MEMURLUK GÖREVİNDEN İHRAÇ EDİLDİĞİN SUÇ ZAMANAŞIMINDAN DÜŞER İSE GÖREVE İADE EDİLİRSİN

MEMURLUK GÖREVİNDEN İHRAÇ EDİLDİĞİN SUÇ ZAMANAŞIMINDAN DÜŞER İSE GÖREVE İADE EDİLİRSİN

                Uyuşmazlıkta, davacının ceza yargılaması sonucunda almış olduğu mahkumiyet hükmü nedeniyle memurluk görevi sona erdirilmiş ise de, söz konusu mahkumiyet kararına konu davanın zamanaşımından dolayı düşmesi nedeniyle mahkumiyetin hukuken ortadan kalktığı, davacının üzerine atılı suçtan dolayı halihazırda herhangi bir ceza almamış durumda olduğu ve dolayısıyla işlemin dayanağının kalmadığı anlaşıldığından, davacının anılan mahkumiyet kararı nedeniyle 657 sayılı Kanun’un 48/A-5. maddesindeki şartları kaybettiği gerekçesiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiş olup tekrardan memuriyete dönüş yolu açılmıştır.

TC

DANIŞTAY

5. Daire

2016/21258 E.

2019/4518

.............

İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 30/04/2015 tarih ve E:2014/1928, K:2015/935 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Davacının, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Avcılar Polis Merkezi Amirliğinde polis memuru olarak görev yapmakta iken 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. ve 98. maddeleri uyarınca memuriyetinin sona erdirilmesine ilişkin 12/08/2014 günlü işlemin iptaline ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı her türlü özlük hakları ile sosyal güvenlik ve emeklilik haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İstanbul 9. İdare Mahkemesince verilen 30/04/2015 tarih ve E:2014/1928, K:2015/935 sayılı kararda; 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca tecil edilmiş bir mahkumiyet kararının, Devlet memurluğuna alınmak için bir engel oluşturmadığı gibi, halen Devlet memuru olan kişiler hakkında da 65/7 sayılı Kanun’un 98/b maddesi uyarınca göreve son verme işlemi uygulanamayacağı belirtilmiş ve bu nedenle, 13/11/2004 tarihinde işlenmiş olunan “hükümlü ve tutuklunun firarını hazırlamak ve kolaylaştırmak” suçundan dolayı 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu’nun 456/2. maddesi uyarınca “1 yıl, 8 ay” hapis cezası ile cezalandırılarak bu cezası 647 sayılı (mülga) Cezaların İnfazı Hakkında Kanun uyarınca ertelenen davacının, bu aşamada devlet memuru olmak için mevzuatta belirtilen şartları taşımadığının kabulüne olanak bulunmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, yukarıda anılan gerekçeyle dava konusu işlemin hukuka aykırılığının saptanması nedeniyle, bu işlemden ötürü yoksun kaldığı her türlü özlük hakları ile sosyal güvenlik ve emeklilik haklarının da davacıya iadesi gerektiği belirtilmiştir. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline, bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı her türlü özlük hakları ile sosyal güvenlik ve emeklilik haklarının davacıya iadesine karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından; davacının “hükümlü ve tutuklunun firarını hazırlamak ve kolaylaştırmak” suçundan “1 yıl, 8 ay” kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu, dava konusu işlemin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. ve 98. maddeleri uyarınca tesis edildiği, İdare Mahkemesi kararının yasalara aykırı olarak verildiği ileri sürülmektedir.

Davacı tarafından; İdare Mahkemesinin dava konusu işlemin iptali yönündeki kararının doğru ve yasaya uygun bir karar olduğu, davalı idarenin temyiz talebinin ise yersiz ve haksız olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ: Davacının, ceza yargılaması sonucunda almış olduğu mahkumiyet hükmü nedeniyle memurluk görevinin sona erdirildiği, ancak bu mahkumiyet kararının davanın zamanaşımından düşmesi nedeniyle hukuken ortadan kalktığı görüldüğünden, temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Avcılar Polis Merkezi Amirliğinde polis memuru olarak görev yapmakta olan davacı hakkında “hükümlü ve tutuklunun firarını hazırlamak ve kolaylaştırmak” suç isnadıyla açılan davada, Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2010 tarih ve E:2009/1282, K:2010/644 sayılı kararıyla davacının “1 yıl, 8 ay” müddetle hapis cezası ile cezalandırılmasına ve verilen cezanın 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmiştir.

Ceza Mahkemesince verilen bu karara istinaden, davacının 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 5. fıkrasında belirtilen memurluğa alınma şartını kaybettiği değerlendirildiğinden, davalı idarenin 12/08/2014 günlü sayılı işlemiyle anılan Kanun’un 98. maddesinin (b) bendi gereğince davacının memuriyetinin sonra erdirilmesine karar verilmiştir.

Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

Bu arada, ceza yargılaması sonucunda verilen söz konusu kararın, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24/05/2016 tarih ve E:2016/1209, K:2016/3566 sayılı kararıyla; davacının üzerine atılı “hükümlü ve tutuklunun firarını hazırlamak ve kolaylaştırmak” suçu için suç tarihinde yürürlükte bulunan ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi gereğince daha lehe olan 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu’nun 302/1. maddesinde öngörülen cezanın süresi itibarıyla, anılan Kanun’un 102/4. ve 104/2. maddelerinde öngörülen zamanaşımının suç ve inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği gerekçesiyle, hükmün bozulmasına ve Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 322. maddesi uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiştir.

Anayasa’nın 38. maddesinde, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” hükmüne yer verilerek masumiyet karinesi anayasal güvence altına alınmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48/A-5. maddesinde yer alan, “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahküm olmamak” koşulu, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasında sayılmıştır.

Anılan Kanun’un 98/b. maddesindeki, “Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi” hükmü de, Devlet memurluğunun sona erme sebepleri arasında sayılmıştır.

Uyuşmazlıkta, davacının ceza yargılaması sonucunda almış olduğu mahkumiyet hükmü nedeniyle memurluk görevi sona erdirilmiş ise de, söz konusu mahkumiyet kararına konu davanın zamanaşımından dolayı düşmesi nedeniyle mahkumiyetin hukuken ortadan kalktığı, davacının üzerine atılı suçtan dolayı halihazırda herhangi bir ceza almamış durumda olduğu ve dolayısıyla işlemin dayanağının kalmadığı anlaşıldığından, davacının anılan mahkumiyet kararı nedeniyle 657 sayılı Kanun’un 48/A-5. maddesindeki şartları kaybettiği gerekçesiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalının temyiz isteminin reddine,

2. İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 30/04/2015 tarih ve E:2014/1928, K:2015/935 sayılı temyize konu kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,

3. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.