OLAYIN MAĞDURU OLAN DİSİPLİN AMİRİ MUHAKKİK TAYİN EDEBİLİR Mİ?
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu yeni tarihli bir kararında, cezaevi müdürünün disiplin cezasına konu eylemin mağduru olmasının, muhakkik görevlendirme yetkisinin kullanımına engel bir durum olmadığı ve bu durumun tek başına disiplin soruşturmasının tarafsız ve objektif bir şekilde yürütülmediği sonucunu doğurmayacağını belirtmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu yeni tarihli bir kararında, cezaevi müdürünün disiplin cezasına konu eylemin mağduru olmasının, muhakkik görevlendirme yetkisinin kullanımına engel bir durum olmadığı ve bu durumun tek başına disiplin soruşturmasının tarafsız ve objektif bir şekilde yürütülmediği sonucunu doğurmayacağını belirtmiştir.
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
E:No: 2017/340
K:No:2019/458
Temyiz Eden (Davacı) : ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf (Davalı) : Adalet Bakanlığı
Vekili : Av. ...
İstemin Konusu : Antalya 3. İdare Mahkemesi'nin 11/11/2016 tarih ve E:2016/1056, K:2016/l()53 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Yargılama Süreci :
Dava Konusu İstem: Davacının, Antalya Elmalı A-3 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda İnfaz ve Koruma Başmemuru olarak görev yaptığı dönemde, "Amirine, mahiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek" suçunu işlediğinden bahisle, 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (D) bendinin (1) alt bendi uyarınca "bir yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin 15/01/2009 tarih ve 2009/2 sayılı Elmalı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Antalya 3. İdare Mahkemesi'nin 03/03/2010 tarih ve E:2009/444, K:2010/177 sayılı kararıyla; 05/05/2008 tarih ve 2008-10 sayılı muhakkik raporuyla, davacı hakkında kınama cezasına ilişkin yürütülen disiplin soruşturması sırasında davacının birinci sicil amiri olan kurum müdürüne hitaben, "ceza verdiği takdirde infaz ve koruma başmemuru ... ile birlikte kendisini taciz ettiklerini söyleyeceğini" beyan ederek tehditte bulunduğu ve devamında yapılan toplantıda aynı hususları ısrarla tekrarladığı, sözlerinin ciddiyetten uzak olamayacağı kanaatinin oluştuğu belirtilerek 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/D-l maddesi gereği cezalandırılmasının teklif edildiği, Adalet Bakanlığı Disiplin Kurulu Başkanlığı'nın 25/12/2008 tarih ve 239 sayılı kararıyla, getirilen teklif doğrultusunda davacının cezalandırılmasına ve takdiren bir alt cezanın uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği, bu karar doğrultusunda Elmalı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı'nın davaya konu işleminin tesis edildiği,
Dosyada mevcut bilgi, belge ve ifadelerin incelenmesinden, davacının, amiri konumundaki kurum müdürüne, ceza verdiği takdirde infaz ve koruma başmemuru K. A. ile birlikte kendisini taciz ettiklerini söyleyeceğini beyan ederek tehditte bulunduğunun anlaşıldığı, nitekim basit tehdit suçunu oluşturan bu eylemi işlediği hakkında 05/12/2008 tarihinde kesinleşmiş Elmalı Sulh Ceza Mahkemesi'nin 15/11/2008 tarih ve Dosya No:2008/182, Karar No:2008/252 sayılı kararının bulunduğu, her ne kadar ceza yargılamasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse de işbu davada, davacının kendisine yüklenen eylemi nedeniyle disiplin hukukuna göre 657 sayılı Kanun'un 125. maddesi uyarınca disiplin cezasıyla cezalandırılmasının söz konusu olduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılmış olması ve ceza muhakemesinde karar veren yargıcın komisyonda bulunmasının dava konusu işlemi sakatlar nitelikte bulunmadığı,
Bu nedenle yapılan soruşturma neticesinde ortaya konulan fiili nedeniyle davacının, eylemine uyan 657 sayılı Kanunun 125/D-l maddesi gereğince 1 yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Daire Kararının Özeti: Danıştay Onaltıncı Dairesinin 08/06/2016 tarih ve E:2015/10906, K:2016/4753 sayılı kararıyla; kamu görevlilerine işledikleri isnat edilen eylemlerinden dolayı disiplin cezası verilebilmesi için disiplin suçuna esas fiilin sübuta erdiğine ilişkin tespitin, her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delillerle kanıtlanması ve bu delillerin tarafsız ve objektif bir şekilde yürütülecek disiplin soruşturması ile elde edilmesinin gerektiği, bu bağlamda, soruşturmayı yürütecek olan muhakkikin ve muhakkiki belirleyecek olan disiplin amirinin, hakkında soruşturma yürütülen kamu görevlisinin disiplin suçu sayılan eyleminden zarar görmüş olmaması veya bu eylemden yarar sağlamaması, soruşturulanın veya olayın mağduru durumunda bulunmaması ve hakkında soruşturma yürütülen kişi ile arasında husumet bulunmaması, soruşturmanın tarafsızlığı ve objektifliği bakımından önem arz ettiği,
Uyuşmazlıkta, davacı hakkında disiplin soruşturması yürüten muhakkiki görevlendiren ceza infaz kurumu müdürünün, davacının disiplin soruşturmasına konu sözlerinin mağduru ve olayın tarafı olduğu görüldüğünden, üst disiplin amiri tarafından muhakkik görevlendirilmesi gerekirken, disiplin soruşturmasının tarafı durumunda olması nedeniyle tarafsızlığı tartışmalı olan ceza infaz kurumu müdürü tarafından görevlendirilen muhakkik tarafından yapılan disiplin soruşturmasının tarafsız ve objektif yürütülmüş bir soruşturma olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle, usulüne uygun olmayan soruşturma neticesinde verilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, Antalya 3. İdare Mahkemesi'nin 03/03/2010 tarih ve E:2009/444, K:2010/177 sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Israr Kararının Özeti: Antalya 3. İdare Mahkemesi'nin 11/11/2016 tarih ve E:2016/1056, K:2016/1053 sayılı kararıyla; Adalet Bakanlığı Disiplin Yönetmeliğine göre soruşturma amiri cezaevi müdürü olduğundan bu kişinin soruşturmacı tayin etmesinin mevzuata uygun olduğu, soruşturmayı yapan cezaevi müdürü olmadığından ve disiplin kuruluna katılımı da olmadığından cezaevi müdürünün, eylemin muhatabı olmasının, soruşturmanın ve disiplin cezasının tarafsızlığını ve objektifliğini etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Davacı tarafından, soruşturmasının objektif yapılmadığı, ecza muhakemesinde karar verev yargıcın Adalet Komisyonu Üyesi olarak disiplin cezasına katıldığı, muhakkik olarak atanan ve aynı zamanda yaşandığı iddia edilen olayın şahidi olan kurum ikinci müdürünün kendi kendinin ifadesini aldığı, soruşturma dosyasında ver alan ifadelerin birbirinin benzeri, öğretilmiş ve ezberletip beyanlar içerdiği, bu ifadelerin, yaşanan olayı anlatmaktan ziyade ifadesi alınanların kendisi hakkındaki önyargılarını içerdiği, sicil raporları incelenirse kendisinin hep olumlu sicil aldığı, buna rağmen, böyle bir ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğu, isnat edilen sözleri sarf etmediği, olayın mağduru olduğu iddia edilen kurum müdürünün tayin ettiği muhakkik tarafından yürütülen soruşturmanın tarafsız ve objektif olmadığı, bu nedenlerle ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Karşı Tarafın Savunması : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakiminin Düşüncesi:
Antalya 3. İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması ve dosyanın işin esası hakkında bir karar verilmek üzere Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Hukuki Değerlendirme:
İdare veya vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
Uyuşmazlıkta ısrara ilişkin husus; disiplin soruşturmasına konu eylemin mağduru olan disiiplin amiri tarafından muhakkik atanmasının, soruşturmanın tarafsızlığını ve objektifliğini etkilemeyeceğine ilişkindir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 127. maddesi gereğince, bu Kanunun 125. maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin öğrenildiği tarihten itibaren süresi içinde "disiplin soruşturmasına" başlanması gerekmektedir.
İşlem tarihinde yürürlükte olan Adalet Hakanlığı Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliğinin, "Yetkili Disiplin Amirleri" başlıklı 10. maddesinde, "Disiplin cezasını gerektirir fiil veya halın, disiplin soruşturmasının yapılması ve karara bağlanmasında, suç işleyen görevlinin suç işlediği anda görevli olduğu yerdeki disiplin amiri yetkilidir." hükmü, "Disiplin Soruşturmasına Başlama" başlıklı 21. maddesinde "Memurun disipline aykırı davranışının öğrenilmesi üzerine, disiplin amiri veya görevlendireceği bir muhakkik tarafından derhal disiplin soruşturmasına başlanır." hükmü yer almış, Yönetmelik eki cetvelde infaz ve koruma başmemurunun disiplin amiri olarak, cezaevi müdürü, üst disiplin amiri olarak bağlı cumhuriyet başsavcısı veya vekili belirlenmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat düzenlemelerinin incelenmesinden; disiplin cezasını gerektirir fiil veya halin gerçekleşmesi durumunda disiplin soruşturmasını başlatma yetkisinin disiplin amirine verildiği, soruşturmanın bizzat disiplin amiri ya da görevlendireceği bir muhakkik tarafından yapılacağı, muhakkik görevlendirme konusunda üst disiplin amiriine herhangi bir yetkinin verilmediği, bu yetkinin yalnızca diisplin amirinde olduğu anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, uyuşmazlıkta, disiplin amiri konumundaki cezaevi müdürünce muhakkik görevlendirilmesinin, mevzuatın verdiği yetkinin kullanımından ibaret olduğu, aynı zamanda cezaevi müdürünün disiplin cezasına konu eylemin mağduru olmasının, muhakkik görevlendirme yetkisinin kullanımına engel bir durum olmadığı ve bu durumun tek başına disiplin soruşturmasının tarafsız ve objektif bir şekilde yürütülmediği sonucunu doğurmayacağı açıktır.
Bu itibarla, temyizen incelenen kararın ısrara yönelik kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Karar Sonucu :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Antalya 3. İdare Mahkemesi'nin temyize konu 11/11/2016 tarih ve E:2016/1056, K:2016/1053 sayılı kararının ısrara yönelik kısmının onanmasına,
3. Uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın Danıştay Beşinci Dairesi'ne gönderilmesine,
Tarihinde 06/02/2019