MAKTÜLÜN ÖLÜMÜNDE YANINDA BULUNAN SEVGİLİSİNİN İFADELERİ ARAŞTIRMA YAPMADAN GEÇERLİDİR, KYOK VERİLİR
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2020/531
K. 2020/2704
T. 30.6.2020
DAVA : Adalet Bakanlığının, 06/02/2020 tarihli yazısı ile, uyuşturucu madde ticareti yapma ve taksirle ölüme neden olma suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Dikili Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02/04/2019 tarihli ve 2018/1884 soruşturma, 2019/518 Sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin Bergama Sulh Ceza Hâkimliğinin 14/05/2019 tarihli ve 2019/841 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 17/02/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR : A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1-) Şüphelinin 28/07/2018 tarihinde işlediği iddia edilen uyuşturucu madde ticareti yapma ve taksirle ölüme neden olma suçlarından dolayı başlatılan soruşturma sonucunda Dikili Cumhuriyet Başsavcılığının 02/04/2019 tarihli ve 2018/1884 soruşturma, 2019/518 Sayılı kararı ile, “şüphelinin üzerine atılı uyuşturucu madde temin etme ve ölüme sebebiyet verme suçlarını işlediğine dair somut delil bulunmadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
2-) Müşteki tarafından bu karara itiraz edilmesi üzerine, itirazı inceleyen Bergama Sulh Ceza Hâkimliğinin 14/05/2019 tarihli ve 2019/841 değişik iş sayılı kararıyla “kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle itirazın reddine kesin olarak karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu nazara alındığında;
Somut olayda, maktul ile şüphelinin uzun zamandır sevgili oldukları ve şüphelinin alınan beyanında, maktul ile zaman zaman ayrılık yaşadıklarını, 15-20 gün önce de ayrılık yaşamalarına rağmen olay günü buluşarak gece 24.00 sıralarında babasının müstakil dubleks evine giderek alkol almaya başladıklarını, maktulün çantasında getirmiş olduğu 4 adet uyuşturucu hapı belli aralıklarla birlikte içtiklerini ancak maktulün kendisinden geçtiğini görmesi üzerine acil servisi arayarak yardım istediğini, önceden uyuşturucu madde kullanmadığını ilk kez o gün içtiğini, maktulün ise önceden de bu tarz maddeler kullandığını ifade ettiği ve yapılan soruşturma neticesinde, şüpheli ile maktulün olay günü aynı maddeyi içtiklerinin alınan uzmanlık raporundan tespit edildiği ve uyuşturucu maddenin şüpheli tarafından temin edildiğine ilişkin yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla; olayın meydana geldiği dubleks eve bitişik durumdaki komşu dubleks evde olay günü bulunmakta olan tanığın kollukça alınan beyanında, olayın meydana geldiği evin önünde şüpheliye ait siyah arabanın, maktule ait aracın ve bunlardan ayrı olarak bir başka siyah bir otomobilin daha bulunduğunu, sabah uyandığında ise sadece maktule ait mavi renkli aracın aynı yerde durduğunu, siyah araçların yerinde olmadığını ifade etmesine karşın, soruşturma makamınca taraflara ait olmadığı anlaşılan söz konusu aracın kime ait olduğu ve hangi amaçla orada bulunduğu hususunda bir araştırma yapılmadığı, yine şüpheli ve maktulün olay gününe ilişkin HTS kayıtları getirilmediği ve uyuşturucunun şüpheli tarafından temin edilip edilmediğine yönelik son görüşülen veya mesaj atılan şahısların ifadelerine başvurulmadığı, aynı şekilde maktule ve şüpheliye ait telefonlar incelenmeden eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği dikkate alındığında, ortada 5271 Sayılı Kanun'a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun'un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Bergama Sulh Ceza Hâkimliğinin 14/05/2019 tarihli ve 2019/841 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Soruşturma konusu olay kapsamında ölen İ. Vatandaş'ın otopsi raporuna göre ölüm nedeninin “uyutucu uyarıcı madde intoksikasyonu” olduğu, şüphelinin ve ölenin her ikisinin de kan ve idrar tahlillerinde MDMA ve MDA tespit edildiği, ancak yapılan aramalarda uyuşturucu madde ele geçirilemediği, dosya kapsamına göre İ. Vatandaş'ın ölümüne neden olan ve birlikte kullandıkları anlaşılan uyuşturucu maddeyi şüphelinin temin ettiğine veya fazla dozda uyuşturucu madde kullanmasına sebep olarak taksirle ölümüne neden olduğuna dair kamu davasının açılmasını gerektirecek yeterli delil bulunmadığı anlaşılmış olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
D-) Karar :
SONUÇ : Açıklanan nedenlere göre, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin Bergama Sulh Ceza Hâkimliğinin 14/05/2019 tarihli ve 2019/841 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 30.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.