KISMİ ÇALIŞMANIN OLDUĞU DURUMLARDA BAŞKA BİR İŞ YERİNDE BİR SÜRE SİGORTALI ÇALIŞILMIŞ OLMASI, KISMİ ÇALIŞMADAKİ HİZMET BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAZ VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE İŞLEMEZ
T.C.
Yargıtay
10. Hukuk Dairesi
2010/13300 E.
2012/3450 K.
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın geçici 7/1. maddesi hükmünde, “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20’nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” düzenlemesinin yer alması ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun, giderek 79/10. maddesi olduğu kabul edilmelidir.
506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Dava konusu, somut olay incelendiğinde; davacı davalılara ait …. apartmanı işyerinde kapıcılık hizmeti yaptığı ve 15.09.1992-30.04.2003 tarihleri arasındaki çalışmalarının sigortalı hizmet olarak tespitini talep ettiği,mahkemece davanın kısmen kabulü ile, davacının 31.10.1997 – 30.04.2003 tarihleri arasında davalı işyerinde fiilen çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
…Karar sayılı dosyası incelendiğinde; işçilik alacakları nedeniyle davalılar aleyhine dava ikame edildiği alınan bilirkişi raporuna göre davacının 15.09.1992 ile 30.04.2003 tarihleri arasında, 10 yıl 7 ay 15 günlük hizmet süresinin tespit edildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davalı işveren aleyhine 14.04.2003 tarihinde, diğer davalı Kurum müfettişleri tarafından düzenlenen yoklama tutanağında, işverenin adresinde yapılan incelemede; davacının, 01.01.2003 tarihi itibariyle işe giriş bildirgesinin verilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Davacıya ait hizmet cetveli incelendiğinde; 01.10.1997-31.10.1997 tarihleri arasında, dava dışı işyerinden 30 gün çalışmasının Kuruma bildirildiği, 1999/4-2000/3.aylarda isteğe bağlı sigorta prim ödemesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
… tarafından, 01.10.1992 başlangıç tarihinden, saadet apartmanı bodrum katı 2.dairenin 600.00-TL karşılığında, davacının eşi … kiralandığı anlaşılmaktadır.
İşçi alacaklarına ilişkin karar güçlü delil niteliğinde ise de dinlenen tanık beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuş, fakat çalışma olgusu konusundaki yapılan araştırma, hüküm kurmaya yeterli değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece, davacının, öncelikle, iki kez beyin ameliyatı geçirdiği hususundaki iddiası karşısında, rahatsızlığının ciddiyeti, yaşamına ve özellikle kalorifer yakma hususundaki çalışmasına etkisi olup olmadığı araştırılmalı, dava konusu apartmana yakın bakkal ve apartman yöneticilerini, apartman sakinlerini tanık olarak dinleyerek, davacının apartman iş yerinde çalışıp çalışmadığını saptamak, çalıştığının anlaşılması halinde apartmanın 4 daireli olduğu gözetildiğinde, günde kaç saat çalışmış olabileceği belirlenmek, giderek haftalık ve aylık çalışma sürelerini tespit etmek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç iş gücüne karşılık olduğu hususu açıkça saptamak ve hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, davacının 01.10.1997-31.10.1997 tarihleri arasında, dava dışı işyerinden 30 gün çalışmasının, Kuruma bildirildiği ve çalışmanın kesintiye uğraması nedeniyle, 15.09.1992- 31.10.1997 tarihleri arasındaki dönem yönünden, hak düşürücü süre nedeniyle, talebin reddine karar verilmiştir. Ancak, bu bir aylık süreli çalışmanın, apartmanın kapasitesi ve günlük kapıcılık hizmetlerinin, başka bir işte çalışmaya engel teşkil etmeyecek nitelikte olup olmadığı, başka bir ifadeyle part time çalışmanın söz konusu olup olmadığı araştırılmalı, işin niteliği gereği part-time çalışma olduğu kanaatine varıldığı taktirde hak düşürücü sürenin söz konusu olamayacağı hususu da, mahkemece gözetilmelidir.
Diğer bir husus ise,mahkemenin kabulü ile davacı sigortalının istemi karşılaştırıldığında, davanın kısmen kabulüne karar verilerek, davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmesi ve yargılama giderlerinin kabul ve reddedilen oranlara göre taraflara yüklenmesi gerektiği gözetilmesizin karar tesisi isabetsizdir.
Anılan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve … Başkanlığı dışındaki davalılara iadesine, 28.02.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.