NİTELİKLİ HIRSIZLIK SUÇU - SOSYAL İNCELEME RAPORU - SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI

NİTELİKLİ HIRSIZLIK SUÇU - SOSYAL İNCELEME RAPORU - SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI

T.C.
YARGITAY
6. CEZA DAİRESİ
2021/19448 E.
2022/16994 K.
6.12.2022 T.

NİTELİKLİ HIRSIZLIK SUÇU ( Başka Suçtan Maltepe 2 Numaralı L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Hükümlü Olan ve Duruşmalardan Vareste Tutulmaya Dair Bir Talebi de Bulunmayan Suça Sürüklenen Çocuğun Kısa Kararın Okunduğu Oturuma Getirtilmeyerek Savunma Hakkının Kısıtlanması Suretiyle 5271 Sayılı CMK'nın 196. Maddesine Aykırı Davranılmasının Hatalı Olduğu )

SOSYAL İNCELEME RAPORU ( Nitelikli Hırsızlık Suçu - Suç Tarihi İtibari ile 15-18 Yaş Aralığında Bulunan Suça Sürüklenen Çocuk Hakkında 5395 Sayılı Kanun'un 35/1. Maddesi Uyarınca Sosyal İnceleme Raporu Aldırılmaması veya Aldırılmama Nedeninin Gerekçeli Kararda Belirtilmemesinin İsabetsiz Olduğu )

SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI ( Başka Suçtan Maltepe 2 Numaralı L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Hükümlü Olan ve Duruşmalardan Vareste Tutulmaya Dair Bir Talebi de Bulunmayan Suça Sürüklenen Çocuğun Kısa Kararın Okunduğu Oturuma Getirtilmeyerek Savunma Hakkının Kısıtlanması Suretiyle 5271 Sayılı CMK'nın 196. Maddesine Aykırı Davranılmasının Bozmayı Gerektirdiği )

5237/m.142

5271/m.196

ÖZET : Dava, nitelikli hırsızlık suçuna ilişkindir.

Başka suçtan Maltepe 2 numaralı L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olan ve duruşmalardan vareste tutulmaya dair bir talebi de bulunmayan suça sürüklenen çocuğun kısa kararın okunduğu oturuma getirtilmeyerek savunma hakkının kısıtlanması suretiyle 5271 Sayılı CMK'nın 196. maddesine aykırı davranılması,

Suç tarihi itibari ile 15-18 yaş aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 Sayılı Kanun'un 35/1. maddesi uyarınca sosyal inceleme raporu aldırılmaması veya aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda belirtilmemesi, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

KARAR : I-)Suça sürüklenen çocuk hakkında mağdur ...'a karşı nitelikli hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali; mağdur ...'a karşı nitelikli hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali; mağdur ...'a karşı nitelikli hırsızlık; mağdur ...'a yönelik iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Hükmolunan cezaların miktarları ve türü gözetildiğinde, 5271 Sayılı CMK'nın 286/2-a maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarının temyizi mümkün olmadığından suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz isteminin tebliğnameye uygun olarak 5271 Sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,

II-Suça sürüklenen çocuk hakkında mağdur ...'a karşı nitelikli hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesine gelince;

5271 Sayılı CMK'nın 288. maddesinin ''temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır'', aynı Kanun'un 294. maddesinin ''temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir'' ve aynı Kanun'un 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek yapılan incelemede;

1-)Zorunlu müdafiliğe ilişkin CMK'nın 150. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 14.02.2012 gün, 2011/6–254 esas ve 2012/32 karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere,

“Anayasanın 36. maddesinde yer alan; “herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklindeki hükmün, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, “Adil Yargılanma Hakkı”nı düzenleyen 6. maddesinin 3. fıkrasında;

“Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:

a-) …

b-) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak,

c-) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği avukatın yardımından yararlanmak ve eğer avukat tutmak için mali olanaklardan yoksunsa ve adaletin selameti gerektiriyorsa mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek” biçimindeki düzenleme ile birlikte değerlendirildiğinde varılması gereken sonuç; savunma hakkının temel insan hakları arasında yer alan hak arama hürriyetinin gereği olduğu, avukat tutma hakkının da savunma hakkından ayrı düşünülemeyeceği gerçeğidir. Bu durumda mevzuatımızda zorunlu müdafilik sistemini öngören yasanın amacı, kendisini savunmak için yeterli maddi olanağı bulunmayanların bu hakkı kullanamamalarından kaynaklanabilecek olası hak kayıplarının önlenmesi, dolayısıyla savunma hakkının etkin kullanılabilmesinin sağlanması suretiyle, adil yargılanmanın gerçekleştirilmesidir. Bunun doğal sonucu olarak, maddi olanağı bulunan sanık nasıl ki vekâletname verdiği avukatı serbestçe tayin edebiliyorsa, maddi olanağı olmayan sanığın da aynı şekilde avukatını serbestçe belirleyebilmesi, en azından kendisine tayin edilen avukatı değiştirme hakkının bulunması, daha da ötesi, görülmeye başlayacak davada, kendisine bir avukat atandığının sanığa bildirilmesi gereklidir. Kendisine bir müdafi atandığını bilmeyen ya da müdafi atanmakla birlikte bu avukatın değiştirilmesini isteme hakkına sahip olmayan bir sanığın, bu avukatın tüm tasarruflarından sorumlu tutulması gerektiğini veya bu avukatın yaptığı tüm işlemleri peşinen kabul etmiş sayılacağını söylemek nasıl olanaklı değil ise, böyle bir durumda savunma hakkının tam anlamıyla kullanılabileceğini düşünmek de olası değildir.”

Hal böyle olunca; suça sürüklenen çocuğun yargılamasının yürütüldüğü sırada kendisine zorunlu müdafii olarak Av. ... ...'nın atandığı, savunmasını da bu avukat huzurunda yaptığı ancak kendisine görevlendirilen Av. ... ...'nın yargılama sırasında müdafilik görevinden çekildiği, bu husus suça sürüklenen çocuğa bildirilmediği, yerine zorunlu müdafi olarak Av. ...'ın görevlendirildiği halde bu durumun suça sürüklenen çocuğa bildirilmediği, daha sonraki duruşmalara da suça sürüklenen çocuğun katılmadığı, kararının suça sürüklenen çocuğa kendisine müdafii olarak atandığından haberdar olmadığı Av. ...'ın yüzüne karşı verildiği 30.11.2016 tarihli duruşmada, suça sürüklenen çocuğun duruşmadan bağışık tutulmasını talep ettiği, suça sürüklenen çocuğun müdafii olarak Av. ...'ın atandığından haberdar olmadığı anlaşıldığından, anılan müdafiinin suça sürüklenen çocuk hakkında bağışık tutulma talebinde bulunma hakkının olmadığı anlaşılmakla;

Başka suçtan Maltepe 2 numaralı L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olan ve duruşmalardan vareste tutulmaya dair bir talebi de bulunmayan suça sürüklenen çocuk ...'in kısa kararın okunduğu oturuma getirtilmeyerek savunma hakkının kısıtlanması suretiyle 5271 Sayılı CMK'nın 196. maddesine aykırı davranılması,

2-)Suç tarihi itibari ile 15-18 yaş aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk ... hakkında 5395 Sayılı Kanun'un 35/1. maddesi uyarınca sosyal inceleme raporu aldırılmaması veya aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda belirtilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5271 Sayılı CMK'nın 304/2. maddesi uyarınca yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere dosyanın ... 8. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 06.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.