NEVRUZDA HAVAYA ATEŞ AÇAN KORUCUNUN KURŞUNUNDAN HAYATINI KAYBEDEN VATANDAŞA TAZMİNATI KİM ÖDER?
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
2021/1700 E.
2023/256 K.
İSTEMLERİN KONUSU:
. İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı ısrar kararının, taraflarca aleyhe olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem:
Siirt ili, . mahallesinde 24/04/2008 tarihinde meydana gelen nevruz olayları sebebiyle çıkan kavga sırasında, köy korucularından birinin görevi gereği verilen silahla açtığı ateş sonucu, davacıların ikamet ettikleri evin önünde oyun oynayan oğulları .'nun vurularak hayatını kaybetmesi olayında, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, baba ... için 40.000,00-TL (19/06/2017 tarihli miktar artırım dilekçesi ile 55.679,91-TL) maddi ve anne ... için 40.000,00-TL (19/06/2017 tarihli miktar artırım dilekçesi ile 70.872,17-TL) maddi tazminat ile davacıların her biri için ayrı ayrı 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
. İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla;
... İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının, Danıştay Onuncu Dairesi'nin 30/06/2015 tarih ve E:2011/10287, K:2015/3463 sayılı kararı ile "eksik inceleme" gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak dosyadaki eksiklikler ikmal edildikten sonra gereğinin görüşüldüğü;
Anayasa'nın 125. maddesi, 442 sayılı Köy Kanunu'nun 74. ve Ek 18. maddeleri ile 09/01/2008 tarih ve 13105 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 6. ve 17. maddelerine atıfta bulunularak;
Dava dosyasının incelenmesinden, Siirt şehir merkezinde, 24/04/2008 tarihinde, geçici köy korucuları ... ve kardeşi ...'nin, nevruz olaylarındaki müdahaleleri nedeniyle aralarında tartışma yaşanan bir grupla kavgaya tutuştukları, kavga esnasında geçici köy korucusu olmasına rağmen, Siirt il merkezinde ikamet eden ...'nin, Devlet tarafından kendisine verilen silahla etrafa ateş açtığı, evinin önünde oynayan davacıların oğlu ...'nun, açılan ateş sonucu vücuduna isabet eden kurşunlar nedeniyle hayatını kaybettiği, geçici köy korucusu ... hakkında açılan ceza davası sonucunda, . Ağır Ceza Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla, "çocuğa karşı kasten insan öldürme" suçundan 25 yıl hapis cezası verildiği ve bu kararın 12/10/2010 tarihinde Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği; davacılar tarafından maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi istemiyle idareye yapılan başvurunun reddi üzerine, görülmekte olan davanın açıldığının anlaşıldığı,
Geçici köy korucularının görevlendirildikleri köyde ikamet etme zorunluluklarının bulunduğu, Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nde köyün boşalması/boşaltılması durumunda, geçici köy korucularının başka bir yerde ikamet edebilmelerine cevaz veren bir hüküm bulunmadığı, somut olayda da, köyden ayrılıp Siirt İl merkezine yerleşen geçici köy korucusu ...'nin, görevine son verilmediği gibi, görev silahının da elinden alınmamış olması karşısında, mevzuata uygun davranmakla yükümlü bulunan idarenin, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşıldığından, hizmetten ayrılabilen tamamen kişisel bir kusurun varlığının kabulüne olanak bulunmadığı, buna göre, davalı idarenin istihdam eden sıfatıyla personelinin seçimi, eğitimi ve üzerindeki denetim görevini gerektiği gibi yerine getirmediği gibi Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinin açık hükmüne aykırı olarak davacıların çocuğu ...'nun ölümüne neden olan köy korucusu ...'yi çalıştırmaya devam ettiğinden, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu gerekçesiyle,
Davanın kabulüne, davacıların uğramış olduğu 126.552,08-TL maddi zarar ile 100.000,00-TL manevi zararın toplamından oluşan 226.552,08-TL tazminatın, davalı idarece davacılara ödenmesine, söz konusu maddi tazminatın ıslah tarihinden (19/06/2017) önceki 80.000,00-TL'lik kısmı ile 100.000,00-TL manevi tazminat için davalı idareye başvuru tarihinden (29/12/2008) itibaren, 46.552,08-TL'lik kısmı için ise ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihinden (11/07/2017) itibaren, yasal faiz işletilerek ödenmesine, hükmedilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 12.233,81-TL nispi karar harcından peşin olarak tahsil edilen 2.589,00-TL harcın mahsubu sonucunda kalan 9.644,81-TL harcın davacılara tamamlattırılmasına, 12.886,77-TL nispi karar harcının ise davalı idare tarafından davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Onuncu Dairesinin 04/06/2020 tarih ve E:2018/4797, K:2020/1682 sayılı kararıyla;
Zararı doğuran ölüm olayının faili olan . Köyü geçici köy korucusu ...'nin Siirt İl Merkezinde koruculuk görevinin bulunmadığı gibi, olayın koruculuk görevinin yerine getirilmesi sırasında da meydana gelmediği, bu bakımdan eylemin görev kusuru olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından, olayda idarenin hizmet kusurunun varlığından söz edilemeyeceği, tazmini istenilen zararın, üçüncü kişinin (köy korucusu) hatalı ve kusurlu davranışı sonucunda meydana geldiği, olayla zarar arasında nedensellik bağı kurulamadığından, kusursuz sorumluluk ilkesine de gidilemeyeceği, bu nedenle, idareye atfı kabil bir hizmet kusuru ve zararı doğuran eylemin idarenin yürüttüğü hizmete bağlanabilirliğinin söz konusu olmadığı sonucuna varılarak . İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti:
. İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla; davanın kabulü yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından; hükmedilen maddi tazminatın tamamına idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, ıslahla artırılan tazminata ıslah dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, davalı idarenin harçtan muaf olması nedeniyle, dava açılırken peşin olarak yatırılan nispi karar harcının iadesine karar verilmesinin hatalı olduğu, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından; geçici köy korucusu ...'nin görev yerinin Güçlükonak ilçesi . köyü olduğu, olay tarihinde Siirt il merkezinde resmi herhangi bir görevinin bulunmadığı, adı geçenin kendisine Devletçe verilen silahını kendi insiyatifi ile Siirt'e götürdüğü, olayın güvenlik boyutunun bulunmadığı ve koruculuk görevinin yapılması sırasında meydana gelmediği, üçüncü kişinin kusurlu eylemi sonucu meydana gelen olayda zarar ile idarenin eylemi arasındaki illiyet bağının kesildiği, ... Köyü'nün 1994 yılında boşaltılması üzerine köy halkı ile birlikte geçici köy korucularının da Siirt il merkezine taşınmak zorunda kaldıkları, ...'nin ikametgahı zorunlu bir nedenle gerçekleştiğinden, İdare Mahkemesinin ..'nin ikamet şartını ihlal etmesi nedeniyle görevine son verilmesi ve silahının alınması gerekirken buna aykırı davranıldığından bahisle olayda hizmet kusuru bulunduğu yolundaki yorum ve gerekçesinin hatalı olduğu, ıslah edilen maddi tazminata ilişkin kısmın zamanaşımına uğradığından, bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, olayda davacı anne ve babanın da çocuklarını olay yerinden uzaklaştırmaya yönelik bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmediği, davacıların bahse konu kusurlu davranışları nedeniyle hükmedilen tazminattan indirim yapılması gerektiği, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :
Taraflarca, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ .'NİN DÜŞÜNCESİ :
Temyiz isteminin reddi ile temyize konu ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Siirt il merkezinde, 24/04/2008 tarihinde, geçici köy korucuları .. ile kardeşi .'nin, nevruz olaylarındaki müdahaleleri nedeniyle aralarında tartışma yaşanan bir grupla kavgaya tutuşmaları üzerine, kavga esnasında geçici köy korucusu olup Siirt il merkezinde ikamet eden ... tarafından, kendisine Devlet tarafından verilen silahla, etrafa açılan ateşte, evinin önünde oynayan davacıların yakını ... vücuduna isabet eden kurşunlar nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
Bunun üzerine .'nün anne ve babası tarafından maddi ve manevi tazminat talebiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin hukuki sorumluluğu, kişilere lütuf ve atıfet duygularıyla belli miktarda para ödenmesini öngören bir prensip olmayıp; demokratik toplum düzeninde biçimlenen idare-birey ilişkisinin doğurduğu hukuki bir sonuçtur. İdari yargı da, bu anlayış doğrultusunda, idare hukukunun ilke ve kurallarını uygulamak suretiyle, idarenin hukuki sorumluluk alanını ve sebeplerini içtihadıyla saptamak zorundadır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Dava dosyası ve dava konusu olaya ilişkin olarak yürütülen ceza yargılamasına ait bilgi-belgelerin incelenmesinden, Siirt ili, . mahallesinde, 24/04/2008 tarihinde nevruz olaylarında yakılan ateşin söndürülmesi hususunda, ...köyü geçici köy korucusu olup bu köyün boşaltılması ve çocuklarının eğitim durumu sebebiyle Siirt il merkezinde ikamet eden ... ile mahalle sakinleri arasında yaşanan kavgada, ...'nin kızı ..'nin babasına koruculuk görevi nedeniyle verilen ve olay esnasında evde bulunan silahı getirerek ..'ye verdiği sırada çıkan arbedede, silahın ateş alması üzerine olay yerinde arkadaşları ile oynamakta olan davacıların oğlu ...'nun silahtan çıkan kurşunun isabet etmesi sonucu hayatını kaybettiği, ...'nin kullandığı silahın kendisine koruculuk görevi dolayısıyla verilmiş kalaşnikof marka silah olduğu, bununla birlikte adı geçene olay tarihinde güvenliğin sağlanması konusunda verilmiş herhangi bir görevin bulunmadığı, olayın iç güvenlik ve asayişin sağlanmasına yönelik boyutunun bulunmadığı ve ölüm olayının mahalle sakinleri ile yaşanan kavga ve arbede sırasında meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Belirtilen fiili ve hukuki durum karşısında ve dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, zararı doğuran eylemin faili ...'nin ... köyü geçici köy korucusu olduğu, fakat olay tarihinde adı geçene Siirt il merkezinde verilmiş güvenliğe ilişkin herhangi görevin bulunmadığı, başka bir ifade ile olayın koruculuk görevinin yerine getirilmesi sırasında meydana gelmediği, bu bakımdan olayda görev kusurunun varlığından bahsedilemeyeceği, öte yandan tazmini istenilen zararın, üçüncü kişinin (köy korucusu) hatalı ve kusurlu davranışı sonucunda meydana geldiği açık olması nedeniyle idarenin eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı da kurulamadığından olayda idarenin kusursuz sorumluğundan da söz edilemeyeceğinden, dava konusu olayda davalı idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davanın kabulü yolundaki İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin . İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın . İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/02/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.