KREDİ KARTI ALACAĞI BAKIMINDAN BORÇLUYA İİK’NUN 150/I MADDESİ KAPSAMINDA İCRA EMRİ GÖNDERİLEMEZ

KREDİ KARTI ALACAĞI BAKIMINDAN BORÇLUYA İİK’NUN 150/I MADDESİ KAPSAMINDA İCRA EMRİ GÖNDERİLEMEZ

T.C.

Yargıtay

12. Hukuk Dairesi         

2019/11533 E. 

2020/6504 K.

    MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
    Alacaklı banka tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde, ipotek veren/ borçlunun örnek (6) numaralı icra emri tebliğ üzerine, işlemiş faiz miktarına ve faiz oranına itirazı ile birlikte muaccel bir borcunun bulunmadığı,hesap özeti ve ihtarnamenin kendisine tebliğ edilmediğini dolayısıyla icra emri gönderilemeyeceğini ileri sürerek icra takibinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin kısmen kabulü ile işlemiş faizin düzeltilmesine sair itiraz ve şikayetlerinin reddine karar verildiği, borçlu tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince, istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a 4822 sayılı Yasanın 15. maddesi ile eklenen 10. maddesinde; “tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir” şeklinde tanımlandıktan sonra maddede bu tür sözleşmelerin yapılma koşulları ile borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşulları gibi farklı ve özel şartlara yer verilmiştir. Yasaya eklenen 10/A maddesinde; kredi kartı ve nakit çekim sureti ile kullanılan kredilerde 10. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra, aynı Yasaya 21.02.2007 tarihli 5582 sayılı Yasanın 24. maddesi ile eklenen 10/B maddesinde ise; “Konut Finansmanı Sözleşmeleri” de bu yasa kapsamında değerlendirilerek, konut finansmanı sözleşmelerinin düzenlenme koşulları, borçlunun temerrüdü durumunda finansman sağlayan bankanın yükümlülükleri, borcun muaccel kılınabilmesinin ve muacceliyet uyarısının koşulları gibi hususlar özel olarak ve ayrıca düzenlenmiştir. Açıklandığı üzere Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, kredi kartı ve “Konut Finansmanı Kredisi” gibi tüketici kredisi kullanan borçluları, diğer kredi borçlularından ayrı tutmak, tüketicinin koşullarını iyileştirmek ve kolaylaştırmak amacıyla geliştirilmiş özel bir yasa olup, bu kanun kapsamında verilen krediler nedeniyle borçluların temerrüte düşüp düşmedikleri, borcun muaccel olup olmadığı, muaccel olan borç miktarının ve faizinin, yapılan özel sözleşmelerin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun koşullarında değerlendirilmesi gerekir.
    Somut olayda, ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile kredi kartı alacağının tahsili amacıyla limit ipoteğine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçilip, borçlulara İİK’nun 150/ı maddesi kapsamında icra emri gönderilmiş, ipotek veren/ borçlu takibin iptalini istemiştir.
    Yukarıda açıklandığı üzere, kredi kartı alacağına ilişkin alacağın varlığı ve miktarı, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu durumda kredi kartı alacağı bakımından, takibe dayanak belgeler ilam niteliği kazanmadığından, İİK’nun 150/ı maddesi kapsamında icra emri gönderilemez. Ancak, ipotek, bu alacaklar dışında ticari nitelikteki diğer alacakları da teminat altına aldığından, takibin kredi kartı alacağı yönünden kısmen iptali halinde, bu kredi alacağının teminatsız kalması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, ipotek hakkının bölünmezliği ilkesi karşısında icra emrinin tamamının iptal edilerek yerine ödeme emri çıkarılması gerekir. Açıklanan ve kamu düzenine ilişkin olan bu hususun, borçlunun takibin iptali istemi ile yaptığı başvurusunun incelenmesi sırasında, mahkemece re’sen gözetilmesi ve icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekir.
    Bu durumda, yukarıda belirtilen ilke ve kurallar çerçevesinde kredi kartı alacağı bakımından, takibe dayanak belgelerin ilam niteliği kazanmadığı gerekçesi ile şikayetçi ipotek veren/ borçlu hakkında icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi ve bölge adliye mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsizdir.
    Öte yandan, ipotek veren taşınmaz maliki üçüncü kişiye, İİK’nun 150/ı maddesi gereğince hesap özeti gönderilmesi zorunluluğu bulunmamakta ise de; ipotek veren üçüncü kişi hakkında takip yapılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesi uyarınca, alacağın kendisinden istenmesi, yani muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, söz konusu düzenleme gereğince, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamaz. Nitekim, İİK’nun 150/ı maddesinin son cümlesi; “Hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması, Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer” hükmünü içermektedir.
    Somut olayda, hesap katına ilişkin.. 26. Noterliğinin 03.11.2016 tarih ve 35029 yevmiye nolu ihtarnamesinin ipotek verene 07.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği, takibin ise, ihtarnameye yasal 8 günlük itiraz süresinin geçmesi beklenmeksizin 10.11.2016 tarihinde İİK’nun 150/ı maddesindeki koşullar oluşmadan başlatıldığı görüldüğünden bu nedenle de icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken,bu hususun incelenmemesi de doğru görülmemiş olup bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca,… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 17/07/2019 tarih ve 2019/1202 E.-1247 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve … 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 28.09.2017 tarih ve 2016/748 E. 2017/994 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/07/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.