MEYVE SUYUNDA İĞRENÇ GÖRÜNÜMLÜ MADDE - MANEVİ TAZMİNAT - CAPPY CANAVARI DAVASI

MEYVE SUYUNDA İĞRENÇ GÖRÜNÜMLÜ MADDE - MANEVİ TAZMİNAT - CAPPY CANAVARI DAVASI

T.C.
YARGITAY 
13. HUKUK DAİRESİ        
2015/8622 E.  
2016/11964 K.

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)  
Taraflar  arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı  nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi  içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği  konuşulup düşünüldü.  
KARAR  
Davacı, 08.12.2013 tarihinde  evine oturmaya gelen misafirler tarafından getirilen son kullanma tarihi  31.03.2014 olan 1 litrelik ... marka karışık meyve suyunu içtiğini,  içinde yaklaşık 30 cm uzunluğunda iğrenç görünümlü yabancı  bir madde çıktığını, şikâyetini derhal e-posta yoluyla ve telefonla  firmaya bildirdiğini, firma elemanının meyve suyundan numune aldığını,  ancak kutuyu ve iğrenç görünümlü maddeyi delil olarak saklayıp firmaya  vermediğini, davalı firmanın kendisine üründe ayıp olmadığını ve firmalarına kusur yüklenemeyeceğini ilettiğini, ayıplı satılan meyve suyu nedeniyle vücut bütünlüğünün ve ruh sağlığının  bozulduğunu, bir daha meyve suyu içemediğini ileri sürerek oluşan manevi  zararın giderilmesi için 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden  itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini  istemiştir.

Davalı; üründe ayıp olmadığını, yabancı cismin üründen çıktığının kanıtlanması gerektiğini, davacının resmi bir  tespit yaptırmadığını, meyve suyunun kapağının açıldığını ve  muhafazadan kaynaklı küflenmeler olabileceğini, davacının sosyal medyada  facebook hesabına video yükleyerek olayı teşhir ettiğini ve 08.12.2013  tarihinde keyfiyeti firmaya bildirdiğini, çıkar sağlama ve marka  karalama kastı ile hareket ettiğini, numune alıp analiz yaptırma  talebinin yerine getirildiğini, 13.12.2013 tarihinde kalite güvence  personelinin davacıyı aradığını, kayda alınan konuşmada davacının açıkça  para istediğini, meyve suyunun davacı tarafından hangi  tarihte satın alındığı ve satın almayı kanıtlayacak fişinin  bulunmadığını, tüketilme ve muhafaza koşullarına göre söz konusu durumun  oluşabileceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece,  davalının savunmasına itibar edilerek meyve suyunun sağlık kurallarına  aykırı olarak üretildiği ve bunda davalı şirketin kusurlu olduğu ispat  edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı  tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ayıplı ürün  sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı ve  tarafların ibraz ettiği belgeler, ses ve fotoğraf kayıtlarına göre;  Davacı, meyve suyunu içtiği aynı gün şikâyetini davalı firmaya e-posta  yoluyla iletmiş, bir gün sonra telefon açmıştır. Davalı firma yetkilisi  de meyve suyundan numune almıştır. Ne var ki numune sonucu davacıya  bildirilmemiştir. Davacı, 18.12.2013 tarihinde davacı firmadan geri  dönüş istemiş, davalı firma 24.12.2013 tarihinde küflenme sebebiyle  sorunun meydana gelebileceğini ifade etmiştir. Davacı, bunun üzerine  dava yolunu tercih ederek mahkemeye içinde bir miktar meyve suyu ve  iğrenç görünümlü olduğunu iddia ettiği maddeyi içeren kutuyu 20.05.2014  tarihinde delil olarak teslim etmiştir. Mahkemece 21.5.2014 tarihinde  rapor alınmak üzere meyve suyu kutusu  İl Sağlık Müdürlüğüne  gönderilmiştir. Ancak resmi yazı ekindeki numune ambalajının hasar  görerek patlaması ve özelliğini kaybederek bozulması sebebiyle inceleme  yapılamamıştır. Keyfiyet yetkililerce tutanak altına alınmıştır. Bilindiği  üzere, 22.6.1966 tarihli 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme  Kararında, manevi tazminat tutarını etkileyen özel hal ve şartlar  belirtilmiş olup, hâkim  manevi tazminat miktarını belirlerken Türk  Medeni Kanunu'nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı  kalmalı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin  mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, olayın vehametini,  davalıların kusurunu, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini,  hassasiyet derecesini gözetmelidir. Takdir edilecek manevi tazminat,  zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek tatmin duygusunun  etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalı, ne var ki mamelek  hukukuna ilişkin zararın karşılanması amaç edinilmediğinden zenginleşme aracı da olmamalıdır.

 Dava  konusu olayın oluş biçimi ve gelişimi ile davacının fotoğraf ve görüntü  ile bildirim, ihbar, şikâyet, numune talebi ve delil sunma şeklinde  gerçekleşen ve davalı tarafça da inkâr edilmeyen hak arama çabasının  hayatın olağan akışına uygun olduğu açıktır. Laboratuvar incelemesi  yapılamaması da davacının kusuru dışındadır. Bunun haricinde davacıdan  ayrıca meyve suyunu nereden aldığı, aldığı yerde veya davacının elinde,  meyve suyunun kutusunda yazılı koşullarda saklanıp saklanmadığı,  belirlenen sürede tüketilip tüketilmediği hususlarının ispatı istenemez.   Hal böyle olunca, Dava konusu olayın gelişimi ve yukarıda  belirtilen ilkeler gözetilerek, mahkemece takdir edilecek makul bir  miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın  reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.  

SONUÇ:  Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA,  peşin alınan harcın istek halinde iadesine,  HUMK’nun 440/1. maddesi  uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık  olmak üzere, 02.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.