MANEVİ TAZMİNAT BÖLÜNEMEZ BİR DEFADA İSTENİLMESİ GEREKİR

MANEVİ TAZMİNAT BÖLÜNEMEZ BİR DEFADA İSTENİLMESİ GEREKİR

TC

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

2019/6513 E.

2020/3003 K.

    MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacılar ile davalılardan ... Mirasçıları ... vs. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    K A R A R
    1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma kararına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre; davalılar ..., ..., ... vekili ile davacılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2- Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalı yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davalı ... Elektrik Dağıtım A.Ş. hakkında açılan davanın atiye bırakılması nedeniyle bu davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı TEİAŞ hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı ... hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, davacılar ...,..., ... ve ...'in maddi tazminat taleplerinin reddine, davacılar ..., ..., ...'in manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; ... için 1.500,00 TL, ... için 750,00 TL, ... için 750,00 TL manevi tazminat alacağının vefat tarihi olan 17.08.1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte yargılama aşamasında vefat eden davalı ...'in İ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.01.2010 tarih ve 2009/585 Esas ve 2010/27 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen Mirasçıları olan dahili davalılar ...,... ve ... den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya yönelik istemin reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık manevi zararın bölünüp bölünemeyeceği noktasındadır.Gerçekten, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay H.G.K'nun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 karar ile 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.
    24/04/2014 tarihli ibraname ile davacılara 45.000,00 TL ödendiğinin belirtildiği, davacılar Ramazan ve Güllü vekilinin 16/02/2018 tarihli dilekçe ile 45.000,00 TL'nin hangi tazminatlara ilişkin olduğu ve miktarlarının açıklandığı anlaşılmaktadır. Birçok Yargıtay kararında vurgulandığı üzere alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akde “ibra” denir. İbranamenin işçiye yapılmış olan ödeme ile sınırlı olarak bağlayıcılığı asıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürülüğe girmesinden önce imzalanan ibraneme geçerli bir ibraname olup davacılara ibraname ile manevi tazminat ödendiği anlaşılmakla mahkemece manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, manevi tazminatın bölünemeyeceği kuralına aykırı olarak manevi tazminatlara hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Öte yandan söz konusu ibranamede davalı ... bu dava sebebiyle yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinden feragat ettiği anlaşıldığından yargılama giderlerine ve vakelet ücretine ilişkin hüküm kurulurken bu hususun göz önünde bulundurulmaması da hatalı olmuştur.O halde, davacılar vekili ile davalılar ..., ..., ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililerine iadesine, 30/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.