MİRASIN HÜKMEN REDDİ İÇİN MİRASI KABULE YÖNELİK İŞLEM YAPILMAMASI GEREKİR
TC
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
2016/10752 E.
2019/5894 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 04/03/2015 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili ve davalı SGK vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, 24.04.2009 tarihinde ölen mirasbırakan ...'nın terekesinin borca batık olması nedeni ile mirası hükmen reddin tespitini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanununun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca TMK'nin Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. Davacılar vekilinin mirasın reddine ilişkin vekaletnamesinde özel yetki bulunmamasına rağmen bu eksiklik tamamlatılmadan yargılamaya devam edilmesi doğru görülmemiştir.
TMK'nin 426/2 maddesine göre bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışırsa vesayet makamının ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı ataması gerekmektedir. Mahkemece, mirasın reddinde annenin hukuki yararı ile çocuğun hukuki yararı çatıştığında, küçüğe kayyum tayin ettirilmesi, husumetin kayyıma yöneltilmesi, kayyım gösterdiği takdirde delillerin toplanması gerekirken 2001 doğumlu ...’ya kayyım tayin ettirilmeden işin esası incelenerek karar verilmiştir. 09.02.2001 tarihinde doğan ...’nın 09.02.2019 itibari ile ergin olduğu anlaşılmakla mahkemece davacı ...’ya ihtarlı tebligat yapılarak davaya bizzat muvafakatının yada bizzat verdiği vekaletnamesine istinaden vekili aracılığı ile temsilinin sağlanması ve gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, mirasbırakanın terekesine ilişkin araştırmalar mirasbırakanın ölüm tarihi esas alınarak yapılmamıştır. Mirasbırakan aleyhine yapılan icra dosyalarından mirasbırakanın ölüm tarihinde taşınmazlarının ve aracının olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususlar ve taşınmazlarının ve aracının akibeti araştırılmamıştır. Terekeye ilişkin yapılacak tüm araştırmalar mirasbırakanın ölüm tarihi esas alınarak yapılmalı, ölüm tarihi itibari ile araç kaydı ve bankalardan hesap bilgileri sorulmalı, varsa ölüm tarihindeki değerleri tespit edilerek terekenin aktifine katılmalı ve terekenin borca batık olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Öte yandan, davalı .... cevap dilekçesinde mirasbırakanın aleyhindeki bir icra takibinde borcun ödeme yolu ile tahsil edildiği belirtilmiş ise de mirasçıların terekenin benimsenmesine yönelik eylemleri olup olmadığı da araştırılmamıştır.
Kabule göre de, davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmedikleri, bilmelerinin de mümkün olmadığı, terekenin borca batık olup olmadığına yapılan yargılama sonrasında karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.