MÜŞTEREK ÇOCUĞUN ÖZEL OKUL AİDATI ÖDEME AÇIKLAMASINA NAFAKA BORCUNA İLİŞKİN OLDUĞU EKLENMEZSE NAFAKA BORCUNDAN MAHSUP EDİLMEZ
TC
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
2016/2320 E.
2017/14425 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiğini, çocuk yararına ana okuluna başladığı tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, davalı yararına da aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, hükmedilen yoksulluk nafakasının davalının yeniden evlenmesi nedeniyle kaldırıldığını, hükmedilen iştirak nafakasını gerek banka kanalıyla gerek elden vermek suretiyle ve gerekse davalının yönlendirmesi ile okul aidatı yatırmak suretiyle ... olmasına rağmen, davalının haksız şekilde aleyhine icra takibi başlattığını ileri sürerek, borçlu olup olmadığının, borçlu ise borç miktarının tespitine karar verilmesini, 27/02/2015 tarihli dilekçesi ile de 10.000,00 TL değerinde borcu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, 15/05/2015 tarihli ıslah ile menfi tespit talebini 71.263,42 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davalının müşterek çocuğun okul masraflarını karşıladığını ve iştirak nafakası olarak 1.000,00 TL şeklinde kısmi ödemeler yaptığını ancak, boşanma davasına konu protokolde kararlaştırılmasına rağmen 2013 -2014 yılı özel okul aidatlarını ödemediğini savunarak, davanın reddini ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davacının ... 12. İcra Müdürlüğünün 2013/9892 sayılı dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; tarafların ..... Asliye ( Aile) Mahkemesinin 2008/150 Esas, 2008/155 Karar sayılı ilamı ile boşanmalarına karar verilerek, davacı ... için 2008 yılı Nisan ayından başlamak üzere her ayın 25-30. günleri arası ödenecek şekilde 2009 yılı Ocak ayı dahil olarak 2.300,00 TL, Ocak 2009 ‘dan sonra ise aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasının davacı kadının herhangi bir işte çalışması veya başka geliri olması halinde dahi davalıdan tahsiline, ayrıca davacının sosyal sigorta pirim ücretleri ile velayeti anneye bırakılan müşterek çocuk Deniz Özgün için çocuğun ana okuluna başladığı tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL işitirak nafakasına hükmedildiği, hükmün 28.04.2008 tarihinde kesinleştiği, davalının bu karara istinaden ... 12. İcra Dairesi’nin 2013/9892 takip sayılı dosyasıyla 70.806,31 TL asıl alacak ve 457,11, TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 71.263,42 TL miktar üzerinden davacıya karşı ilamlı icra yoluyla takip başlattığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı ... için mahkemece hükmedilen nafaka ile müşterek çocuk Deniz için hükmedilen nafaka miktarlarının takip tarihine kadar olan tutarları toplanarak, ve davalı ...’nin takip tarihinden sonra gerçekleşen evlenme tarihi nazara alınarak dava tarihi itibariyle işlemiş nafaka miktarları da eklenerek davacının sorumlu olduğu nafaka bedeli 169.200,00 TL olarak hesaplanmış; davacı tarafından davalıya banka kanalıyla yapılan ödemeler ile müşterek çocuk için ödenen özel okul giderleri olmak üzere toplam 190.692,50 TL ödeme yapıldığı, dava tarihi itibariyle davacının davalıya nafaka miktarından fazla ödeme yaptığı bu durumda davacının borçlu bulunmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya ait olup, davalı alacaklı, davacı borçludan, alacağının bulunduğunu ispat etmekle mükelleftir. Ancak, davacı borçlu aralarındaki hukuki ilişkiyi ve bundan kaynaklanan borcunun olduğunu kabul edip, bu borcun herhangi bir sebep ile son bulduğunu ileri sürüyor ise, ispat yükü davacı borçluya geçecektir.
Davacı tarafından; müşterek çocuğun eğitim ve benzeri giderlerine ilişkin olarak, bu takip tarihinden önce nafakaya mahsuben ödendiğine dair açıklama bulunmadan yaptığı ödemelerin nafakaya mahsuben yapıldığı kabul edilemez. Zira, davacı baba, TMK'nın 327/1.maddesi gereğince; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri karşılamak zorundadır. Ayrıca, yapılan bu ödemeler ahlaki bir görevin yerine getirilmesi niteliğindedir. Kaldı ki, davacı boşanma protokolü ile de; müşterek çocuğun eğitim giderlerini temin etmeyi üstlenmiştir.
Ancak, davacının özel okul aidatı ödemelerinde; açıkça “nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklama” da bulunmadığı bu nedenle, yapılan ödemelerin ahlaki bir görevin yerine getirilmesi niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Öyle ise, mahkemece; müşterek çocuk....için özel okul aidatı ödemelerinin nafakaya mahsuben yapılmadığı düşünülerek, nafaka borcundan mahsup edilmemesi gerekirken aksi yönde değerlendirme ile hatalı hesaplama içeren bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.