KAMU GÖREVLİSİ ADAM ÖLDÜRÜRSE İDARE KUSURLU SAYILIR MI ?

KAMU GÖREVLİSİ ADAM ÖLDÜRÜRSE İDARE KUSURLU SAYILIR MI ?

KAMU GÖREVLİSİ, ADAM ÖLDÜRÜR İSE KUSURLU SAYILIR MI ?

Bir ilimizde yaşanan olayda, bir jadarma çavuş kız meselesi yüzünden tartıştığı birini, karakoldan aldığı silahla öldürmüştür. Katil ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştır. Ölen kişinin yakınları ise idarenin hizmet kusuru olduğu gerekçesiyle tazminat davası açmıştır. Danıştay 10. Dairesi, öldürmenin husumetten kaynaklandığını, ortada idareye yüklenecek bir işlem ve eylem olmadığı gerekçesiyle, açılan maddi ve manevi tazminat davalarının reddine karar vermiştir. Bir ilimizde yaşanan olayda, bir jadarma çavuş kız meselesi yüzünden tartıştığı birini, karakoldan aldığı silahla öldürmüştür. Katil ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştır. Ölen kişinin yakınları ise idarenin hizmet kusuru olduğu gerekçesiyle tazminat davası açmıştır. Danıştay 10. Dairesi, öldürmenin husumetten kaynaklandığını, ortada idareye yüklenecek bir işlem ve eylem olmadığı gerekçesiyle, açılan maddi ve manevi tazminat davalarının reddine karar vermiştir.

T.C.

Danıştay 10. Daire

Esas No:2011/985

Karar No:2013/7802

K. Tarihi:6.11.2013

Özeti : Kişisel husumet nedeniyle kamu görevlisi tarafından adam öldürme suçunun işlenmesiyle birlikte idari faaliyet ile zarar arasındaki nedensellik bağı ortadan kalktığından, idarenin hizmet kusurundan söz edilemeyeceği hakkında.

Temyiz Eden (Davacılar) : ... (Mirasçıları) 1- ... (Babası) 2- ... (Kardeşi) Vekili : Av. ... Karşı Taraf (Davalı) :İçişleri Bakanlığı

İstemin Özeti : Davacıların yakını ...'nun 11.06.... tarihinde ... İl Jandarma Komutanlığı Subaşı Jandarma Karakolunda Uzman Jandarma Çavuş olarak görev yapan ... tarafından öldürülmesi olayında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, uğranılan zarar karşılığı olarak baba ... için 20.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi; kardeş ... için 20.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 70.000,00 TL tazminatın ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda, Danıştay Onuncu Dairesi'nin 02.11.2009 tarih ve E:2007/731, K:2009/9342 sayılı bozma kararına uyularak ... İdare Mahkemesince; ... İl Jandarma Komutanlığı Subaşı Jandarma Karakolunda Uzman Jandarma Çavuş olarak görev yapan ...'ın, 11.06.2004 tarihinde karakol silahlığından aldığı Kaleşnikof marka piyade tüfeği ile aralarında kız meselesi yüzünden husumet bulunan davacılar yakını ...'nu ... baraj göletine götürerek bir kez ateş etmek suretiyle öldürerek daha önceden planladığı şekilde gölete attığı, kendisine yardım eden Jandarma Er ... ile birlikte Subaşı Jandarma Karakoluna döndüğü ve olayda kullandığı silah ve mühimmatı silahlığa bıraktığı, dolayısıyla kişisel husumet nedeniyle kasten adam öldürme şeklinde cereyan eden dava konusu tazminat isteminin dayanağı ölüm olayında, davalı idarenin hukuki sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hakimi : Fuat Kara Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 17. maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, 56. Maddesinde de Devletin, herkesin hayatını beden ve ruh sağılığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlü olduğu, 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu; Anayasa'nın 129/5. maddesinde de memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve Kanun'un gösterdiği şartlara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği hükme bağlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinde, herkesin yaşam hakkının yasanın korunması altında olduğu belirtilmekle, yaşam hakkının korunması devletlere bir yükümlülük olarak öngörülmüştür. İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya eksiklik şeklinde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Ayrıca, kamu görevlilerinin idari bir tasarruf yaparken, mevzuatın, üstlenilen ödevin ve yürütülen hizmetin kural, usul ve gereklerine aykırı olarak, kendilerine izafe edilebilecek boyutta ve biçimde, ancak yine de resmi yetki, görev ve olanaklarından yararlanarak, yaptıkları eylem ve kusurları, idareden ayrılamamaları nedeniyle görevle ilgili olarak işlenen "görev kusuru" niteliğinde hizmet kusurunu oluşturmaktadır. Böyle bir durumda, zarar gören kişilerin, idarenin personeline karşı değil, onları çalıştıran idareye karşı dava açmaları gerekmektedir. Çünkü, Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralına yer verildikten sonra, 129. maddesinin 5. fıkrasında da; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, idarenin hukuki sorumluluğundan sözedebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir. Zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunmaması zararın idari faaliyetten doğmadığını gösterir. Zararın oluşmasında zarara uğrayanın veya üçüncü kişinin kusurunun bulunması halinde ise idarenin tazmin sorumluluğunun ortadan kalkacağı ya da kusur ölçüsünde azalacağı açıktır. Bu anlamda, kamu görevlisinin, tamamen kendi iradesi ile kişilere karşı siyasal, kişisel veya başka nedenlerle kin, garaz, husumet ve benzeri duyguların etkisi altında zarar vermesi halinde eylem ile kamu görevinin yürütülmesi arasında objektif bir nedensellik bağının varlığından söz edilemez.

Dava dosyasının incelenmesinden; olay günü, ... İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı Subaşı Karakolu'nda görev yapan Uzman Jandarma Çavuş ...'ın, kız arkadaşını rahatsız ettiğinden bahisle davacılar yakını ölen ...'nu çağırdığı ve arabasına aldığı, beraber .. yolu üzerinde bulunan .. Mevkiine gittikleri, söz konusu mesele yüzünden aralarında tartışma çıktığı, daha sonra Uzman Jandarma Çavuş ...'ın karakola dönerek kimseye belli etmeden silahlıktan Kaleşnikof marka silahı kendisine yardım etmesi için Jandarma Er ...'yı yanına aldığı, Uzman Jandarma Çavuş ...'ın davacılar yakını ...'nu ... baraj göletine götürerek bir kez ateş etmek suretiyle öldürerek daha önce planladığı şekilde gölete attığı, olayın ortaya çıkmasından sonra yapılan ceza yargılaması sonucunda, ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 06.04.2006 tarih ve E:2004/215, K:2006/50 sayılı kararıyla, Uzman Jandarma Çavuş ...'ın "Tasarlayarak adam öldürmek" suçunu işlediği gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırıldığı, Jandarma Er ...'nın ise, "taammüden adam öldürmek suçuna yardım etmek" suçunu işlediği gerekçesiyle 15 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığı, yine Uzman jandarma Çavuş ...'ın karakolun silah deposundan izinsiz aldığı Kaleşnikof marka silaha ilişkin olarak yapılan ceza yargılaması sonucunda, Ankara Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin 15.03.2006 tarih ve E:2006/342, K:2006/90 sayılı kararıyla, sanığın "askeri eşyayı çalmak" suçunu işlediği gerekçesiyle 11 ay, 20 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla; olayda kamu görevlisi tarafından işlenen öldürme suçunun, tamamen kişisel husumetten kaynaklanması nedeniyle idari faaliyet ile zarar arasında nedensellik bağı bulunmadığından, idarenin sorumluluğu bulunmamaktadır. İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile Kastamonu İdare Mahkemesi'nin 30.09.2010 tarih ve E:2010/226; K:2010/593 sayılı kararının onanmasına, 06.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

(Haber : www.memurlar.net)