KAÇAK ELEKTRİK KULLANIM BEDELİ TUTANAK TARİHİNDEKİ YÖNETMELİK ÇERÇEVESİNDE HESAPLANIR
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/1624
K. 2020/354
T. 20.1.2020
DAVA : Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine yönelik verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı; işyerinin bulunduğu tesisatta davalı şirketin yaptığı kontrol sırasında düzenlenen 13.10.2016 tarihli ve ... seri numaralı tutanakla, tesisattaki sayacın normalin dışında tüketim kaydettiğinin, R ve S fazlarının zayıf sinyal verdiğinin belirlendiği gerekçesiyle 05.10.2015 - 05.10.2016 dönemi için bir yıl geriye gitmek suretiyle tespit edilen güç üzerinden mükerrer olarak 49.591,50 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk edildiğini,aylık ortalama tüketim bedelinin 4.500,00 - 5.000,00 TL olduğunu, ayrıca sanayi sicil belgesi olması nedeniyle elektriği %20 indirimli kullandığını, tüketim endekslerinin kontrol altında tutulduğunu, sayaç sökülürken orijinal mührün sayacın üzerinde olduğunu, davalının tuttuğu zabıt gereği yapılan kaçak tahakkukuna dair belge ve labaratuvar belgesinin tek taraflı düzenlenen belge olduğundan kaçak tüketimin ispatına yeterli olmadığını, ayrıca kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, PSH bedeli ve iletim bedellerinin hesaplamaya dahil edilemeyeceğini ileri sürerek, sayaçtaki normal tüketim bedeli dışında kalan 49.591,50 TL'den dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı; yetki itirazında bulunmuş, davacı şirketin işyerinde kurulu olan ... numaralı tesisata ait mahalde 05.10.2016 tarihinde yapılan kontrol esnasında düzenlenen E/87923 seri numaralı sayaç değiştirme tutanağı ile sayacın sökülerek laboratuar muayenesine gönderildiğini, laboratuar kontrolünde ise “sayacın damga mühürleri ile oynanmış, sayacın R, S, T akım ölçüm uçlarına elektronik uzaktan kumanda devresi bağlanarak şönt yapılmış, sayacın ekranı kapalı, kayıt yapmıyor, kaçak işlemi uygundur'' tespitinin yapıldığını, bu sebeple davacı hakkında kaçak elektrik tespit tutunağının düzenlendiğini ve tahakkukların Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince; alınan bilirkişi raporu ve ek rapor doğrultusunda, davacı tarafın aboneliğinde bulunan ... numaralı elektrik tesisatına ait sayacın kaydetmiş olduğu geçmiş ortalama tüketim değerleri ile davalı kurumca ilgili tesisatta tespit edilen akım değerleri karşılaştırıldığında, sayacın doğru tüketim kaydetmediğinin tespit edildiği ve davalı kurumca düzenlenen 05.10.2016 tarihli sayaç değiştirme tutanağı ve laboratuar formu ile 13.10.2016 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağının Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği Kaçak elektrik enerjisi kullanımı tespit süreci başlıklı 27. maddesine uygun olduğu, kaçak elektrik tespit tutanaklarının aksi ispatlanmadıkça hukuki nitelik taşıdığı, somut olayda ise davalı kurumca davacı adına düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağındaki hususların aksinin ispatlanmamış olması nedeniyle davacının sübuta ermeyen davasının reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafça istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporunun hükme dayanak yapılacak yeterlilikte olduğu ve davalının yaptığı hesaplamanın da usulüne uygun olduğu gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava; kaçak elektrik tahakkuku nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. 08.05.2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 26. maddesinde kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilen kullanımlara yer verilmiş olup aynı Yönetmeliğin 27. ve devamı maddelerinde kaçak elektrik tüketim bedelinin hesaplamasının ne şekilde olacağı düzenlenmiştir.
HMK'nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Dosya kapsamından; mahkemece hükme esas alınan 3.4.2017 tarihli bilirkişi raporunda, davalı kurum tarafından düzenlenen 05.10.2016 tarihli sayaç değiştirme tutanağı ve labaratuvar formu ile 13.10.2016 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağına göre davacının elektrik kullandığı sayacın damgalarıyla oynandığı, sayacın R, S,T akım ölçüm uçlarına uzaktan kumanda devresi bağlanarak şönt yapılmış olduğu, sayacın ekranının kapalı olduğu, bu durumda davacının kaçak elektrik kullandığı sonucuna varılarak davalının kurulu güç ve kullanma faktörüne göre yaptığı hesaplamaların doğru olduğu, faturalara yansıtılan kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinin 6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında yasal olduğu bildirilmiş iken, aynı bilirkişi tarafından düzenlenen 25.05.2017 tarihli ek raporda ise; somut olayda tüketim hesabı yapılırken akım değerleri belli olduğu için reel tüketim değerlerine ulaşıldığı ve bu sebeple reel tüketimleri 0.6 kullanım faktörü ile çarpmamın bir mantığının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Bu durumda bilirkişinin davalının kurulu güç ve kullanma faktörüne göre yaptığı hesaplamaların doğru olduğu yönündeki saptamasını içeren ilk raporu ile, tüketim hesabı yapılırken akım değerleri belli olduğu için reel tüketim değerlerine ulaşıldığı ve bu sebeple reel tüketimleri 0.6 kullanım faktörü ile çarpmamın bir mantığının bulunmadığı yönündeki saptamasını içeren ek raporunun birbiri ile uyumlu olmayıp çeliştiği, bu durumda borç miktarının hangi yöntemle, ne şekilde hesaplandığı anlaşılamayan dolayısıyla mevzuata uygun teknik bir inceleme ve hesaplama içermeyen, keza davacı tarafça da itiraz edilen eksik, çelişkili, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verildiği anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor arasındaki çelişki giderildikten sonra davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak kullanım bedelinin tutanak tarihinde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili maddeleri çerçevesinde hesaplanması konusunda taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan 6100 Sayılı HMK' nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 20.01.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.