MARKALARIN KORUNMASI DAVASI-HARF KISALTMASI İLE YAPILAN MARKALARIN KORUNMASI DÜŞÜKTÜR
TC
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
2019/602 E.
2019/7541 K.
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/10/2017 tarih ve 2016/154 E.- 2017/321 K. sayılı kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 22/11/2018 tarih ve 2018/509 E.- 2018/1213 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2003/24293 numaralı 03, 09, 14, 18 ve 25. sınıflarda tescilli “MK MICHAEL KORS”, 2003/24294 numaralı 35. ve 39. sınıflarda tescilli “MK MICHAEL KORS” ibareli markaların sahibi olduğunu, “MICHAEL KORS” markalarının dünya çapında bir çok ülkede tescilli ve tanınmış marka olduğunu, aynı zamanda müvekkilinin “MK” logo ve şekil ile “MK MICHAEL KORS” şekil ile desenleri üzerinde telif hakkı sahibi olduğunu, davalı şahsın 2014/74856 numarası ile 18. ve 35. sınıflarda “MK MAMİACCESSORİES BAGS” ibareli markanın adına tescili için diğer davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 21/01/2016 tarih 2016-M-442 sayılı kararı ile reddedildiğini, markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğunu, markaların görsel ve işitsel olarak benzer olduğunu, tescil edilmek istenen mal/hizmetlerin müvekkiline ait markalardaki tescilli mal/hizmetlerle aynı ve benzer olduğunu, davalı şahsın markasının müvekkilinin markalarının yaratıcısı olan Mıchael Kors’un ad soyadının baş harfleri olan özgün ve ayırt edici “MK” ibaresini aynen içerdiğini, davalı markasındaki “MAMİ” ibaresinin markalar arasındaki güçlü benzerliği ortadan kaldırmaya yeterli olmadığını, “ACCESSORİES” ve “BAGS” ibarelerinin ise markanın tescil edilmek istenildiği sınıftaki mallar/hizmetleri tanımlayıcı ibareler olduğunu, davalı şahsın tescil ettirmek istediği markanın müvekkilinin markalarının serisi olarak algılanacağını, davalı şahsın markasının genel görünüm ve konsept olarak da müvekkilinin marka logolarından kopyalanarak oluşturulduğunu, davalı şahıs markasının müvekkilinin markalarının tanınmışlığı sebebiyle de tescil edilmemesi gerektiğini, davalı şahıs aleyhine Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusu sonrasında İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2015/2181 D.İş sayılı dosyasından verilen arama ve el koyma kararı üzerine davalı şahsın adresinde müvekkiline ait markaları taşıyan 720 adet çantaya el konulduğunu, hazırlanan iddianame ile İstanbul 1. Fikrî ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 2015/428 E. sayılı dosyasından dava açıldığını, bu dosyadan yapılan bilirkişi incelemesinde ürünlerin taklit olduğunun tespit edildiğini, bu durumun başvurunun kötü niyetli olduğunu gösterdiğini ileri sürerek, YİDK’in 21/01/2016 tarih 2016-M-442 sayılı kararının iptaline, davalı şahıs markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Kurum vekili, davacı markaları ile dava konusu marka arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, dava konusu markanın davacının markalarının serisi olarak algılanmayacağını, markaların bir bütün olarak değerlendirildiğinde kıyaslanamayacak derecede farklı olduklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, “MK MAMİACCESSORIES BAGS” ibareli davalı markası ile davacının MK MICHAEL KORS esas unsurlu markalarının benzer olduğu, davalı markasının emtia listesinin davacı markaları ile aynı/aynı tür ve benzer hizmetlerden oluştuğu, markalar arasında bu hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimali ve tescil engeli/hükümsüzlük nedeni bulunduğu, “MK MICHAEL KORS” markasının tanınmış marka olduğu iddiasının dosya kapsamında ispatlanmadığı, davacının MK logosu üzerine üstün ve öncelikli hakkı bulunduğu ve bu durumun 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesi anlamında davalı başvurusu yönünden tescil engeli oluşturduğu, davalı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK'nın 21/01/2016 tarih 2016-M-442 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli “MK MAMİ ACCESSORİES BAGS” ibareli markanın tescilli olduğu 18. ve 35. sınıf tüm alt gruplar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, YİDK kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Davacı yan markaları “MK MICHAEL KORS” ibaresine ilişkinken, hükümsüz kılınması talep edilen davalı markası "MK MİAMİACCESSORİES BAGS” ibaresini içermektedir. Markaların karıştırılma ihtimali değerlendirilirken asıl dikkate alınması gerekli unsur o markaların diğer işletmelerden ayırt edilmesini sağlayan unsurlarıdır. Bir markada yer alan tanımlayıcı şekil ve ibarelerin marka koruması kapsamında dikkate alınması mümkün değildir. Bir markanın ayırt edici unsuru ne ölçüde orijinal ise koruma düzeyi de o ölçüde yüksek olacaktır. Bununla birlikte alfabede sınırlı sayıda harf bulunmakta olup bu harflerin kullanılması tek başına kimsenin tekeline bırakılmayacağından harf markaları ile kısaltma markalarında da ayırt edicilik düzeyinin zayıf ve koruma düzeyinin de düşük olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda da, logosal bir kısaltma markasına ilişkin davacı markası ile kısaltma markası niteliğindeki davalı markasının özellikle görsel ve kavramsal olmak üzere bir bütün olarak yukarıdaki ilkeler doğrultusunda karıştırılmaya yol açacak ölçüde benzer olmadıkları gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı Kurum vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı Kurum'a iadesine, 26/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.