ÖĞRETMENİ İLE ANAL YOLDAN İLİŞKİ YAŞADIĞINI BEYAN EDEN ÇOCUK, PEDAGOG RAPORUNA GÖRE RUH SAĞLIĞI BOZULMUŞ OLSA BİLE DELİL YOKSUNLUĞU SEBEBİ İLE SANIK BERAAT ETMELİDİR

ÖĞRETMENİ İLE ANAL YOLDAN İLİŞKİ YAŞADIĞINI BEYAN EDEN ÇOCUK, PEDAGOG RAPORUNA GÖRE RUH SAĞLIĞI BOZULMUŞ OLSA BİLE DELİL YOKSUNLUĞU SEBEBİ İLE SANIK BERAAT ETMELİDİR

TC

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

2019/621 E.

2020/326 K.

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 255-15
...................
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan mağdurenin Demirici İlköğretim Okulunda 6 ve 7. sınıflarda öğrenim gördüğü sıralarda sanığın da sosyal bilgiler öğretmeni olduğu, 17.03.2010 tarihinde Fatsa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen isimsiz ve imzasız ihbar mektubunda katılan mağdurenin sanıkla ilişkiye girdiğinin belirtilmesi üzerine soruşturmanın başladığı, katılan mağdurenin alınan beyanında 7. sınıfta öğrenim gördüğü sırada sanığa karşı duygusal hisler geliştirmeye başladığını, bilgisayar dersinde diğer öğrencilerin kendi masalarında dersi takip ederken kendisinin sanıkla birlikte ana bilgisayarın bulunduğu masada oturduğunu, bir derste sanığa en çok hangi öğrencisini sevdiğini sorduğunu, sanığın "Şakacı, gıcık, baş harfi 'M' olan sarışın kızı seviyorum." dediğini, kendisinin bu sözleri ciddiye aldığını, aynı gün dersin bitmesine 15 dakika kala sanığın kütüphaneye gidip düzenleme yapacağını söylediğini, ardından kendisinin de sanığın arkasından kütüphaneye gittiğini, sanığa "Baş harfi 'M', son harfi ne?" diye soru yönelttiğini, sanığın ise "P" diyerek yanına gelip kendisini dudağından bir kez öptüğünü, o günden itibaren sanığa olan ilgisinin arttığını, birkaç gün sonra yine kütüphanede yalnız olduğu bir esnada sanığın yanına gittiğini, sorduğu soruları sanığın cevapladığını, daha sonra sanığın kapıyı kilitlediğini, kendisine sarıldığını, birden fazla kez öptüğünü, başka bir şey yapmadığını, ardından kendisinin kapıyı açıp kütüphaneden çıktığını, bu olaydan sonra sanığın iki günde bir 5 TL gibi paralar verdiğini, ara sıra kütüphaneye çağırdığını, öğle aralarında kütüphaneye gittiğinde kapıyı kilitleyerek kendisine sarıldığını, Nisan ve Mayıs aylarında öğle aralarında bu şekilde sık sık kütüphaneye gittiğini, sanığın ilk başlarda sadece öptüğünü, ancak zamanla göğüslerini, bacaklarını ve vücudunun bir çok yerini ellemeye başladığını, kendisinden de onun cinsel organını elemesini istediğini, sanık istediği için bunu yaptığını, sanığın bu zaman zarfında toplam 3 kez kendisiyle anal yoldan cinsel ilişkiye girerek dışarı boşaldığını, anal yoldan ilk kez ilişkiye girdiğinde kendisinin de istekli olduğunu, ancak canının acıması nedeniyle sonraki ilişkilerin sanığın zorlamasıyla gerçekleştiğini, bu olayların 2009 yılının Mart ayında başlayıp Mayıs ayının ortalarına kadar devam ettiğini iddia ettiği, sanığın ise katılan mağdurenin kendisine karşı değişik tavırlar sergilediğini, sorunları nedeniyle ona tavsiyelerde bulunduğunu, katılan mağdureyle kütüphanede hiç yalnız kalmadıklarını, bir defa baş ağrısı nedeniyle kütüphanede uyuduğu esnada kütüphanenin kapısına dışarıdan vurulduğunu, uyanarak içeride bulunan katılan mağdure ve arkadaşlarına kapıyı açtırdığını, ancak dışarıda kapıya vuran kişiyi görmediklerini, başka bir öğrencisine hazırladığı müzik CD’si nedeniyle katılan mağdurenin kıskançlık yaşamaya başladığını, kendisiyle aralarında ilişki varmış gibi arkadaşlarına yansıttığını, katılan mağdureyle aralarında bir şey olmadığı yönünde diğer öğrencilere bilgisayar odasında açıklama yaptığını, katılan mağdurenin yalan söyleyip kendisine iftira attığını savunduğu olayda;
Sanık ile birlikte derste bulundukları esnada sınıfın kapısını hızla çarparak "Zaten beni sevmiyorsun." şeklinde söylenip yürüyen katılan mağdurenin, bu davranışını gören müdür yardımcısı tanık ...'ün sorularına rağmen "Boşver hocam." diyerek iddia konusu eylemlerden bahsetmemesi, ...'in söz konusu olay hakkında konuştuğu sanığın, katılan mağdurenin başka bir öğrenciyi kıskandığını ifade etmesi, bu olaydan yaklaşık bir hafta sonra 2009 yılı Mart ayında tanık ...'nun babası tanık ...'nun, ...'i telefonla arayıp sanık ve katılan mağdure arasında bir ilişki olduğunu ima etmesi üzerine...in görüşme yaptığı katılan mağdureye, sanıkla aralarında ilişki olup olmadığı, sanığın kendisine karşı öpme, okşama veya ilişkiye girme gibi davranışları sergileyip sergilemediği hususlarında sorular sormasına karşın katılan mağdurenin bu tür bir şey yaşanmadığını belirterek iddialara şiddetle karşı çıkması, katılan mağdurenin aşamalarda sanığın eylemlerinin 2009 yılının Mart ayının başından Mayıs ayının ortalarına kadar devam ettiğini beyan etmesine rağmen müdür yardımcısı tanık ... ve okul müdürü tanık ...'ün olayı Mart ayında ...'ten öğrenmeleri üzerine iki hafta boyunca sanık ve katılan mağdurenin davranışlarını gözlemleyip herhangi olumsuz bir duruma rastlamadıklarını ifade etmeleri, tanık ...'nın, sanığın ilgi göstermemesi nedeniyle katılan mağdurenin kolunu iğneyle çizdiğini gördüğünü ifade etmesi, tanık ...'in, katılan mağdurenin kolundaki çizikleri gördüğünü belirtmesi, katılan mağdurenin bacağının ön kısmında oluşan ve ... ile ...'ın gördüklerini söyledikleri morlukların ise ne şekilde meydana geldiğine yönelik tanıkların bir görgülerinin bulunmaması, söz konusu morlukların cinsel istismar eylemi sonucunda oluştuğu iddiasının şüphede kalması, isimsiz ve imzasız ihbar mektubunun adli makamlara gerçekleştiği iddia edilen olaydan bir yıl sonra gönderilmesi, ihbar üzerine katılan mağdure hakkında düzenlenen raporlarda katılan mağdurenin cinsel istismara maruz kaldığına dair herhangi bir bulguya rastlanılmaması, katılan mağdurenin savcılıktaki ilk ifadesini müteakip müşteki ... ve katılan ... ... tarafından imzalanıp savcılığa sunulan dilekçede kızları olan katılan mağdurenin iddia ettiği olayların yaşanmadığını anlattığını, katılan mağdurenin aşırı sevgi ve kıskançlık nedeniyle sanığın kendisine karşı cinsel istismarda bulunduğunu dile getirdiğini belirtmeleri ve sanığın tüm aşamalarda katılan mağdureye cinsel istismarda bulunmadığına, onun ilgisine karşılık vermediği için kendisine iftira attığına dair aksi kanıtlanamayan savunmaları birlikte göz önüne alındığında; sanığın katılan mağdureye karşı cinsel istismar eylemlerini gerçekleştirdiğini gösteren kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp, iddiasının şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığa atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli istismarı suçunun işlendiğinin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu nedenle haklı neden dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 10.02.2015 tarihli ve 5752-886 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Ünye Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.01.2012 tarihli ve 255-15 sayılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna ilişkin mahkûmiyet hükmünün, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilip, Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve sanığın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 30.06.2020 tarihinde yapılan müzakerede sanığa atılı suçun sabit olmadığı yönünden oy çokluğuyla, ulaşılan sonuca göre infazın durdurulması bakımından ise oy birliğiyle karar verildi.