İTİRAZIN İPTÂLİ DAVASININ GÖRÜLEBİLMESİ İÇİN GEÇERLİ BİR İCRA TAKİBİNİN VARLIĞI GEREKLİDİR
T.C.
Yargıtay
15. Hukuk Dairesi
2013/5823 E.
2014/1 K.
- İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
- ESER SÖZLEŞMESİ
- TELEFON SANTRALİ BAKIM ONARIM İŞİ
- YETKİLİ İCRA DAİRESİ
- İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 67
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edilen alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâli talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasında davalıya ait otelde bulunan telefon santralinin bakım onarımını üstlendiğini, 12.12.2010 tarihinde çevreye yıldırım düşmesi ve voltajlarda meydana gelen dalgalanmalar ve elektrik kesintileri sonucu santralde ciddi hasar meydana geldiğini, arızanın onarımını yaptığını ancak bedelinin ödenmediğini belirterek alacağı ile ilgili yaptığı takibe itirazın iptâline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı savunmasında ve icra takibindeki itirazında ikametgahlarının Alanya olduğunu bu nedenle icra dairesi ve mahkemenin yetkili olmadığını, davacının iddia ettiği işi yapmak için teklif gönderdiğini ancak fiyatın yüksek bulunması nedeniyle davacıya yaptırılmadığını belirtmiştir.
Davacı ve davalı arasında düzenlenen sözleşmenin 8. maddesinde “… yangın, voltaj değişiklikleri, yıldırım…”gibi sebeplerle arıza oluşması halinde bunların sözleşme kapsamına dahil olmayacağı, onarımın yapılması halinde bedelinin müşteri yani davalı tarafından ödeneceği kabul edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde arızanın voltaj değişikliklerinden kaynaklandığını açıklamıştır. Bu durumda taraflar arasındaki ihtilâfın sözleşme dışı kabul edilen imalâtlarla ilgili olduğuna göre mahkemenin ve icra dairesinin yetkisinin de sözleşme hükümlerine göre değil genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir.
İtirazın iptali davasını gören mahkemece öncelikle takip dosyasındaki icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması bu incelemenin yapılmasına etkili değildir. Diğer yandan itirazın iptâli davasının görülebilmesi, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada geçerli takip yoksa itirazın iptâli davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz halinde bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir takibin varlığından söz edilemez. O halde mahkemece icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği gözetilerek eldeki dava da öncelikle bu itiraz incelenerek sonuçlandırılmalıdır. Diğer taraftan ilâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun ikametgahındaki icra dairesidir. Sözleşmeden doğan alacaklarda akdin ifa edileceği yerdeki icra dairesi de özel olarak yetkilidir.
Somut olayda, davalı borçlunun ikametgahının Alanya olduğu anlaşılmaktadır. Akdin ifa yerinin de aynı yerde olduğu dava dilekçesinde de belirtilmiştir. Bu durumda, yetkili icra dairesi davalının ikametgahının bulunduğu ve akdin ifa edildiği Alanya İcra Müdürlüğü’dür. Taraflar arasında Antalya İcra Müdürlüğü’nü yetkili kıldıklarına dair yazılı olarak yapılmış bir yetki anlaşması da sunulmamıştır. Davalının Antalya İcra Müdürlüğü’nün yetkili olmadığına, yetkili icra dairesinin Alanya İcra Müdürlüğü olduğuna dair icra dairesine yapmış olduğu itirazı usul ve yasaya uygundur. O halde mahkemece, Antalya İcra Müdürlüğü’nün yetkili olmadığı ve ortada geçerli bir icra takibi bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ortada geçerli bir takip varmışçasına işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 06.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.