MUHAKKİK OLARAK BELİRLENME ATAMA MI, GÖREVLENDİRME MİDİR?
Danıştay 2. Dairesinin yeni yayınlanan bir kararında, Devlet memurlarının muhakkik olarak tayin edilmesi işleminin atama mı yoksa görevlendirme mi olduğu hususunda ilk derece mahkemesince bile hataya düşüldüğü görülmüştür.
Olayda, belediyede çalışan bir personel muhakkik olarak görevlendirilmiştir.
Bu işleme karşı açılan davada, mahkeme bu işlemi DMK'nın 76. maddesi çerçevesinde bir atama işlemi olarak yorumlayıp iptal etmiştir.
Danıştay İkinci Dairesince verilen 09/04/2019 günlü, E:2016/8414, K:2019/1800 sayılı kararla, bu işlemin bir atama değil görevlendirme olduğu, mahkemece bu durumun dikkate alınarak tekrar karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
Bu sefer ilk derece mahkemesince, Teftiş Kurulu Müdürlüğü emrinde muhakkik olarak görevlendirilmesi açısından, kazanılmış haklarında bir değişiklik olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı tarafından; görevlendirildiği muhakkik görevi ile işgal ettiği kadro derecesinin ilgisi olmadığı; Devlet memurlarının kendileri kabul etmediği sürece kazanılmış hak derecelerinin altında bir kadroya atanmalarının ve görevlendirilmelerinin mümkün olmadığı; kendisinin de bir alt derecede ve kadrosu dahi olmayan bir görevde çalışmak üzere görevlendirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile Danıştaya itiraz etmiştir.
Danıştay 2. Dairesi ise, muhakkik olarak görevlendirme işlemine karşı ilk derece mahkemesince verilen kararın Bölge İdare Mahkemesinde temyiz edileceği gerekçesi ile davayı reddetmiştir.
T.C.
DANIŞTAY 2. DAİRESİ
Esas No:2020/584
Karar No:2020/3090
Karar tarihi: 21.10.2020
TEMYİZ EDEN (DAVACI):
VEKİLİ: Av.
KARŞITARAF(DAVALI):Sultanbeyli Belediye Başkanlığı / İSTANBUL
VEKİLİ :Av
İSTEMİN KONUSU:
İstanbul 7. İdare Mahkemesince verilen 30/09/2019 günlü, E:2019/1859, K:2019/2062sayılı kararın, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
DAVA KONUSU İSTEM:
Dava; Sultanbeyli Belediye Başkanlığında . olarak görev yapan davacı tarafından, Teftiş Kurulu Müdürlüğü emrinde muhakkik olarak görevlendirilmesine ilişkin 21/04/2014 günlü, 13161 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 7. İdare Mahkemesince verilen 29/01/2015 günlü, E:2014/1262, K:2015/105 sayılı kararla; dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.
Anılan karara karşı davalı idarece temyiz isteminde bulunulması üzerine Danıştay İkinci Dairesince verilen 09/04/2019 günlü, E:2016/8414, K:2019/1800 sayılı kararla; her ne kadar İdare Mahkemesince dava konusu işlem, atama işlemi olarak nitelendirilip, uyuşmazlık Devlet Memurları Kanunu'nun 76. maddesi uyarınca çözümlenip karara bağlanmışsa da; gerek Sultanbeyli Belediye Başkanlığının 21/04/2014 günlü, 13161 sayılı işleminden gerekse dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, davacı tarafından iptali istenen işlemin bir atama işlemi olmayıp, görevlendirme işlemi olduğu; dolayısıyla Mahkeme tarafından, dava konusu işlemin hukuki niteliği doğru bir şekilde belirlendikten sonra uyuşmazlığın buna göre çözümlenerek karara bağlanması gerekirken, bu hususa riayet edilmeyerek verilen kararda hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
İstanbul 7. İdare Mahkemesinin, Danıştay İkinci Dairesinin bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararıyla; uyuşmazlıkta, başka bir kurumda görev yapmakta iken davalı idare bünyesinde bulunan Zabıta Memuru olarak genel idare hizmetleri sınıfı kadrosuna naklen atanıp, akabinde gerek ilk defa . ve daha sonra yine değişik tarihlerde, değişik müdürlüklerde, gerekse en son . olarak görevlendirilen davacının, müdürlük kadrosuna asaleten atanmadığı, yapılan bu işlemin 657 sayılı Kanun'un 86. maddesi uyarınca vekaleten bir atama da olmadığı, bahse konu görevi tedviren yürüttüğü, dolayısıyla davacı hakkında tesis edilen işlemin görevlendirme işlemi olduğu ve davacının davalı idare bünyesinde yer alan . alınarak Teftiş Kurulu Müdürlüğü emrinde muhakkik olarak görevlendirilmesi açısından, kazanılmış haklarında bir değişiklik olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından; görevlendirildiği muhakkik görevi ile işgal ettiği kadro derecesinin ilgisi olmadığı; Devlet memurlarının kendileri kabul etmediği sürece kazanılmış hak derecelerinin altında bir kadroya atanmalarının ve görevlendirilmelerinin mümkün olmadığı; kendisinin de bir alt derecede ve kadrosu dahi olmayan bir görevde çalışmak üzere görevlendirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğu; ayrıca hizmetine ne şekilde ihtiyaç duyulduğunun ve hangi somut görevi yapacağının davalı idarece belirtilmediği gibi, işlemde görevlendirme süresinin de gösterilmediği ileri sürülerek, İstanbul 7. İdare Mahkemesince verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmiştir.
KARŞI TARAFIN CEVABI:
Sultanbeyli Belediye Başkanlığı tarafından; cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:
Davacının temyiz isteminin görev yönünden reddi gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/6. maddesi uyarınca Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6545 sayılı Kanun'un 27. maddesi ile eklenen Geçici 8. maddesi uyarınca, istinaf kanun yolu yürürlüğe girinceye kadar kanun yolu açısından uygulanması gereken ve itiraz yolunu düzenleyen, mezkur 2577 sayılı Kanun'un 6352sayılı Kanun ile değişik "İtiraz" başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; valilik, kaymakamlık ve yerel yönetimler ile bakanlıkların ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının taşra teşkilatındaki yetkili organları tarafından kamu görevlileri hakkında tesis edilen geçici görevlendirme, ikinci görev, vekaleten atama, görev ve unvan değişikliği içermeyen il içi naklen atama, görevden uzaklaştırma, yolluk, lojman ve izinlerine ilişkin idari işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen nihai kararlar ile tek hakimle verilen nihai kararlara, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemelerin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz edilebileceği hükme bağlanmış, 47. maddesinde ise; idare ve vergi mahkemelerinin itiraz yolu açık olan kararlarının temyiz edilemeyeceği belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Her ne kadar İdare Mahkemesi kararında, Mahkemece verilen bu karara karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiş ise de; imam olarak 13/05/1988 tarihinde açıktan atama suretiyle göreve başlayan, 27/01/1995 tarihinde yer değiştirme suretiyle atamaya tabi tutularak davalı idareye zabıta memuru, 15/06/1998 tarihinde ise unvan değişikliği suretiyle . olarak atanan, daha sonra yine değişik tarihlerde çeşitli müdürlüklerde görevlendirilen, son olarak . olarak görev yapan davacının, Teftiş Kurulu Müdürlüğü emrinde muhakkik olarak görevlendirilmesi sonucu bu işlemin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay İkinci Dairesinin bozma kararında da vurgulandığı üzere, davacı tarafından iptali istenen işlemin bir görevlendirme işlemi olduğu açık olduğundan; işlemi tesis eden makam ve işlemin konusu bakımından uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen 45. maddesinin 1/b fıkrası kapsamında olması nedeniyle, temyizen Danıştayda incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. 2577 sayılı Kanun'un, 6352 sayılı Kanun ile değişik 45. maddesinin 1. fıkrası uyarınca dosyanın İstanbul Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesine,21/10/2020 tarihindeoybirliğiyle karar verildi.