİR DAVA OLDUĞUNDAN; BORÇLU DAVAYA CEVAP DİLEKÇESİNDE, İCRA TAKİBİNE İTİRAZ SEBEPLERİYLE BAĞLI DEĞİLDİR

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI, GENEL HÜKÜMLERE GÖRE GÖRÜLEN BİR DAVA OLDUĞUNDAN; BORÇLU DAVAYA CEVAP DİLEKÇESİNDE, İCRA TAKİBİNE İTİRAZ SEBEPLERİYLE BAĞLI DEĞİLDİR

T.C.

YARGITAY 

22. Hukuk Dairesi

2019/4274 E.

2019/13257 K.

18.06.2019 T.

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: – itirazın iptali –

Davalı Vekilinin Temyizi

Dava itirazın iptali davası olup, davalı taraf, hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan nispi karar ve ilam harcının dörtte biri tutarında meblağı, temyiz (nispi) karar harcı olarak peşin yatırması gerekirken, 27,70 TL maktu tutarda temyiz karar harcı yatırmıştır. Davalı vekili, davanın kayıt kabul davası niteliğinde olduğunu ve dolayısıyla temyiz karar harcının maktu tutarda yatırılmasının yeterli olduğunu ileri sürmüş ise de, davalı şirketin dava tarihinden sonra 11/07/2013 tarihinde iflasına karar verildiği dikkate alındığında dava, kayıt kabul davası niteliğinde değildir.

Mahkemece, müflis davalı şirket adına iflas idaresi vekiline tebliğ edilen ihtaratlı muhtıra ile temyiz harcı eksikliğinin kesin süre içerisinde tamamlanması istenilmesine rağmen, harç eksikliğinin tamamlanmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427, 432. ve 434. maddeleri uyarınca REDDİNE, maktu tutarda yatırılmış temyiz karar harcının isteği halinde ilgiliye iadesine,

Davacı Vekilinin Temyizi

Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

İcra İnkar tazminatı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık vardır.

Somut olayda, davalı vekili, icra takibine karşı itirazında, asıl alacağın doğmadığına yönelik bir itiraz ileri sürmemiş; alacakların bir kısmının ödendiğini, temerrütün ise oluşmadığından faiz isteminin yerinde olmadığını beyan etmiştir. İtirazın iptali davası, genel hükümlere göre görülen bir dava olduğundan; borçlu davaya cevap dilekçesinde, icra takibine itiraz sebepleriyle bağlı değil ise de, eldeki dava dosyasına cevap dilekçesi sunulmadığı gibi, ödeme noktasında bir belge de sunulmamıştır.

Davalı vekilince, yargılama aşamasında sunulan “beyanlarımızın arzıdır” konulu tarihsiz dilekçede de, alacakların varlığına yönelik bir itiraz bulunmamaktadır. Bu itibarla, icra takibinde ileri sürülen asıl alacağın likit olduğu dikkate alınarak, talep gibi yüzde yirmisi oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalıdır.

Ne var ki, hatanın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.

Sonuç:

Yukarıda yazılı sebepten, temyiz olunan kararın hüküm sonucunda yer alan “İcra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına” şeklindeki bendin silinerek yerine “Asıl alacağın yüzde yirmisi oranında hesaplanan 37.181,83 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklindeki bendin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18/06/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi