KIDEM TAZMİNATI ALMAK İÇİN KOCASINDAN ÖNCE BOŞANDI SONRA YENİDEN EVLENDİ!
Kıdem tazminatı almak için önce kocasından boşandı sonra yine aynı kişi ile tekrar evlendi. İşte kadın işçinin kıdem tazminatı almak için bulduğu ilginç yöntemin ayrıntıları:
1475 sayılı İş Kanununa göre; Kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenmektedir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılmaktadır.
Kadın işçilerin bu haktan yararlanabilmesi için ilk evlilik olma zorunluluğu yoktur. Yani kadın işçi kaç defa evlilik yaparsa yapsın bu haktan yararlanabilir.
Özellikle kadın işçiler bu durumu bildikleri için zaman zaman bu hakkı kötüye kullanmaktadırlar.
Evlenme nedeniyle kıdem tazminatı almaya hak kazanan kadın işçi daha sonra boşanırsa kıdem tazminatı hakkı olumsuz etkilenmemektedir.
Yargıtay, sırf kıdem tazminatı almak için kocasından boşanıp aynı kişiyle yeniden evlenerek bu yolla kıdem tazminatı talep etmenin hakkın kötüye kullanılması ve kanuna karşı hile sayıldığını kabul etmektedir. Bu gibi durumlarda işveren tarafından ödenen kıdem tazminatı işçiden geri istenebilmektedir. Ancak, Yargıtay her somut olaya göre konuyu değerlendirerek kararını vermektedir. Çünkü, çiftler kanuna karşı hile yapmaksızın boşanıp tekrar görüş değiştirerek evlenebilmektedirler.
Bu konuyla ilgili olarak Yargıtay’ın bazı kararları
Davacının geçimsizlik sebebiyle açtığı boşanma davası 20.4.1988 tarihinde sonuçlanmış, boşanmaya dair karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, 27.5.1988 tarihinde de boşandığı kocası ile tekrar evlenmiş, hizmet akdini sona erdirerek işverenden kıdem tazminatını istemiş, işverence de kıdem tazminatı ödenmiştir. Bunu takiben işveren hataen ödeme yaptığını iddia ile davalı aleyhine bu istirdat davasını açmıştır. İşyerinde bir kısım kadın işçilerin de aynı şekilde hareket ettikleri, kocalarından boşanarak çok kısa bir süre sonra boşandıkları kocaları ile evlendikleri onlara da kıdem tazminatı ödendiği ve ödenen miktarların kendilerinden geri istendiği aynı gün temyizen incelemesi yapılan 16 adet dosyadan tespit edilebilmektedir. Davacı idare vekili dava dilekçesinde bu mahiyette 64 kadar olayın mevcut olduğunu bildirmektedir. Bu durum, kanunda öngörülen bir hakkın kötüye kullanıldığını gösterir. Kanuna karşı hile durumunu da oluşturur. Bir hakkın suistimalini ise, kanun korumaz. İşveren hataen ödediği miktarı geri isteyebilir. Olayda BK.'nun 62. maddesine göre geri isteme hakkı gerçekleşmiştir…” (YARGITAY HGK 14.2.1990 T., 1990/9-52 E., 1990/84 K.)
…davacı kocasından 1.11.2004 tarihinde şiddetli geçimsizlikten boşanmıştır. Karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Boşanma, dosya içeriğinde davalı eş boşanma istemine karşı koymamıştır. Dava tek oturumda bitmiştir. Davacı eski eşiyle 5.4.2005 tarihinde yeniden evlenmiştir. Davacı evlilik sebebiyle iş sözleşmesini 11.4.2005 tarihinde fesih etmiştir.
Evliliğin kıdem tazminatına hak kazandıran hallerden olduğu tartışmasızdır. Ancak, davacı boşandıktan yaklaşık 5 ay sonra eski eşiyle evlenmiştir. Sözleşmeyi fesh ederek kıdem tazminatını evliliğini gerekçe yaparak Kanunun koruduğu himayeden yararlanmak istemiştir. Dinlenen tanık ifadeleri, maddi olgular önünde inandırıcılığı kabul edilemez. Davacı boşanma davasında eşinin kendisini aldattığından söz etmiş davalı karşı çıkmamıştır. Bu davada iş şartlarını gerekçe göstermiştir. Davacı çelişkili davranmıştır. Dürüstlük kuralına aykırı hakaret etmiştir…”
Gerçekten 1475 sayılı İş Kanununun 14. Maddesi hükmüne göre, kadın işçinin hizmet akdini evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kendi arzusu ile sona erdirmesi halinde kıdem tazminatıödenir. Ancak İşçinin bu hakkını iyiniyet kurallarına uygun bir şekilde kullanmış olması gerekir. Kötü niyetli hallerde bu haktan yararlanması mümkün olamaz. Olayda davacının kocasından boşandıktan ve boşanma kararının kesinleşmesinden çok kısa bir süre sonra aynı şahısla tekrar evlendiği görülmektedir.
TC
Yargıtay
9. Hukuk Dairesi
2010/4176 E.
2010/5420 K.
01.03.2010 T.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm ALTINA ALMIŞTIR.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
-YARGITAY KARARI-
Davacı evlilik nedeniyle iş sözleşmesini feshedilmesinden doğan kıdem tazminatı İSTEMİNDE BULUNMUŞTUR.
Davalı davanın REDDİNİ SAVUNMUŞTUR.
Mahkemece, davacı kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde iş sözleşmesini feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanılacağı gerekçesiyle istek KABUL EDİLMİŞTİR.
Davacı, davalının aynı eşle boşanıp tekrar evlenmenin hakkın kötüye kullanılması olduğu iddiasıyla kararı TEMYİZ ETMİŞTİR.
Uyuşmazlık, fesih hakkının kötüye kullanıp kullanılmaması NOKTASINDA TOPLANMAKTADIR.
Türk Medeni Kanununun 2 nci maddesine göre; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına UYMAK ZORUNDADIR.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
İlk fıkra “DÜRÜSTLÜK KURALIDIR.” Güven ilkesinin dayandığı BİR ESASTIR. Hakkın kötüye kullanıldığı yerde hak sona erer. Yargıç görevinden dolayı TMK m.2’ye uyulup uyulmadığına görevinden dolayı DİKKATE ALMALIDIR. Hakkın kötüye kullanılması için temel ölçüt amaca aykırılık ve MENFAAT YOKLUĞUDUR. Amaca aykırılık genelde haksız yere hak kazanma, çelişkili davranışlar, ahlak ve sözleşmeye aykırı durumda yararlanma gibi haller sayılabilir. Hakkın kötüye kullanılmasının diğer şekli, korunacak menfaatin yokluğu ya da çok az olması durumunda biçimsel mantığa uyarak HUKUKEN KORUNMASIDIR.
Dürüstlük kuralı sadakat, özen bilgi verme ve açıklama yükümünü geliştirir. Başka bir anlatımda hakların ve borçların kullanımında düzeltici ve düzenleyici işlevi yerine getirir.
Sonuç olarak yargıç hakkın kötüye kullanılması durumunda görünüşteki hakkı red etmeli. Gerçek hakkın GERÇEKLEŞMESİNE ÇALIŞMALIDIR. (Bkz, Akyol, Şener: Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, İstanbul 1995, sh 6, 8, 9, vd)
Somut olayımızda, davacı kocasından 1.11.2004 tarihinde şiddetli GEÇİMSİZLİKTEN BOŞANMIŞTIR. Karar temyiz EDİLMEDEN KESİNLEŞMİŞTİR. Boşanma dosya içeriğinde davalı eş boşanma istemine KARŞI KOYMAMIŞTIR. Dava tek OTURUMDA BİTMİŞTİR.
Davacı eski eşiyle 5.4.2005 tarihinde YENİDEN EVLENMİŞTİR. Davacı evlilik nedeniyle iş sözleşmesini 11.04.2005 tarihinde FESİH ETMİŞTİR.
Evliliğin kıdem tazminatına hak kazandıran hallerden OLDUĞU TARTIŞMASIZDIR. Ancak, davacı boşandıktan yaklaşık 5 ay sonra eski EŞİYLE EVLENMİŞTİR. Sözleşmeyi fesh ederek kıdem tazminatını evliliğini gerekçe yaparak yasanın koruduğu himayeden YARARLANMAK İSTEMİŞTİR. Dinlenen tanık ifadeleri, maddi olgular önünde inandırıcılığı kabul edilemez. Davacı boşanma davasında eşinin kendisini aldattığından söz etmiş davalı KARŞI ÇIKMAMIŞTIR. Bu davada iş şartlarını GEREKÇE GÖSTERMİŞTİR. Davacı ÇELİŞKİLİ DAVRANMIŞTIR. Dürüstlük kuralına aykırı HAKARET ETMİŞTİR.
Yukarıdaki gerekçeyle davanın reddi gerekirken kabulü BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.03.2010 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.