KARŞILIKSIZ ÇEK HAKKINDA 'KARŞILIKSIZDIR' İŞLEMİ YAPILMADAN AÇILAN KAMU DAVALARINDA SANIĞA BERAAT
T.C.
YARGITAY
19. CEZA DAİRESİ
E. 2019/35817
K. 2020/415
...........
5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 5/(1). maddesinde düzenlenen "çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme" suçunun maddi unsurları;
1. Suça konu çekin, 6102 Sayılı TTK'de öngörülen zorunlu unsurları taşıması,
2. Çekin yetkili hamil tarafından, kanuni ibraz süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmiş olması,
3. Kanunda yazılı usule uygun şekilde ibraz edilen çek üzerinde banka tarafından "karşılıksızdır" işleminin yapılmasına fail tarafından sebebiyet verilmiş olmasıdır.
Yukarıda sayılan unsurlardan ilk ikisi, suçun işlendiği andan önce var olması gerekli birer "ön şart" mahiyetindedir. Ancak bu ön şartlar fiilin tipe uygunluğunu sağlayan ve olmazsa olmaz birer unsur olarak kabul edilmektedir.
Üçüncü unsurun ise;
- Sadece banka tarafından yapılacak bir işlem olduğunu, failin hareketleriyle doğrudan bağlantısı olmadığını, bu nedenle "objektif cezalandırılabilme şartı" olarak yorumlanması gerektiğini, dolayısıyla bu hususun suçun işlenmesi için gerekli bir unsur olmadığını, failin bu unsur olmasa da cezalandırılabileceğini düşünenler olduğu gibi,
- Bu unsurun suçun işlenmesi için gerekli olmadığını fakat sadece failin cezalandırılması için gerekli olduğunu düşünenler,
- Yine çek üzerinde "karşılıksızdır" işlemi yapılması unsurunu, suçun maddi unsuru olarak görenler ve bu husus olmazsa suçun da olmayacağını düşünenler de bulunmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; suçun maddi unsuru, "karşılıksızdır" işlemi yapılması değil, failin davranışlarıyla bu işlemin yapılmasına fail tarafından sebebiyet verilmesidir.
Suçun manevi unsuru; kanuni ibraz süresi içinde çekin karşılığının bankada olmadığını bilmek ve karşılığı bankada bulundurmamak yönündeki kasttır.
Suçun işlendiği an; kanunî ibraz süresinde ibraz edilmesi şartıyla çekle ilgili olarak "karşılıksızdır" işleminin yapıldığı andır.
Suçun faili; “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren, dolayısıyla çekin bankadaki hesabında karşılığını bulundurmakla yükümlü olan kişidir.
5941 Sayılı Çek Kanunu'un 5/2. maddesinde açıkça yazılı olduğu üzere; "karşılıksızdır" işlemi yapılmasına sebebiyet veren, dolayısıyla çek karşılığını banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi (suçun faili), çek hesabı sahibi gerçek kişidir. Çek hesabının sahibi tüzel kişi ise; bu durumda çekin karşılığını banka hesabında bulundurmakla yükümlü kişi (suçun faili), tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen gerçek kişi yönetim kurulu üyesi, şayet böyle bir görevlendirme yapılmamışsa bu sefer de yönetim organını oluşturan tüm gerçek kişi veya kişiler olacaktır.
Tüzel kişi adına çek düzenleme yetkisi bulunan kişi/ler ile düzenlenen çekin karşılığını bankada bulundurmakla görevlendirilen kişi/ler farklı kişiler olabilir.
b-) Muhatap banka tarafından "karşılıksızdır" işleminin yapılması usulü ve çekin ibrazında bankaca yapılması gereken incelemenin sınırı
Muhatap banka tarafından, 6102 Sayılı TTK'de yazılı zorunlu unsurları ihtiva eden ve süresinde bankaya ibraz edilen bir çek hakkında yapılacak "karşılıksızdır" işlemi, 5941 Sayılı Kanun'un 3. maddesinde yazılı usule göre yapılacaktır. Karşılıksızdır işlemi, 5941 Sayılı Kanun'un 5/(1). maddesindeki suçun üzerine bina edileceği temel bir işlemdir.
Karşılığı bulunan bir çekin bedeli, muhatap banka tarafından yetkili hamile ödenmek zorundadır.
Süresinde ibraz edilen bir çekin karşılığının hiç bulunmaması veya kısmen bulunması halinde ise; muhatap banka, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak 5941 Sayılı Kanun'un 3. maddesi çerçevesinde "karşılıksızdır" işlemi yapmak zorundadır.
Muhatap banka, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için yetkili hamile, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenen tarifede yazılı ödemekle yükümlü olunan miktarı öder. 12 Ocak 2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 28 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girecek olan tebliğe göre, 2019 yılı için banka tarafından hamile ödenmek zorunda olan miktar; 2.030 TL'dir.
Karşılıksızdır işlemi, muhatap banka tarafından çekin arkasına basılacak bir şerh veya kaşeden ibaret değildir. 5941 Sayılı Kanun'un 3. maddesine göre, hamilin talepte bulunması hâlinde, "karşılıksızdır" işlemi, çekin arka yüzüne;
- çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih,
- ibraz tarihindeki çek hesabı durumu,
- bankanın yükümlülüğü çerçevesinde hamile ödediği miktar,
- ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı,
- banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar,
- hamilin bir tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde; bu husus da ayrıca belirtilerek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanarak tamamlanır.
Hamilin çeki imzalamaktan kaçınması hâlinde, "karşılıksızdır" işlemi yapılmaz. Dolayısıyla karşılıksızdır işlemi, muhatap bankanın tek başına yapabileceği ve sonuçlandıracağı bir işlem değildir. İşlemin muhakkak yetkili hamil ve banka görevlisi tarafından çekin arkası birlikte imzalanarak yapılması gerekecektir. Keza 5941 Sayılı Kanun'un 3. maddesinin gerekçesinde de bu durum maddenin lafzıyla uygun şekilde açıkça dile getirilmiştir.
TTK'nin 801. maddesinde; muhatap bankanın hamil tarafından ibraz edilen ve üzerinde ciro silsilesi olan bir çek hakkında araştırma yapma yükümlülüğü; "...çek üzerinde bir ciro silsilesi varsa bunun düzenli olup olmadığının banka tarafından kontrol edilmesi zorunluluğu..." şeklinde sadece ciro silsilesinin düzenli olup olmadığıyla sınırlı olmak üzere düzenlenmiştir. Muhatap banka, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.
Şayet ortada sahte veya tahrif edilmiş olduğundan şüphelenilen bir çek varsa, kendisine çek defteri verilen keşideciye, çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusur atfedilemiyorsa, TTK'nin 812. maddesi gereği, şüpheli çekin ödenmiş olmasından doğan zararın muhatap bankaya ait olacağı hüküm altına alınmıştır.
TTK'nin 812. maddesinde "sahte veya tahrif edilmiş çek" kavramı çekin düzenleyen dışında bir kişi tarafından imzalanması durumuyla aynı değildir. "Sahte çek", banka tarafından bastırılarak çek hesabı sahibine verilmeyen çek anlamına gelmekte iken "tahrif edilmiş çek" kavramı ise çek üzerinde elle doldurulan kısımlarda çeki düzenleyenin rızası dışında yapılan değişiklikleri ifade etmektedir.
Bir çekin banka tarafından bastırıldığında üzerinde nelerin olması gerektiğine dair çek defterlerinin baskı şekline dair tebliğde temel kurallar, 20.01.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren tebliğde belirlenmiştir. Bu gibi durumlarda bankalarca zaten çekin zorunlu unsurları ihtiva etmemesi nedeniyle "karşılıksızdır" işlemi yapılmasından veya suçtan söz edilemeyecektir. Kanuna göre böyle bir (sahte) çekin karşılığının ödenmesi halinde muhatap banka sorumluluğa katlanacak, ödediği çek bedelini özel hukuk hükümlerine göre çek hesabı sahibinden isteyemeyecektir.
Çekin tedavüle çıkarılmasından sonra, düzenleyenin ölümü, medenî haklarını kullanma ehliyetini kaybetmesi veya iflası, TTK'nin 800. maddesine göre çekin geçerliliğini etkilemez.
Muhatap bankanın, hamilin ibraz ettiği ve kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çek üzerinde karşılıksızdır işlemini yapmaması halinde, bu işlemi yapmayan banka görevlisinin, şikayet üzerine, 5941 Sayılı Kanun'un 7/(4). maddesi gereğince bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
5941 Sayılı Kanun'un 7/(5). maddesinde; karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisinin, şikâyet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı da açıkça düzenlenmiştir.
5941 Sayılı Kanun'un 3/(7). maddesinde ise; çek karşılığının bankada bulunmasına rağmen hamile ödemesinin geciktirilmesi veya kanunen ödemekle yükümlü olunan miktarın ödenmesinin geciktirilmesi hallerinde ilgili bankanın her geçen gün için hamile binde üç miktarında gecikme faizi ödeyeceği de yazılıdır.
Çekin TTK'de yazılı zorunlu unsurları taşıyıp taşımadığının, süresinde ibraz edilip edilmediğinin ve çek hesabında karşılığını bulundurmakla yükümlü olan failin "karşılıksızdır" işlemine sebebiyet verip vermediğinin tespiti, yetkili hamilin şikayeti üzerine "karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme" suçundan açılacak ceza davasını görecek mahkemece yapılacaktır.
Henüz çekin kanuni süresi içinde bankaya ibraz edilmesinden önce, keşideci tarafından kaybedilmesi, çaldırılması veya irade dışı bir şekilde doldurulduğunun iddia edilmesi halinde ise; ilgili bankaya ve kolluk makamlarına çekin rıza dışı ellerinden çıktığının, kaybolduğunun veya çalındığının, biliniyorsa faillerinin bildirilmesi, kural olarak bir ödeme aracı olarak kullanılan çekin kötü niyetli kullanımına engel olunması bakımından elzemdir. Basiretli bir çek hesabı sahibinden de bu davranışlar beklenir.
Çek defterinin veya keşide edilmiş bir çekin keşideci elinden iradesi dışında çıkması durumunda ise; TTK hükümleri çerçevesinde çekin iptali veya çekten cayma gibi yollara başvurulabileceği de TTK'de düzenlenmiştir.
Muhatap bankanın, kendisine ibraz edilen çeki düzenleyenin imzası üzerinde sadece ıslak bir imza olup olmadığına dair bir inceleme yapabileceği, bunun dışında "çek üzerindeki imzanın keşideciye ait olmadığı" , "çek üzerindeki imzanın belirsiz olduğu" vb. gerekçelerle, karşılığı olan bir çeki ödemekten veya karşılığı olmayan çek hakkında "karşılıksızdır" işlemi yapma zorunluluğundan imtina edemeyeceği değerlendirilmektedir.
Keza 5941 Sayılı Kanun'un sistematiğinde; muhatap bankanın, süresinde ibraz edilen geçerli bir çek karşısında, hesapta bulunan çek karşılığını ödemesi yada alacaklı yetkili hamilin talebi üzerine "karşılıksızdır" işlemi yaparak zorunlu miktarı ödemesi gerektiği düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 5/(1). maddesinde yazılı suçun yaptırımı dahi "karşılıksızdır" işlemi neticesinde karşılıksız kalan miktardan az olmamak üzere belirlenecektir.
Çek hesabı sahibinin elinden rızası dışında çıktığı henüz bankaya bildirilmemişken ve sahte olarak düzenlenmemiş olan bir çekin süresinde, çek üzerinden yetkili hamil olduğu anlaşılan kişi tarafından bankaya ibrazı halinde; banka çalışanı tarafından "çek üzerindeki imzanın, keşidecinin imzasına benzetilemediği" gerekçesiyle "karşılıksızdır" işlemi yapılamadığının yazılması, 6102 Sayılı TTK ve 5941 Sayılı Çek Kanunu hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır.
Hal böyleyken, alacaklı yetkili hamilin talebine rağmen, "keşideci imzasının tutmaması" veya benzeri şekilde meşru olmayan ve yasal dayanaktan yoksun nedenlerle "karşılıksızdır" işleminin yapılmadığı durumlarda, keşidecinin bu hususta çekin geçerliliğine veya imzaya dair bir itirazının bulunmaması yada imzanın keşideciye ait çıkması gibi hallerde banka görevlisinin cezai sorumluluğuna gidileceği de açıktır.
Muhatap bankanın, ibraz edilen çek hakkında kanunen veya yargı organlarınca alınan bir tedbir kararı gereği çek bedelinin ödenmemesi yönünde bir işlem yapma zorunluluğunun bulunduğu durumlarda ise;
Banka tarafından bastırılan ve çek hesabı sahibine teslim edilen çeklerin, kaybolması, çalınması veya sahibinin elinden cebir, tehdit gibi yollarla iradesi sakatlanmak suretiyle rızası dışında düzenlenerek çıkması mümkün olabilir. Ancak bu durumlarda çek sahibinin suç nedeniyle yaşadığı mağduriyetten kurtulur kurtulmaz adli mercilere ve çek hesabının bulunduğu bankaya yaşadıklarını bildirerek yeni bir mağduriyeti engellemek istemesi beklenir. Bu gibi durumlarda, çek sahibi yaşadığı mağduriyeti yargı organlarına tüm delilleriyle birlikte anlatarak rızası dışında elinden çıkan çeklerin geçerlilik arz etmemesini, en azından bankaya ibrazında ödenmemesini istemelidir. Yargı organları bu gibi durumlarda tedbir kararı benzeri kararlarla sahibinin elinden rızası dışında çıkan çeklerin "ödenmemesi" veya çek hesabındaki karşılığına durumun aslı aydınlatılana veya suç kovuşturması sonuçlanana kadar teminat olarak "çek hesabına bloke" konulması yönünde kararlar verebilir. Ancak bu durumda dahi yargı organları, 5941 Sayılı Çek Kanunu'na açıkça aykırı olacak şekilde çek üzerinde "karşılıksızdır" işlemi yapılmaması yönünde kararlar veremez. Verilecek tedbir kararların da her durumda mevzuata uygun olması beklenir.
Kanun hükmü veya mahkemeden verilen tedbir kararı gibi hallerde de bankaların 5941 Sayılı Kanun'un 3/4. ve 7/4. maddeleri gereği "karşılıksızdır" işlemini yapması zorunludur.
Bu nedenle, sahibinin elinden rızası dışında çıktığı anlaşılan çeklerle ilgili olarak muhatap banka tarafından 5941 Sayılı Kanunda sayılan şartlar varsa "karşılıksızdır" işlemi yapılmasına bir engel bulunmamakla birlikte, bankalar ibraz anında yeterli karşılığı olmayan çekin bedelinin veya ödemekle yükümlü olacakları bedelin, kanun hükmü veya mahkeme kararına istinaden ödenemediğini çek üzerine şerh düşebilir, meşru sayılacak nedenle ödeme yapılmadığını çekin üzerine yazabilirler. Bu durumda yetkili hamilin banka görevlisi hakkında 5941 Sayılı Kanun'un 7/5. maddesi gereği cezai soruşturma başlatması için şikayet hakkı vardır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki; bankanın çekin ibraz tarihindeki kısmi karşılığını ödememesi veya çek üzerinde "karşılıksızdır" işlemi yapmasıyla çek yaprağı başına ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödememesi halinde, banka görevlileri hakkında 5941 Sayılı Kanun'un 7/5. maddesi gereği başlatılacak yargılama süreci, çekin bedelinin bankaca ödenmemesi gerekçeleri üzerinde yapılacak araştırmanın ve verilecek yargı kararının sonuçlanmasını bekleyecektir. Netice itibariyle banka görevlileri, ödemekle yükümlü oldukları miktarı meşru nedenlerle ödememişlerse haklarında hukuka uygunluk nedenleri uygulanarak cezai sorumluluklarına gidilemeyecektir.
Ancak muhatap banka görevlileri hakkında çekin ibrazında karşılıksızdır işlemi yapmamaları halinde, hamilin şikayeti üzerine açılacak kamu davasında böyle bir kurtuluş karinesi veya hukuka uygunluk sebebi dinlenmesine imkan yoktur.
Sonuç olarak, çekin süresinde yetkili hamil tarafından muhatap bankaya ibrazında;
a-) Objektif olarak meşru görülebilecek gerekçelerle, örneğin "kanun hükmüne veya bir yargı kararına" dayanılarak "karşılıksızdır" işlemi yapılmadığı durumlarla,
b-) Muhatap bankanın meşru gördüğü (subjektif) gerekçelerle, örneğin "çekteki imzanın banka kayıtlarındaki keşideci imzasıyla uyuşmadığı, belirsiz olduğu" gibi kanuna ve bir yargı kararına dayanmayan gerekçelerle "karşılıksızdır" işlemi yapılmadığı durumların,
5941 Sayılı Kanun'un 3. maddesi kapsamında şartları oluşması halinde "karşılıksızdır" işlemi yapılmasını engelleyici gerekçeler olmadığı değerlendirilmiştir.
c-) "Karşılıksızdır" işleminin hukuki niteliği, objektif cezalandırılabilme şartı kavramı, suçun unsurundan farkları ve mahkemece verilecek hüküm
Suç (genel) teorisinde, muhakkak her suçun unsurları bulunmak zorundadır. Ancak bazı suçlarda, suçun unsuru olarak adlandırılamayan, suça konu eylemin gerçekleşmesiyle illiyet bağı bulunan fakat doğrudan suçun failinin davranışlarıyla ilgisi olmayan, failin cezalandırılabilmesi için meydana gelmesi zorunlu olan bir takım şartlar bulunmaktadır.
Objektif cezalandırılabilme şartları, suçun haksızlık ve hukuka aykırılık gibi unsurları dışında kalan, dolayısıyla tüm unsurları tamamlansa dahi failin cezalandırılması için gerçekleşmesi zorunlu olan şartlardır. Objektif cezalandırılabilme şartlarının muhakeme şartları, şahsi cezasızlık sebepleri ile cezayı kaldıran şahsi sebeplerden ayrı bir kavram olduğu unutulmamalıdır. Objektif cezalandırılabilme şartları, suçun işlenmesi sırasında var olan veya suçun işlenmesiyle gerçekleşen, cezalandırmayı sağladığı için "olumlu" nitelik gösteren olgulardır. Objektif cezalandırılabilme şartları faile değil, fiile ilişkin şartlardır ve failin cezalandırılması için bu şartı bilip bilmediğine bakılmaz. (ÖZBEK, Veli Özer - DOĞAN, Koray - BACAKSIZ, P. - TEPE, İ., Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017, s.423-426)
Kişinin işlediği fiilden dolayı cezalandırılabilmesi için varlığı gerekli olan şarta "objektif cezalandırılabilme şartı", kişinin işlediği fiilden cezalandırılmamasını gerektiren durumlara ise "şahsi cezasızlık sebebi" veya "cezayı ortadan kaldıran şahsi sebepler" denilmektedir. Objektif cezalandırılabilme şartları, kendi içerisinde cezalandırma için "kurucu etkisi olan" ve "cezayı artırıcı etkisi olan" şartlar olmak üzere ikiye ayrılabilir. Örneğin somut tehlike suçlarında failin cezalandırılabilmesi için somut tehlikenin gerçekleşmesi ceza verilmesi bakımından kurucu etkiye sahiptir. Sonuç itibarıyla objektif cezalandırılabilme şartlarının kovuşturma şartlarından ayrılması önem arz etmektedir. (KOCA, M. - ÜZÜLMEZ, İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 10. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017, s. 367-370)
Objektif cezalandırılabilme şartları, işlenen fiilin hukuka aykırılık ve haksızlık içeriği üzerinde etkisi olmayan olgulardır. Bu olgular işlenen suçla birlikte bir haksızlığın oluşmasını engellememektedir. Objektif cezalandırılabilme şartları, suçun maddi unsurlarından farklı olarak failin bilerek veya isteyerek yapabileceği, üzerinde iradesini konuşturacağı "kusurluluk" kapsamındaki olgular da değildir. Failin cezalandırılabilmesi için objektif cezalandırılabilme şartlarının gerçekleştiğini bilmesi de gerekmemektedir. Örneğin; görevin gereklerine aykırı hareket eden kamu görevlisinin mahkumiyetine karar verilebilmesi için belli bir kişinin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanması gerekmektedir. Objektif cezalandırılabilme şartı gerektiren suçlara da teşebbüs mümkündür, ancak teşebbüs halinde kalan bir suç için gerçekleşmesi öngörülen objektif cezalandırılabilme şartı oluşmamışsa, bu durumda cezaya hükmolunamayacaktır. Çoğu zaman suçun maddi unsuru olarak kabul edilen fiilin neticesinin objektif cezalandırılabilme şartı olarak belirlendiğine de tanık olunmaktadır. Bu durumda suçun unsuru ile objektif cezalandırma şartı iç içe geçmiş gibi görünebilecektir. Doktrinde işlenen suç bakımından objektif cezalandırılabilme şartı gerçekleşmemişs beraat mi yoksa ceza verilmesine yer olmadığı kararı mı verileceği tartışmalıdır. (ÖZGENÇ, İzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 13. Bası, 2017, s.669-672)
Suçun unsuru ve cezalandırılabilme şartı ayrımı bakımından, kanunda öngörülen bir netice, failin kusurlu davranışı sonucu meydana geliyorsa suçun maddi unsurundan, failin belirli bir neticeden sorumlu tutulabilmesi için neticeye kusurlu bir davranışla sebebiyet vermemesi halinde ise cezalandırılabilme şartından bahsedilmelidir. (DEMİRBAŞ, Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2002, s.179-180, DÖNMEZER, Sulhi - ERMAN, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Beta Basım Yayın, İstanbul, 1994, Cilt:1, s.457)
Öte yandan, 5271 Sayılı CMK'nin 223. maddesinin (3). ve (4). fıkralarında sayılan ceza verilmesine yer olmadığına dair karar türünün hangi hallerde verileceği sayılırken, objektif cezalandırma nedenlerinin yazılmadığı da görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; 5941 Sayılı Kanun'un 5/(1). maddesinde düzenlenen "çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme" suçunun işlenmesi için maddi unsur olan fiilin, çekin karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme yönündeki davranış olduğu, 5941 Sayılı Kanun'un 3. maddesi çerçevesinde, muhatap banka ve alacaklı tarafından birlikte yapılacak "karşılıksızdır" işleminin, suç oluşturan fiilin neticesini oluşturduğu değerlendirilmiştir.
Suçun failinin "karşılıksızdır" işlemi yapılmasına sebebiyet verme yönündeki davranışının, bu neticenin (objektif cezalandırılabilme şartının) meydana gelmesiyle doğrudan bağlantısı olduğu, dolayısıyla failin hareketiyle bu netice arasında bir illiyet bağı bulunduğu da tartışmasızdır.
Banka ve hamil tarafından karşılıksızdır işlemi yapılmadığı bu gibi durumlarda; objektif cezalandırabilme şartının, suçun maddi unsuru olan fiilin "netice"sini gerçekleştirdiği, dolayısıyla karşılıksızdır işleminin yapılmamasının, atılı suçun maddi unsurları bakımından kurucu bir unsur teşkil edeceği gerekçesiyle, çek üzerinde 5941 Sayılı Kanun'un 3. maddesindeki usule uygun olarak "karşılıksızdır" işlemi yapılmadan açılan kamu davalarında, sanık hakkında 223/2-a maddesi gereği "beraat" hükmü verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
3-) Ulaşılan Kanaat ve Gerekçe
Çekle ilgili olarak "karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme" suçundan görülmekte olan bir ceza davasına konu çekin süresinde bankaya ibrazında; muhatap banka tarafından öne sürülen "herhangi bir sebeple" çekin arka yüzüne, 5941 Sayılı Kanun'un 3/4. maddesinde yazılı hususlar şerh edilmek suretiyle, usulüne uygun şekilde bir "karşılıksızdır" işlemi yapılmamışsa, çek hesabında karşılığını bulundurmakla yükümlü failin iradesi ve davranışlarıyla doğrudan ilgili olmayan objektif cezalandırılabilme şartı, dolayısıyla suçun kanunda öngörülen neticesi gerçekleşmeyeceğinden, sanığın beraatine karar verilmesi gerekeceği kanaatine ulaşılmıştır.
G-) SONUÇ
Çekin kanuni süresinde yetkili hamil tarafından bankaya ibrazında, muhatap banka tarafından çek üzerinde yapılacak inceleme, 6102 Sayılı TTK ve 5941 Sayılı Kanun'da yazılı hususlarla sınırlı olmak zorundadır.
Muhatap banka tarafından çek hesabında yeterli karşılık varsa çek bedelinin hamile ödenmesi zorunludur. Çek hesabında yeterli karşılık bulunmuyorsa, bu durumda yetkili hamilin talebi üzerine, 5941 Sayılı Kanun'un 3/4. maddesinde yazılı hususlar çekin arkasına yazılmak suretiyle karşılıksızdır işlemi yapılması zorunludur.
SONUÇ : Çekin süresinde yetkili hamil tarafından muhatap bankaya ibrazında, şayet yeterli karşılığı bulunmamasına rağmen, banka tarafından ileri sürülen değişik gerekçelerle 5941 Sayılı Kanun'un 3/4. maddesi gereği "karşılıksızdır" işlemi yapılmamışsa, çek hesabında yeterli karşılığı bulundurmakla yükümlü gerçek kişinin "karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme" suçundan dolayı cezalandırılmasının mümkün olmadığına, 27/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.