'NE KAYPAK ADAMSIN' SÖZÜ HAKARET MİDİR?
Avukat olan sanık, kira borcunu ödeyeceğini söylediği halde, ödemeden evi tahliye ederek giden katılana 'ne kaypak adammışsın' şeklinde mesaj atmıştır.
Sanığa hakaret suçundan dolayı para cezası verilmiştir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi "hakaret suçu oluşmadığı" gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise bu karara itiraz etmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 'ne kaypak adammışsın' sözünün hakaret olmadığına karar vermiştir. Gerekçe şu şekildedir:
Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde kaypak sözcüğü; "Kayağan, kaygan, dönek" şeklinde tanımlanmıştır.
Avukat olan sanığın, müvekkiline ait evde kiracı olan ve kira borcunu ödemeyen katılan ile katılanın eşi hakkında icra takibi başlattığı, katılanın hastanede olduğunu ve kısa bir süre içinde borcunu ödeyeceğini söylemesine rağmen haber vermeden evi tahliye etmesi üzerine sanığın katılanın cep telefonuna "ne kaypak adamsın" şeklinde mesaj gönderdiği olayda; katılanın borcunu ödemek için süre istemesine rağmen evi habersiz olarak tahliye ederek sözünde durmaması üzerine sanık tarafından gönderilen mesajda yer alan ifade; nezaket dışı, kaba, rahatsız edici ve ağır eleştiri niteliğinde olup, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadı içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla; haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
2015/89 E.
2018/140 K.
03.04.2018 T.
Mahkemesi: Ağır Ceza
Sanık ...'nin hakaret suçundan TCK'nun 125/1-2, 62 ve 50/1-a. maddeleri uyarınca 1.500 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 03.03.2011 gün ve 290-39 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 05.06.2014 gün ve 27788-20583 sayı ile;
"1- Avukat olan sanığın, kira borcunu ödeyeceğini söylediği halde, ödemeden evi tahliye ederek giden katılana, alacağını tahsil amacıyla ve sözünü tutmadığından bahisle telefonla çektiği mesajda belirttiği 'ne kaypak adammışsın' şeklindeki argo nitelikli sözlerinin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkümiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de; avukat olan sanığın, borcunun ödememesi nedeniyle katılan hakkında icra takibi yaptığı ve borcun ödenmesini sağlamak amacıyla mesaj çektiğine dair savunması karşısında, olayın çıkış sebebi üzerinde durularak TCK'nun 129. maddesindeki haksız tahrik hükmünün sanık lehine uygulama olanağı tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.07.2014 gün ve 319750 sayı ile;
"Hakaret suçunda korunan hukuki değer; kişilerin, şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı ve diğer kişiler nezdinde varolan saygınlığıdır.
Hakaret suçunun düzenlendiği bölümün başlığı 'şerefe karşı işlenen suçlar'dır. Bu bölümde yer alan suçlar, bireylerin toplum nezdindeki değerlerini ve kendi iç dünyalarında var olan değerleri korumayı amaçlamaktadır. Hukuk düzeni her insanın saygın ve onur sahibi olduğunu kabul etmektedir. Bu nedenle kişilerin hem iç dünyalarında hem de toplumda var olan değerlere herkesçe saygı gösterilmesi gerekmektedir.
Hakaret suçunun maddi unsurunu belirleyen seçimlik hareketler; bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırma şeklinde tanımlanmaktır.
Maddi olayda; İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olan sanık ...'nin müvekkili Vahide Olgaç'a ait evin, katılanın eşi tarafından kiralanması amacıyla düzenlenen kira sözleşmesini, katılan ...'in kefil, katılanın eşi Nurhan Özel'in ise kiracı sıfatıyla imzaladığı, katılan kira bedelini ödemeyince sanığın müvekkili Vahide adına katılan... hakkında icra takibi başlattığı, sanığın 29.01.2010 tarihinde katılana 'ne kaypak adamsın' şeklinde mesaj gönderdiği ve sanığın sarf ettiği 'kaypak' kelimesinin, mevcut ananelere ve Türk Dil Kurumu'na göre 'sözünde durmayan, dönek, yalancı' gibi anlamlar taşıdığı, sanığın zorunlu olmadığı halde küçük düşürücü değer yargılarında bulunarak karşı tarafı rencide ettiği, şeref ve itibarını zedelediği, katılanı tahkir edici nitelikte olduğu, eyleminin hakaret boyutuna ulaştığı ve suçun kanuni unsurlarının oluştuğu göz önüne alınarak Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin ilamında yer alan bir numaralı bozma kararının kaldırılması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 10.12.2014 gün ve 35170-35604 sayı ile, itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan beraat hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme hakaret suçundan kurulan mahkümiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
Hakaret suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının,
Hakaret suçunun oluştuğunun kabulü halinde; TCK'nun 125/1. maddesinde öngörülen seçimlik cezalardan hapis cezasının tercih edilmesinden sonra bu cezanın aynı Kanunun 50/1-a maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olup olmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğünün 2009/6796 sayılı takip dosyasına göre; alacaklı vekili olan sanığın, müvekkili Vahide Olgaç'ın kiracısı olan katılan ve katılanın eşi Nurhan Özel hakkında faiziyle birlikte toplam 6.930 Lira tutarındaki kira alacağının tahsili için 08.07.2009 tarihinde icra takibi başlattığı, katılanın oturmuş olduğu evi ev sahibinden habersiz olarak tahliye etmesi ve ev eşyasını kayınvalidesinin evine taşıması nedeniyle 29.01.2010 tarihinde saat 13.40'da kayınvalidesinin evinde haciz işleminin gerçekleştirildiği,
Katılana ait cep telefonu üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporuna göre; sanığın, katılana 21.01.2010 tarihinde saat 13.38'de "haciz kararı aldım, hacze geleceğim haberin olsun", 26.01.2010 tarihinde saat 09.49'da "gene cevap vermiyorsun", 29.01.2010 tarihinde saat 09.06'da ise "ne kaypak adamsın" şeklinde mesajlar gönderdiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ...; sanığın müvekkiline ait evde kiracı olduğunu ve beş aylık kira borcunu ödeyemediğinden hakkında icra takibi başlatıldığını, ev sahibinin evden çıkmasını istemesi üzerine evi tahliye ettiğini, kira borcunu sanığa ödeyip ibraname aldığını, borcu kalmadığı halde sanığın kendisinden para istediğini ve telefonuna hakaret içerikli mesaj gönderdiğini ifade etmiştir.
Sanık ...; müvekkiline ait evde kiracı olan ve kira borcunu ödemeyen katılan ile katılanın eşi hakkında icra takibi başlattığını, katılanın; hastanede olduğunu ve kısa bir süre verilmesi halinde borcunu ödeyeceğini söylemesine rağmen haber vermeden evin anahtarını komşuya bırakıp evi tahliye ettiğini, söz konusu ibranamenin katılanın geçmiş döneme ait borcuna ilişkin olduğunu, borcunu ödenmediği için sitemde bulunmak amacıyla katılana söz konusu mesajı gönderdiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
Hakaret suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık konusunun incelenmesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Hakaret" başlıklı 125. maddesi;
"(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır" şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenleme ile 765 sayılı TCK'dan farklı olarak hakaret ve sövme ayrımı kaldırılmış, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek hakaret suçunu oluşturan seçimlik hareketler olarak belirlenmiştir. (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s.430)
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir.
Eleştiri ise, herhangi bir kişiyi, eseri, olayı veya konuyu enine, boyuna, derinlemesine her yönüyle incelemek, belli kriterlere göre ölçmek, değerlendirmek, doğru ve yanlış yanlarını sergilemek amacıyla ortaya konulan görüş ve düşüncelerdir. Genelde beğenmemek, kusur bulmak olarak kabul görmekte ise de eleştirinin bir amacının da konuyu anlaşılır kılmak, sonuç çıkarmak ve toplumu yönlendirmek olduğunda kuşku yoktur.
Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Öte yandan, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde kaypak sözcüğü; "Kayağan, kaygan, dönek" şeklinde tanımlanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Avukat olan sanığın, müvekkiline ait evde kiracı olan ve kira borcunu ödemeyen katılan ile katılanın eşi hakkında icra takibi başlattığı, katılanın hastanede olduğunu ve kısa bir süre içinde borcunu ödeyeceğini söylemesine rağmen haber vermeden evi tahliye etmesi üzerine sanığın katılanın cep telefonuna "ne kaypak adamsın" şeklinde mesaj gönderdiği olayda; katılanın borcunu ödemek için süre istemesine rağmen evi habersiz olarak tahliye ederek sözünde durmaması üzerine sanık tarafından gönderilen mesajda yer alan ifade; nezaket dışı, kaba, rahatsız edici ve ağır eleştiri niteliğinde olup, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadı içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla; haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Birinci uyuşmazlık konusunda ulaşılan sonuç karşısında, ikinci uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.04.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.