KİŞİLER, DENİZ DOLDURMA YÖNTEMİ İLE TAŞINMAZ ELDE EDEMEZLER

KİŞİLER, DENİZ DOLDURMA YÖNTEMİ İLE TAŞINMAZ ELDE EDEMEZLER

TC

YARGITAY

16. Hukuk Dairesi         

2017/3795 E.   

2020/6561 K.

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

    Davacı ..., ... İlçesi Merkez Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, dere yatağı metruku olan taşınmazın doldurulmak suretiyle kazanıldığı iddiasıyla, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun doldurularak elde edilen yerlerin komşu parsel malikleri lehine tesciline ilişkin hükümleri uyarınca, adına kayıtlı 525 ada 15 parsel sayılı taşınmaza tevhidi suretiyle adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık öncesi dere metruku olan ve doldurma yolu ile kazanılan bir yerin özel mülke konu olabilecek şekilde edinilip edinilemeyeceği ve eğer edinilebilir ise bunun hangi durumlarda geçerli olacağına ilişkindir. Gerek yürürlükten kaldırılan Medeni Kanun gerekse Türk Medeni Kanunu tarafından taşınmaz mal edinme yolları arasında doldurma kurumuna yer verilmemiştir. Türk hukuk sisteminde, kanun koyucu doldurma yoluyla taşınmaz iktisabına dair esasları özel kanunlarla düzenleme yolunu seçmiştir. Cumhuriyet döneminde ilk defa doldurma ve kurutma kavramları 1934 yılında yürürlüğe giren 2644 sayılı Tapu Kanunu ile getirilmiştir. Anılan kanunun 8-12. maddelerinde doldurma yolu ile taşınmaz edinme koşulları düzenlemiş, kamu kurumlarının iznine tabi olarak yahut izinsiz olarak doldurulan yerlerin mülkiyetinin bazı usul ve esaslar dairesinde doldurana devredilmesine ve özel mülke konu olacak şekilde sicil oluşturulabilmesine imkan tanınmıştır. Ne var ki 6785 sayılı İmar Kanununda bazı değişiklikler yapılmasına ilişkin bulunan ve 20.07.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1605 sayılı Yasa'nın Ek 7. maddesinin son fikrası hükümleri uyarınca 20.07.1972 tarihine kadar kazanılmış haklar saklı tutulmak kaydıyla, dolgu ile mülk edinme yolu tamamen kapatılarak ortadan kaldırılmıştır.
    Somut olayda, davacı taraf, dava konusu taşınmazın dere yatağı içerisinde kaldığı; ancak derenin yatak değiştirmesi ve ıslah çalışmaları neticesinde adına tapuda kayıtlı bulunan 525 ada 16 parselin bitişiğinde yer alan kuru dere yatağının doldurulması suretiyle bahçe olarak kullanıldığı iddiasıyla, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 8-12. madde hükümleri uyarınca taşınmazın keşfen belirlenecek kıymetinin kanunda belirlenen nispeti mukabilinde, adına tescilini talep etmiş ise de; yukarıda izah edildiği üzere, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun doldurma suretiyle taşınmaz iktisabına izin veren hükümleri 1972 yılı itibariyle yürürlükten kaldırılmış olup, kamu kurumları dışında özel, gerçek ve tüzel kişilerin denizden doldurma yolu ile taşınmaz edinmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın bu nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi isabetsiz ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesi bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.