MEMURLUKTAN AYRILMADIKÇA FİİLEN AVUKATLIK YAPILAMAZ AMA AVUKATLIK RUHSATI DA İPTAL EDİLEMEZ

MEMURLUKTAN AYRILMADIKÇA FİİLEN AVUKATLIK YAPILAMAZ AMA AVUKATLIK RUHSATI DA İPTAL EDİLEMEZ

T.C.

DANIŞTAY

8. DAİRE

E. 2016/10234

K. 2020/972

Ankara 15. İdare Mahkemesi'nin 14/04/2016 gün ve E:2015/2842, K:2016/1274 Sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : ...

Düşüncesi : İstemin kabulüyle Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, ... isimli kişinin, ... Barosu levhasına avukat olarak yazılma talebinin kabulüne ilişkin 09.07.2015 tarih ve 2015/57 Sayılı Baro Yönetim Kurulu kararının uygun bulunmasına ilişkin 14.08.2015 tarih ve 68412-244 Sayılı Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararının bir daha görüşülmek üzere davacı Adalet Bakanlığı'nca 07.09.2015 tarih ve 4090 Sayılı kararla geri gönderilmesi üzerine, önceki kararda ısrar edilmesine ilişkin 18.09.2015 tarih ve 69836-2 Sayılı Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, ...İcra Dairesi Müdürlüğü'nde İcra Müdür Yardımcısı olarak görev yapan ilgilinin, söz konusu memuriyetinin 1136 Sayılı Kanun uyarınca avukatlıkla bağdaşmayacağı, dolayısıyla halihazırda görevi devam ederken, Baro levhasına yazılamayacağı hususları göz önüne alındığında, ilgilinin Baro levhasına yazılması sonucunu doğuran dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 9. maddesinde; avukatlık mesleğine kabul edilen adaya ilgili baro tarafından ruhsatname verileceği, 3. maddesinin ( f ) bendinde; avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için; bu Kanuna göre avukatlığa engel bir halin bulunmaması gerektiği, 5. maddenin ( d ) bendinde; avukatlık mesleği ile birleşemeyen bir işle uğraşanların mesleğe kabul isteminin reddedileceği, 11. maddesinde; aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görevin, sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflığın veya mesleğin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan her türlü işin avukatlıkla birleşemeyeceği hükümlerine yer verilmiş, Kanunun avukatlıkla birleşebilen işleri düzenleyen 12. maddesinde de, avukatlıkla birleşebilecek işler tek tek sayılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, avukatlık stajını 05.01.2010-12.01.2011 tarihleri arasında tamamlayan ve staj bitim belgesini almaya hak kazanan ...'in, 22.02.2011 tarihinde ...İcra Dairesine İcra Müdürü olarak atandığı ve halen ... İcra Müdürlüğü'nde İcra Müdür Yardımcısı olarak görevini sürdürdüğü, Bingöl Barosu levhasına avukat olarak yazılmak istemiyle 01.06.2015 tarihinde yaptığı başvurusu üzerine ... Barosu Yönetim Kurulu'nun 09.07.2015 tarih ve 2015/57 Sayılı kararı ile baro levhasına yazılmasına karar verildiği ve bu kararın Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun 14.08.2015 tarih ve 68412-244 Sayılı kararı ile uygun bulunduğu, ancak Adalet Bakanlığı'nın 07.09.2015 tarih ve 4090 Sayılı yazısı ile Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun bu kararı uygun bulunmayarak tekrar görüşülmek üzere geri gönderildiği, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun 18.09.2015 tarih ve 69836-2 Sayılı kararı ile eski kararında ısrar etmesi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için avukatlık stajını Kanuna uygun bir şekilde tamamlayan adayın baro levhasına yazılabilmesi için Kanunun 5. maddesinde yer alan “avukatlıkla birleşmeyen bir işle uğraşmak” engelinin aranıp aranmayacağının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Kanun, avukatlıkla birleşen işleri sınırlı bir şekilde sayarak kanunda yer alan işler dışındaki tüm işlerin avukatlıkla birleşmeyen bir iş olduğunu kabul etmiş, baroya kayıtlı olarak avukatlık mesleğini icra eden avukatların avukatlık mesleği dışında bir işte çalışmasını yasaklamıştır.

Ruhsatname, belli etkinliklerde bulunabilmek için kişilere, önceden belirlenmiş bazı şartlara uyma kaydıyla idarece verilen izin belgesi anlamında olup, ruhsatnamenin verilmesi, mesleğin fiilen yapılacağı anlamına gelmemektedir. Ruhsatname ayrı, bu ruhsatname ile izin verilen faaliyetin fiilen yapılabilir hale gelmesi ayrı hususlardır. "Birleşmeyen iş"ten kasıt, Avukatlık Kanunu'nun 11. maddesinde sayılan işlerin, avukatlık mesleği ile birlikte fiilen sürdürülüyor olması halidir. Avukatlık ruhsatnamesi, kişinin avukatlık mesleğine kabul edildiğine, "diğer koşular"ı yerine getirmek kaydıyla artık fiilen avukatlık yapabileceğine ilişkin bir belge niteliğindedir.

Yürürlükteki mevzuata göre, avukatlık mesleğinin "fiilen" yapılabilmesi için, avukatlık ruhsatnamesi tek başına yeterli olmayıp, ruhsatnamenin yanında Kanunun 43. maddesi uyarınca kayıtlı olunan baro bölgesinde bir büro açılması da gerekmektedir. Büro açmak, mesleğin fiilen yapılabilecek hale gelmesi anlamındadır. Zaten, Kanunun 72/c maddesinde de üç ay içinde baro bölgesinde bir büro açılmamış olması halinde levhadan adın silineceği düzenlemesine yer verilmiştir.

Şu halde, staj bitim belgesi sahibi bir kişinin, avukatlık ruhsatnamesi alabilmesi için; 9. madde gereğince mesleğe kabul edilmek üzere bir baroya başvurmaktan başka bir çaresi bulunmadığına göre, sırf başvuru esnasında bir memuriyette bulunduğu, dolayısıyla bağdaşmayan bir işte iştigal ettiğinden bahisle baroya başvuramayacağı gerekçesiyle talebinin reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Aksi düşüncenin kabulü, avukatlık ruhsatnamesine sahip ve bürosu olan, mesleği fiilen ifa etmekte olan bir avukatın, Kanunun 11. maddesinde sayılan işlerden bir göreve-işe başlamak için bürosunu kapatması halinde ruhsatnamesinin de iptali gerekeceği anlamına gelecektir. Halbuki, bu durumda sadece büronun kapatılarak barodan kaydın silinmesi ( yani mesleğin fiilen terk ) yeterli görülmekte, ayrıca mevcut ruhsatnamenin de iptali gerekmemektedir. Bu durum dahi ruhsatname sahibi olmak ile mesleğin fiilen ifa edilmesi halinin ayrılabilir statüler olduğunu göstermektedir.

Ancak ilgilinin baro levhasına yazılarak avukatlık ruhsatnamesi alması memuriyetle birlikte avukatlık mesleğini yürüteceği anlamına gelmemektedir. Diğer bir anlatımla davacı avukatlıkla bağdaşmayan memuriyet görevinden ayrılmadıkça baroya kayıtlı olarak fiilen avukatlık yapamayacaktır.

Bu durumda, dava konusu olayda, usulüne uygun olarak avukatlık stajını tamamlayan ve staj bitim belgesi davalı idarece de geçerli kabul edilen ilgili hakkında baro levhasına avukat olarak kaydedilmesine ilişkin kararının uygun bulunmasına dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Öte yandan, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde; "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak, davanın ihbarı ve bilirkişi seçimi Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır." hükmü yer almaktadır.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447/2 maddesinde, "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır." hükmü uyarınca 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nu ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldıran ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 61. maddesinde, "Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir. Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir." hükmü, 63. maddesinde ise; "Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava konusu edilen işlemin iptali istemi ile açılan dava sonucu verilen karar menfaatini etkileyebileceğinden, ... isimli kişi yönünden, yukarıda belirtilen Yasa hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup, Mahkemece yeniden karar verilirken davanın re'sen adı geçen kişiye de ihbar edilmesi gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Ankara 15. İdare Mahkemesi'nin temyize konu kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.