KİRA İLİŞKİSİNİN VARLIĞINI KİRAYA VEREN, KİRA BEDELİNİN ÖDENDİĞİNİ KİRACI İSPATLAMAKLA YÜKÜMLÜDÜR

KİRA İLİŞKİSİNİN VARLIĞINI KİRAYA VEREN, KİRA BEDELİNİN ÖDENDİĞİNİ KİRACI İSPATLAMAKLA YÜKÜMLÜDÜR

T.C.

YARGITAY 

3. Hukuk Dairesi

2017/9219 E.

2019/6130 K.

03.07.2019 T.

DAVA:

Davacı, davalı ile birden fazla tarlanın kiralanması hususunda kira sözleşmesi imzalandığını, her bir tarla için bir dönümü 100 TL olmak üzere yıllık kira bedeli üzerinden anlaşma sağlandığını, ancak kira bedelinin kira sözleşmesine yazılmasının taraflarca unutulduğunu belirterek kira bedelinin tespiti ile birlikte davalının kiracılık sıfatının bulunduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davacı ile imzalanmış olan kira sözleşmesinin geçersiz olduğunu, bu kira sözleşmesinin davacının borçları nedeniyle mahsul haczini engellemek amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını, ilk yıl tarlalardan sadece üçünü davacı ile birlikte kullandıklarını, bu tarlalardan elde edilen ürünü yarı yarıya davacıyla paylaştıklarını, bir sonraki yıl ise üç tarla için 1.600 TL kira bedeli ödenmesi hususunda anlaştıklarını, bu kira bedelinin ise ödenmiş olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, yıllık kira bedelinin davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.

Kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti davacıya, davalı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise davalıya düşer. Davacının talep ettiği yıllık kira miktarı HMK’nın 200. maddesi uyarınca belirlenecek senetle ispat sınırının üzerinde ise davacı kira bedelini yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. Yazılı delille kanıtlanmadığı takdirde ise davalının kabulünde olan miktar esas alınmalıdır. Yine davalı da aynı koşullar altında yıllık kira bedelinin senetle ispat sınırının üzerinde olması durumunda kira borcunun ödendiğini yazılı belge ile ispat etmelidir.

Somut olayda, taraflarca imzası inkar edilmemiş olan 16/12/2011 tarihli kira sözleşmesi tarafları bağlar niteliktedir. Davalı yargılama aşamasındaki beyanlarında ilk yıl için sadece üç tarlayı kullanarak mahsulü davacı ile yarı yarıya topladıklarını, sonraki yıl ise üç tarla için 1.600 TL kira bedeli ödenmesi hususunda anlaştıklarını belirtmiştir. Taraflar arasında geçerli kira sözleşmesine ve davalının ikrar içerir beyanlarına rağmen kira bedelinin davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.

Mahkemece davalının beyanları doğrultusunda ödenmesi gereken kira bedelleri ile davalı tarafından ödendiği ispat edilebilen kira bedellerinin tespiti neticesinde bir karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı …ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi