ÖLÜMLÜ TRAFIK KAZASINA İLIŞKIN ETKILI SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEMESI NEDENIYLE YAŞAM HAKKININ USUL BOYUTUNUN İHLAL EDILMESI

ÖLÜMLÜ TRAFIK KAZASINA İLIŞKIN ETKILI SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEMESI NEDENIYLE YAŞAM HAKKININ USUL BOYUTUNUN İHLAL EDILMESI

Olaylar 

Başvurucunun eşi B.K. geçirdiği bir trafik kazası sonucu vefat etmiştir. Olay sonrası trafik ekipleri Kaza Tespit Tutanağı düzenlemiş, Cumhuriyet Başsavcılığı resen ve derhâl soruşturma başlatmıştır. Yapılan ölü muayenesine göre B.K.nın ölüm sebebinin kazaya bağlı kafa travması ve sağ bacaktaki yaralanma sonucu ciddi kan kaybı olduğu değerlendirilmiştir.

Müteveffaya çarpan ilk aracın sürücüsü olan M.E.N.nin kolluk nezdinde alınan şüpheli ifadesinde; petrol istasyonu önünde yolun orta refüjünden aniden koşarak önüne çıkan yayaya vurmamak için fren ve manevra yaptığını, aracın sol ayna kısmıyla çarptığını beyan etmiştir. Sonrasında aracını park edip yayanın olduğu yere giderken beyaz renkli 34 plakalı X marka bir aracın yerde yatan yayanın üzerinden geçtiğini belirtmiştir.

İl Jandarma Komutanlığı görevlileri tarafından düzenlenen Araştırma Tutanağı'nda, olay günü 21.44 ile 22.37 saatleri arasında 34 plakalı beyaz X marka 3 aracın olay yerinden geçtiği tespit edilmiş olup şahıslar başka illerde ikamet ettiği ve kendilerine ulaşılamadığından şüpheli olarak ifadelerinin alınamadığı yer almıştır.

Kolluk nezdinde müşteki olarak beyanı alınan başvurucu, eşine çarpan ilk aracın ve sonrasında üzerinden geçip kaçan ikinci aracın sürücülerinden şikâyetçi olmuştur. Başvurucu, araştırması sonucu elde ettiği olay anına dair görüntüleri içeren CD'yi Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçesi ekinde iletmiş ve eşine çarptıktan sonra kaçan 34 plakalı beyaz X marka aracın sürücüsünün de tespit edilerek hakkında soruşturma açılmasını talep etmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda müteveffanın asli kusurlu olduğu, çarpan ilk aracın sürücüsü M.E.N.nin ise kusursuz olduğu tespitine yer verilmiştir. Bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı, ilk aracın sürücüsü olan M.E.N. hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun söz konusu karara itirazı Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, meydana gelen ölümlü trafik kazasına ilişkin olarak etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 

Mahkemenin Değerlendirmesi 

Somut başvuruda başvurucu, ölüm olayının kasıtlı bir eylem sonucunda meydana geldiğine dair herhangi bir iddia ileri sürmemiş, yalnızca taksirli eylem sonucu gerçekleşen ölüm olayı hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliğinden şikâyet etmiştir. 

Somut başvuruya konu soruşturmanın yetkili makamlarca ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin tespit edilip edilmediği yönünden incelenmesi neticesinde soruşturma kapsamında ölü muayenesi yapıldığı, şüphelilerden M.E.N.nin ifadesi ile müşteki ve tanık beyanlarının alındığı, olay yeri incelemesinin yapıldığı anlaşılmıştır.

Öte yandan olayın gerçekleşmesine tanık olan müteveffanın yakınları ve ölene çarpan ilk arabanın sürücüsü olan şüpheli M.E.N.nin arabada bulunan eşi tarafından da teyit edildiği üzere ilk aracın çarpması sonucu yola düşen müteveffanın üzerinden ikinci bir aracın geçtiği sabittir. Başvurucu, bu aracın sürücüsünün de tespit edilerek hakkında soruşturma yürütülmesini Cumhuriyet Başsavcılığından birden fazla kez talep etmiştir.

Başvurucunun taleplerine, olay anına dair görüntüleri bizzat temin edip Cumhuriyet Başsavcılığına iletmesine ve olay anının görüntü kayıtlarının izlenmesiyle çarpan ikinci aracın niteliklerine uygun üç plakanın tespit edilmiş olmasına rağmen Cumhuriyet Başsavcılığının "müteveffanın meydana gelen trafik kazasında asli kusurlu olduğu, ilk çarpmanın etkisiyle yere düşen müteveffanın bacağının üzerinden geçen diğer araç sürücüsünü tespit etmeye çalışmanın ... herhangi bir sonuç doğurmayacağı" gerekçesiyle yalnızca çarpan ilk aracın sürücüsü hakkında soruşturma yürüttüğü, ikinci aracın sürücüsünün tespiti amacıyla soruşturma yürütmediği görülmüştür.

Oysa ölü muayenesi sonucunda ölüm nedenlerinden birinin de sağ bacaktaki yaralanmaya bağlı ciddi kan kaybı olduğu tespiti, Olay Yeri Görgü ve Tespit Tutanağı’nda da belirtildiği üzere ilk aracın müteveffaya yan aynasıyla çarpması sonucu B.K.nın yola düşmesi, başvurucunun görüntülerden görüldüğünü belirterek iddia ettiğine göre ikinci aracın B.K.nın etrafında toplanan kalabalığa rağmen müteveffanın üzerinden geçmesi karşısında ikinci aracın sürücüsünün belirlenmemesi soruşturmada tazminat davasının etkililiğini zedeleyecek bir eksiklik olarak tespit edilmiştir.

Ceza soruşturmasında ikinci sürücünün kimliği tespit edilmediği için tazminat davasındaki husumetin yöneltileceği sorumluların netleştirilmemesi nedeniyle olaydaki sorumlulukların belirlenmesine ve zarara ilişkin uygun giderim sağlanmasına imkân veren tazminat yolunun etkililiği zedelendiğinden başvurucunun tazminat yolunu tükettikten sonra bireysel başvuruda bulunmasının beklenemeyeceği değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

---

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A. K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/4746)

 

Karar Tarihi: 17/11/2021

R.G. Tarih ve Sayı: 22/12/2021-31697

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucu

:

A. K.

Vekili

:

Av. Savaş BAYTOK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, meydana gelen ölümlü trafik kazasına ilişkin olarak etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 8/2/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucunun eşi B.K. 23/4/2018 tarihinde geçirdiği bir trafik kazası sonucu vefat etmiştir.

10. Olay sonrası trafik ekipleri Kaza Tespit Tutanağı düzenlemiş ve olay yerinin basit krokisini çizmiştir. Olayla ilgili olarak Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığınca (Cumhuriyet Başsavcılığı) resen ve derhâl soruşturma başlatılmıştır. 24/4/2018 tarihinde saat 00.48'de Cumhuriyet savcısı tarafından Kırşehir Kılıçözü Aile Sağlık Merkezinde görevli bir doktor eşliğinde B.K.nın ölü muayenesi yapılmıştır. Müteveffanın ölüm sebebinin kazaya bağlı kafa travması ve sağ bacaktaki yaralanma sonucu ciddi kan kaybı olduğu değerlendirilmiş, kesin ölüm sebebinin tespit edildiğinden otopsi işlemi yapılmasına gerek görülmemiştir. Ölü Muayene Tutanağı'nın ilgili kısmı şöyledir:

"...

Cesedin Baş ve Boyun Bölgesinde Yapılan Muayenede; sol frontal bölgede 5*3 cm kafa kesi görünecek şekilde kesi olduğu, sol göz kapağında 6*3 cm morluk ve şişlik olduğu, sol göz kapağı altında sıyrık olduğu, boyun bölgesinde herhangi bir bulguya rastlanmadığı görüldü,

Cesedin Kol ve Bacak Bölgesinde Yapılan Muayenesinde; sağ dirsekte 1*1 cm sıyırık olduğu, sol elde baş parmak harici dört parmakta sıyırık olduğu, Ayak medialde küçük sıyırık olduğu, sağ bacakta diz eklemi altından alt bacak derisinin komple flep şeklinde sıyırıldığı, tibia ve fibula kemiklerinin gözle görülecek şekilde kırıldığı, alt bacağı sadece bir kas kütlesinin tuttuğu görüldü,

Cesedin Batın Bölgesinde Yapılan Muayenede; sağ ve sol son iki üç kostalarda elle krepitasyon alınan kırık olduğu, sol alt karın bölgesinde 3*2 cm sıyırık ve morluk olduğu görüldü, Cesedin Anal Bölgesinde Yapılan Muayenede, makraskobik patalojik özellik gözlenmedi.

Yukarıda yapılan tespitler dışında müteveffanın vücudunda yapılan incelemede kesici, delici alet ve ateşli silah yaralanmasına rastlanmadığı görüldü.

... (Fotoğraflar çekildi, kamera kaydı alındı)

BİLİRKİŞİ DOKTOR BEYANINDA: Olayın oluş şekli, kimlik tanığı beyanı, adli rapor, olay yeri inceleme ekibinden edilen bilgiler ve yapmış olduğumuz ölü muayenesi işlemi birlikte değerlendirildiğinde kişinin kesin ölüm nedeninin kazaya bağlı gelişen kafa travması ve sağ bacaktaki yaralanma sonucu ciddi kan kaybı neticesinde ölmüş olduğu kanaatindeyim, bu nedenle ölenin kesin ölüm nedeni belli olduğundan klasik otopsi işleminin yapılmasının gerekmediği kanaatindeyim.

..."

11. Kırşehir İl Jandarma Komutanlığı (Komutanlık) görevlileri tarafından düzenlenen 24/4/2018 tarihli Olay Yeri Görgü ve Tespit Tutanağı'nın ilgili kısmı şöyledir:

"Komutanlığımız sorumluluk sahasında olan Kırşehir-Ankara Karayolu üzerinde bulunan [M.K.] dinlenme tesisi karşısındaki [S.] Petrol önünde 23.04.2018 günü saat:22.00 sıralarında tek taraflı ölümlü trafik kazası ihbarı alınması üzerine aynı gün saat 22.05 sıralarında bahse konu trafik kazasına müdahale etmek maksadıyla olay yerine gidildi.

... [S.] Petrol önünde 06...66 plakalı Beyaz renkli BMW marka otomobilin yaya çarpması sonucu meydana geldiği, Olay yerinde yaya [B.K.nin] Ankara istikameti yönünde yolun sağ kısmında yerde yattığı, ilk yardım ekiplerince müdahale edilerek Kırşehir Devlet Hastanesine kaldırıldığı, yaya çarpan 06...66 plakalı aracın ve sürücüsünün olay yerinde olduğu, aracın yaklaşık 100 m ileride yolun sağında sol aynası kırık ve sol iki kapısının çarpmanın etkisiyle hasar görmüş şekilde park halinde olduğu görülmüştür. Yapılan araştırma ve soruşturmada 06...66 plakalı araç sürücüsü [M.E.N.] isimli şahıs Kırşehir istikametinden Ankara istikametine sol şeritte seyir halinde iken [S.] Petrol istasyonu önüne geldiğinde, Kırıkkale Kırşehir Karayolu istikametinde bulunan [M.K.] dinlenme tesisinden yaya olarak çıkan ve Kırşehir Kırıkkale Karayolu istikametinde bulunan [S.] Petrol istasyonunda park halindeki araçlarına gitmek için yolun orta refüjünde bekleyen ve aniden yola çıkan [B.K.] isimli şahsa aracının sol ayna kısmı ile çarpması sonucu kazanın meydana geldiği, C.Savcısının talimatı üzerine olay yerine Kırşehir İl J.K.lığı Olay yeri inceleme ekiplerinin gelerek olay mahallinde gerekli inceleme ve araştırmaları yaptığı, olay yerinde bulunan bilgi sahiplerinin beyanlarına göre [B.K.ye] ilk çarpan 06...66 plakalı araçtan sonra beyaz renkli 34 Plakalı Volkswagen Polo veya Golf marka bir aracında şahsa yerde yatarken çarptığını beyan etmeleri üzerine olay yeri olan [S.] Petrol istasyonunun Kamera kayıtlarının incelendiği, ancak olay mahallini ve çarpma noktasını net gören kameranın bulunmadığı, [M.K.] dinlenme tesisi kamerası incelendiğinde üzerinde beyaz şal olan [B.K.nin] tesisten çıkarak yolun orta refüjüne doğru koşarak geçtiğinin görüldüğü, ancak kazanın meydana geldiği anının görünmediği, bu iki tesis dışında olay mahallini gören başka kamera bulunmadığı, bilgi sahiplerinin beyanındaki aracın tespiti için gerekli araştırmalara başlanılmış olup..."

12. Komutanlık görevlileri tarafından düzenlenen 24/4/2018 tarihli Araştırma Tutanağı'nın ilgili kısmı şöyledir:

"...bilgi sahiplerinin beyanlarında belirtmiş olduğu 34 Plakalı diğer harf ve rakam grubunu görmedikleri beyaz renkli Volkswagen Polo veya Golf marka aracın, 23.04.2018 günü olayın olduğu saat itibari ile Kırşehir ilinden ve Yozgat ilinden belirtilen araca uygun araçların olay mahallinden geçebileceği değerlendirildiğinden araca uygun araçların kontrol edilmesi için Kırşehir İl Emniyet Müdürlüğü ve Akpınar İlçe Emniyet Müdürlüğü PTS kayıtlarının alınıp incelenmesinde, Kırşehir ilinden 23.04.2018 günü saat:21.44.45 sıralarında 34...82 plakalı beyaz renkli Volkswagen Polo marka aracın geçtiği, araç plakasından yapılan sorguda [M.A.A.] ... adına kayıtlı olduğu, ayrıca, Akpınar ilçe Emniyet Müdürlüğü PTS kayıtlarından ise Bölgemizden geçen ve Kırıkkale istikametine giden araçların incelendiğinde 23.04.2018 günü saat:22:30:19 sıralarında 34...14 plakalı Beyaz Volkswagen golf aracın geçtiği araç plakasından yapılan sorguda [G.E.] ... aracın geçiş yaptığı, aynı gün saat:22:37:12 sıralarında 34...64 plakalı Beyaz Volkswagen Polo aracın geçtiği araç plakasından yapılan sorguda [Y.A.Ü.] ... araçların geçtiği tespit edilmiş olup, şahısların Başka illerde ikamet ettiği ve ulaşılamadığından dolayı şüpheli olarak ifadelerinin alınamadığı..."

13. Komutanlık Olay Yeri İnceleme Tim Komutanlığı görevlilerince 24/4/2018 tarihli olay yeri inceleme raporu düzenlenmiş ve olay yerinin krokisi çizilmiştir. Raporun ilgili kısmı şöyledir:

"... Petrol... istasyonu önünde olayın meydana geldiği, Kırıkkale istikametinde sağ şerit üzerinde, yolun sağında yan refüj içerisinde bulunan ... Petrol ibareli tabelaya (9) metre mesafede (40x30) cm ebadında kan birikintisi, bu birikimin civarında yine küçük çaplı kan birikintileri olduğu görüldü... kan birikintisine (190) cm mesafede başka bir kan birikintisi olduğu, bu kan birikintisinin ... petrol istasyonu istikametine doğru (5.10) m devam ettiği tespit edildi.

 (1) bulgu numarası ile işaretlenen kan birikintisine (9.30) m mesafede, ... Petrol ibareli tabelaya (120) cm mesafede beyaz renkli bir bölümü kırılmış dikiz aynası kapağı olduğu ve dikiz aynası kapağı üzerinde kan lekelerinin bulunduğu görüldü. ...

 (2) Bulgu numaralı dikiz aynası kapağına (9.20) metre mesafede dikiz aynası camı bulunduğu, camın kırılmış olduğu görüldü...

...

 (4) bulgu numaralı parçalara (40,4) metre mesafede, Kırıkkale istikametinde yolun sağ tarafında park halinde 06...66 plakalı beyaz renkli BMW marka araç olduğu görüldü. Araç (5) bulgu numarası ile işaretlendi. Araç üzerinde yapılan inceleme neticesinde sol sis farının yerinde olmadığı, sis farı etrafında herhangi bir çökme, darbe vb.nin bulunmadığı, aracın diğer sis farı ve ön farlarının sağlam olduğu görüldü.

Aracın sol ön çamurluğunun uç kısmına doğru, sol farın (3) cm üzerinde (5x10) cm ebadında hafif çökme bulunduğu, bu kısımdan itibaren geriye doğru sürtünme izleri olduğu görüldü. Aracın kaputunun sol kenarında hafif çökmelerin bulunduğu görüldü. Aracın sol dikiz aynasının kırılma sonucu kopmuş olduğu,... dikiz aynasının bulunduğu yerden geriye doğru yer yer (10) cm genişliğinde, şoför kapısı camının alt tarafından geçen ve sol arka yolcu kapısının açma koluna kadar giden sürtünme izleri olduğu, sol şoför kapısı camında ve kapı kuşağı üzerinde de sürtünme izleri bulunduğu görüldü.

Aracın sol arka çamurluğu ile sol arka kapının açma kolunun (10) cm altında (50) cm uzunluğunda sürtünme izleri olduğu görüldü. Aracın diğer yerlerinde kazayla ilgili olabilecek herhangi bir sürtünme vb. tespit edilemedi. Aracın tavanında (5) adet kan olabileceği değerlendirilen lekeler görüldü.

Aracın içerisinde yapılan incelemede, aracın hız ibresinin sıfır (0) konumunda olduğu ve herhangi bir hava yastığının açılmadığı görüldü.

Devam eden incelemede (4) numaralı bulgu ile (5) numaralı araç arasında karayolu yan çizgisi kenarında... Wolkswagen logolu ... plastik parça bulundu. Plastik parça üzerinde yapılan incelemede üst kısmında (2) adet ve yan kısmında (1) adet olmak üzere toplam üç adet kan lekesi olduğu değerlendirilen lekeler görüldü. Lekeler pamuklu biyolojik svap çubuğuna nakledildi.

...

Maktulün eşine ait olduğu beyan edilen ... plakalı Fiat Marka aracın... Petrolün otoparkında park halinde bulunduğu görüldü. Aracın bulunduğu haliyle dıştan fotoğrafları çekildi. Aracın dış kaportasında kazayla ilgili olabilecek herhangi bir bulguya rastlanılmadı.

..."

14. Müteveffaya çarpan ilk aracın sürücüsü olan M.E.N.nin kolluk nezdinde alınan 24/4/2018 tarihli şüpheli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...[S.] Petrol önünde yolun orta refüjünden aniden koşarak önüme çıkan yaya çarptım. Aracımın hızı 80-90 km. civarında idi. Önüme koşarak ve aniden çıkan yayayı gördüğümde aracımla vurmamak için fren ve manevra yaptıysam da aracımın sol ayna kısmıyla çarptım. Bunun üzerine aracımı hemen yolun sağına park ettim. Yayanın olduğu yere koşarak giderken Kırşehir istikametinden gelen beyaz renkli 34 plakalı Volkswagen Golf marka bir araç yerde yatan yayanın üzerinden geçtiğini gördüm..."

15. M.E.N.nin araçta bulunan eşi Ş.Ö.N., müteveffanın yakınları S.K., C.K. ve U.K.nın da aynı tarihte kolluk tarafından tanık beyanları alınmış olup beyanlarda olayın gelişimi hakkında benzer bilgiler bulunmaktadır. Müteveffanın yakını U.K.nın kolluk nezdinde alınan 23/4/2018 tarihli tanık beyanının ilgili kısmı şöyledir:

"...Ben, [S.K., C.K., İ.K. ve B.K.] ile birlikte Adıyaman ilinden Ankara iline gidiyorduk. ... Dinlenme tesislerinde mola vermek istedik. Fakat aracımızı ... Dinlenme Tesisleri karşısında, yani ana yolun karşısında bulunan [S.] petrol içerisine park ettik. ...Önce ben ve Yengem olan [B.K.] yolun karşısına aracımızın bulunduğu yere doğru geçiyorduk, orta refüjdeydik, yengem yolun boş olduğunu görünce koşarak geçmeye başladı, fakat yoldan gelen araç çok hızlı idi. Ve araç önce sol şeritten geliyordu, fakat sağ şeride geçince yengeme çarptı, yengemi yolun ortasına fırlattı. Bu araç çok hızlı idi kaza esnasında hiç frene basmadı. Daha sonradan ben yengemi kucağıma alarak kurtarmaya çalışırken yoldan gelen farklı, beyaz renkli bir araç yengeme yeniden çarptı. O esnada bu sonradan gelen beyaz renkli araç bana da çarpıyordu, beni arkamdan birisi çekti ve kurtardı, ben bu kişinin kim olduğunu hatırlamıyorum. İkinci araçta yoldan geçtikten sonra ben ve [S.K.] ile birlikte yengemi yoldan çekerek emniyet şeridine doğru sürükledik. İlk çarpan araç durdu, fakat ikinci çarpan araç olay yerinden kaçtı..."

16. Başvurucunun 23/7/2018 tarihinde kolluk nezdinde müşteki olarak beyanı alınmış ve başvurucu, eşine çarpan ilk aracın ve sonrasında üzerinden geçip kaçan ikinci aracın sürücülerinden şikâyetçi olmuştur.

17. Başvurucu 6/6/2018 tarihli dilekçeyle Cumhuriyet Başsavcılığına, araştırması sonucu elde ettiği olay anına dair görüntüleri içeren CD'yi iletmiş ve şüpheli M.E.N.nin olay anında hız limitinin üzerinde seyir hâlinde olabileceğini, bu hususun bilirkişi raporuyla tespit edilmesi gerektiğini, öte yandan yakınının üzerinden geçen ikinci aracın birkaç dakika dörtlü sinyalini yaktıktan sonra kaçtığını belirterek olay yerinin kalabalıklığına rağmen hızını azaltmayan ve ölene çarptıktan sonra kaçan beyaz Volkswagen marka aracın sürücüsünün de tespit edilerek hakkında soruşturma açılmasını talep etmiştir.

18. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 7/6/2018 tarihinde Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı (Grup Başkanlığı) Trafik İhtisas Kurulu Başkanlığından, ilk aracın sürücüsü olan M.E.N.nin şüpheli olarak belirtilerek olaydaki kusur oranlarının tespitine dair rapor düzenlenmesi talep edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı 21/6/2018 tarihinde, başvurucunun temin ettiği olay anına dair görüntüleri içeren CD'yi Grup Başkanlığına rapor düzenlenirken gözetilmek üzere iletmiştir.

19. Cumhuriyet Başsavcılığı, olaydan sonra kaçan ikinci araca ait parçaların gönderilmesini Komutanlıktan istemiştir. Komutanlık, talep edilen parçaların 26/4/2018 tarihli fezleke ekinde iletildiğini bildirmiştir.

20. Başvurucu 28/6/2018 tarihli bir başka dilekçeyle Cumhuriyet Başsavcılığından, müteveffanın yolun karşısına geçmek için orta refüjden indiği sırada Kırşehir istikametinden Ankara istikametine doğru seyir hâlinde olan şüpheli M.E.N.nin sürdüğü aracın sol taraftan müteveffaya çarptığını, aracın sol kısmında ön çamurluktan arka tarafa kadar sürtünme izlerinin oluştuğunu, sol dikiz aynasının kırıldığını, B.K.nın çarpma sonucu ileriye doğru savrulduğunu, arkadan gelen beyaz renkli, 34 plakalı Volkswagen marka aracın ise yerde yatan B.K.nın üzerinden geçtikten sonra olay yerinden kaçtığını belirterek M.E.N.nin meskûn mahale girdiğinde hızını azaltmamaktan, dikkatsizce yola çıkabilecek unsurları dikkate almadan aracını sevk etmekten, kaza sırasında frene basmamaktan dolayı olayda asli kusurlu olduğunun tespiti için keşif yapılmasını ve kusur durumunun tespiti için bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir. Başvurucu ayrıca arkadan gelip müteveffaya çarptıktan sonra olay mahallinden kaçan beyaz renkli ikinci araçla (Volkswagen markalı) ilgili olarak ise olay anının görüntü kayıtlarının izlenmesiyle plakaları belirlenen, beyaz aracın niteliklerine uygun üç araçtan hangisinin olayın gerçekleştiği saat olan 21.56 sıralarında çarpma noktasında olabileceğinin -bu araçların tespit edildiği nokta ile olay mahalli arasındaki mesafe de dikkate alınmak suretiyle- plaka tanıma sistemine göre belirlenip B.K.ya çarpan ikinci aracın ve sürücüsünün kesin olarak saptanması için araştırma yapılmasını, bu hususta kolluktan rapor alınmasını, ikinci şüpheli hakkında da taksirle ölüme neden olma suçundan soruşturma başlatılmasını talep etmiştir.

21. Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen 27/9/2018 tarihli raporda müteveffanın asli kusurlu olduğu, çarpan ilk aracın sürücüsü M.E.N.nin ise kusursuz olduğu tespitine yer verilmiştir. Raporun ilgili kısmı şöyledir:

"...

OLAY: Sürücü [M.E.N], 23.04.2018 günü saat 22:00 sıralarında, yönetimindeki 06...66 plaka sayılı otomobil ile bölünmüş D-260 Devlet Karayolunun sol şeridini takiben Kırşehir istikametinden Kırıkkale istikametine seyredip, [K.] Petrol İstasyonu önlerindeki olay mahalline geldiğinde, karşıya geçmek için istikametine göre sol taraf, orta refüjden yola giren yaya [B.K.ya] aracının sol yan ayna kesimi ile çarpması sonucu, yayanın ölümüyle sonuçlanan kaza meydana gelmiştir.

İRDELEME: Kaza, meskun mahal dışında, aydınlatmanın olmadığı, tek yönlü, 7 m genişliğinde, asfalt kaplama, düz ve eğimsiz yolda, açık havada, kuru zeminde, gece meydana gelmiştir. Dosyada, sürücü [M.E.N.nin] alkolsüz, mahalde azami hız sınırının 110 Km/s olduğuna, çarpmanın sol şerit içerisinde, orta refüje 90 cm mesafede meydana geldiğine dair tespit mevcut olup, CD içerisindeki güvenlik kamerası görüntüleri de izlenmiştir.

Olay sonrası tanzim edilen Trafik Kazası Tespit Tutanağında, yaya [B.K.nın] K.T.K.’nun 68/a-2 Maddesini ihlal ettiği, sürücü [M.E.N.nin] kusurunun olmadığı belirtilmiştir.

Dosya kapsamındaki ifadeler, CD içerisindeki kamera görüntüleri, aracın yayaya çarptığı kesim, çarpma noktasının yeri, orta refüje mesafesi ve tespit edilen diğer tüm veriler incelenip durum değerlendirmesi yapıldığında, kazanın tamamen, yaya [B.K.nin] gece vakti, aydınlatmanın olmadığı olay mahallinde, gelen araca rağmen yakın mesafeden kontrolsüzce yola girmesi sonucu meydana geldiği, mevcut şartlarda meydana gelen bu olayda ise sürücü [M.E.N.nin] oluşa etken hatalı tutum ve davranışı ile olayı önleme imkanının olmadığı görüş ve kanaatine varan heyetimizce, aşağıdaki şekli ile rapor tanzimi cihetine gidilmiştir. Mevcut verilere göre;

A- Sürücü [M.E.N] sevk ve idaresindeki otomobil ile gece vakti, meskun mahal dışında, bölünmüş yolun sol şeridini takiben seyredip, aydınlatmanın olmadığı olay mahalline geldiğinde, istikametine göre sol taraf, orta refüjden yakın mesafeden kontrolsüzce yola giren yaya [B.K.ya] aracının sol yan kesimi ile çarpması sonucu meydana gelen olayda, oluşa etken hatalı tutum ve davranışı ile olayı önleme imkanının olmadığından, sonuçta atfı kabil kusuru yoktur.

B- Müteveffa yaya [B.K.], gece vakti, meskun mahal dışında, aydınlatmanın olmadığı olay mahallinde, gelen aracın hız ve mesafesini dikkate almadan, kendi can güvenliğini tehlikeye atacak tarzda, yakın mesafeden kontrolsüzce yola girerek, ilk geçiş hakkını bırakmadığı sürücü [M.E.N.nin] kullandığı otomobilin sol yan kesiminin sadmesine maruz kaldığı olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketi ile asli kusurludur.

..."

22. Cumhuriyet Başsavcılığı, ilk aracın sürücüsü olan M.E.N. hakkında 23/10/2018 tarihli kararla taksirle ölüme neden olma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:

"...

24/04/2018 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağında; müteveffanın ölümünün kazaya bağlı gelişen kafa travması ve sağ bacaktaki yaralanma sonucu ciddi kan kaybı sonucunda gerçekleştiğinin belirtildiği,

Kırşehir İl Jandarma Komutanlığı'nca düzenlenen Olay Yeri İnceleme Raporunda; Kırşehir Kırıkkale yolu üzerinde Kırıkkale istikametinde sağ şerit üzerinde yolun sağında yan refüj içinde bulunan ... Petrol ibareli tabelaya 40x30 cm ebadında kan birikintisi ve civarında yine küçük çaplı kan birikintilerinin olduğunun, bu birikintinin ... Petrol İstasyonuna doğru devam ettiği, kan birikintisine 9.30 metre mesafede beyaz renkli bir bölümü kırılmış dikiz aynası kapağı olduğu, dikiz aynasının camının kırıldığı, yolun sağ tarafında park halinde 06 ...66 plaka sayılı araç olduğu ve aracın sol ön çamurluğunun uç kısmına doğru sol farın üzerinde hafif çökme olduğunun anlaşıldığı,

Dosyada mevcut bulunan Trafik Kazası Tespit Tutanağında; kazanın oluşumunda yaya [B.K.nın] kusurlu olup, diğer sürücü [M.E.N.nin] kusurunun bulunmadığının belirtildiği,

Müşteki Aydın Keskin'in alınan ifadesinde...

Şüphelinin alınan ifadesinde özetle;...

Dosyanın; meydana gelen trafik kazası ile ilgili kusur tespit oranının yapılabilmesi amacıyla Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Daire Başkanlığı'na gönderildiği ve hazırlanan 27/09/2018 tarihli raporda; sürücü [M.E.N.nin] kusursuz olup müteveffa [B.K.nın] asli kusurlu olduğunun belirtildiği,

Yapılan soruşturma sonucunda toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Olay Yeri İnceleme Tutanağı, Otopsi Sonucu, müşteki beyanı, Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde; müteveffanın meydana gelen trafik kazasında asli kusurlu olduğu, ilk çarpmanın etkisiyle yere düşen müteveffanın bacağının üzerinden geçen diğer araç sürücüsünü tespit etmeye çalışmanın TCK'nın 2. ve 7.maddesi anlamında herhangi bir sonuç doğurmayacağı, somut olayda herhangi bir suç unsuru bulunmadığı anlaşılmakla Cumhuriyet Başsavcılığımızca KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA,

..."

23. Başvurucu 3/12/2018 tarihli dilekçeyle söz konusu karara itiraz etmiştir. Başvurucu dilekçede özetle ölene iki ayrı aracın çarptığının açık olduğunu, ilk aracın sol aynasının müteveffaya çarptığını, ikinci aracın ise yere düşen müteveffanın üzerinden geçtiğini ve ölü muayene raporunda ölümün kafa travması ve sağ bacaktaki yaralanma sonucu ciddi kan kaybı sonucu meydana geldiği belirtildiği hâlde Grup Başkanlığının raporunda ikinci aracın çarpmasından bahsedilmediğini, ölümün hangi aracın çarpması neticesinde gerçekleştiğine dair bir tespitte bulunulmadığını, ilk aracın B.K.nın kafasına çarpma ihtimalinin bulunmadığını, ilk aracın çarpması sonucu yere düşen B.K.nın kafasından ve bacağından ikinci aracın geçmesi nedeniyle ölüme sebebiyet veren kafa travması ve bacaktaki ezilmenin gerçekleşmesinin muhtemel olduğunu belirtmiş; Grup Başkanlığı raporunda ikinci araçtan hiç bahsedilmeyerek tek araç çarpması sonucu ölümün meydana geldiğine dayalı olarak düzenlenen kusur raporuna istinaden eksik soruşturma ile kovuşturmasızlık kararı verildiğini iddia etmiştir. Başvurucu; ilk aracın sürücüsünün görüntülerden de anlaşılacağı üzere B.K.yı fark ederek fren yapmak yerine selektör yapmakla yetindiğini, sürücünün azami hız sınırında olsa bile dinlenme tesisinden çıkan yayaların bu yolu sık kullanmaları nedeniyle yaya çıkma ihtimalini gözetip araba kullanması gerektiğini belirterek ilk sürücünün de bu nedenlerle olayda kusuru olduğunu, ayrıca ikinci araç sürücüsünün yolun ortasında bulunan kalabalığa ve buradaki insanların -kamera görüntülerinden de anlaşıldığı üzere- gelen araçlara ıslık çalıp el kol hareketleriyle yavaşlamaları gerektiğini anlatmaya çalışmalarına rağmen hızla gelerek müteveffanın üzerinden geçtiğini, ikinci araç sürücüsünün olayda kusuru olup olmadığına dair rapor alınmadan, bu aracın azami hız sınırını aşıp aşmadığı tespit edilmeden, ölümün birinci çarpmadan mı yoksa ikinci çarpmadan mı kaynaklandığına dair rapor temin edilmeden soruşturmanın eksik incelemeyle sonuçlandırıldığını ileri sürmüştür.

24. Kırşehir Sulh Ceza Hâkimliğinin (Hâkimlik) 11/1/2019 tarihli kararıyla itiraz reddedilmiştir.

25. Ret kararı başvurucuya 15/1/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucu 8/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

26. İlgili hukuk için bkz. İlknur Koca, B. No: 2015/3511, 15/11/2018, §§ 24-28.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Anayasa Mahkemesinin 17/11/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

28. Başvurucu; kovuşturmasızlık kararına itiraz dilekçesinde belirttiği gerekçelerini yineleyerek eşine iki ayrı aracın çarptığını, ilk aracın sol aynasının müteveffaya çarptığını, ikinci aracın ise yere düşen müteveffanın üzerinden geçtiğini, ilk aracın eşinin kafasına çarpma ihtimalinin bulunmadığını, ilk aracın çarpması sonucu yere düşen B.K.nın kafasından ve bacağından ikinci aracın geçtiğini ancak Cumhuriyet Başsavcılığının Grup Başkanlığından rapor talep ederken yalnızca ilk araç sürücüsünün kusur durumunun tespitini istediğini, ikinci araç sürücüsünün ölüme etkisine dair rapor düzenlenmesi talebinde bulunmadığını, bu nedenle ikinci araca dair raporda hiçbir değerlendirme olmadığı gibi kafa ve bacaktaki yaralanmanın nasıl meydana geldiğinin de değerlendirilmediğini, plaka tanıma sisteminden 34 plakalı beyaz aracın niteliklerine uygun üç araç tespit edildiği hâlde araştırılmadığını, ikinci aracın ölüme etkisine dair kusur raporu alınmadan eksik soruşturma ile karar verildiğini ve yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

29. Başvurucu ayrıca kovuşturmasızlık kararına yaptığı itirazındaki iddialarının Hâkimliğin kararında gerekçelendirilmediğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

30. Bakanlık görüşünde; somut olayda müteveffanın yaşam hakkına kasıtlı bir müdahalenin bulunmadığı, bir trafik kazası neticesi gerçekleşen olayda sorumluluğun taksir veya bilinçli taksir açısından irdeleneceği, bu durumda başvurucunun tüketmesi gereken öncelikli yargı yolunun ceza soruşturması değil hukuk mahkemelerinde tazminat davası yolu olduğunun değerlendirildiği belirtilmiştir. Bakanlık görüşünün devamında Cumhuriyet Başsavcılığının ikinci araç sürücüsünün kusur sorumluluğunun araştırılmasının soruşturmanın akıbeti açısından bir önemi olmayacağına dair değerlendirmesini kusura dair raporda gece vakti, meskûn mahal dışında kalan ve ışıklandırma bulunmayan bir yolda müteveffanın kontrolsüz şekilde yola girdiği, böylece asli kusurlu olduğu tespitlerine dayandırdığını ifade etmiştir. Bakanlığa göre yaşam hakkının usul yönü bakımından soruşturma kapsamında gerekli deliller temin edilmiş; elde edilen delillerin kapsamlı ve nesnel bir analizi ile neticeye ulaşılmıştır.

31. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında müteveffaya çarpan ikinci aracın sürücüsünün kimliğinin araştırılmamasının eksik soruşturma yürütülmesine neden olduğunu ve bu sürücü tespit edilmeden tüketilmesi gereken başvuru yolu olduğu belirtilen tazminat davasının husumetinin kime yöneltileceğinin belli olmaması nedeniyle tazminat davası açılmasının mümkün olmadığını belirtmiştir.

B. Değerlendirme

1. İddiaların Nitelendirilmesi Yönünden

32. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."

33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, yakınının ölümüyle ilgili olarak etkili bir soruşturma yürütülmediğidir. Bu sebeple başvurucunun iddiaları bir bütün olarak Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğüne dair usul boyutu kapsamında incelenmiştir.

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

34. Öte yandan yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda başvurucu, müteveffanın eşidir. Bu nedenle başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.

35. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında; bireysel başvuruda bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılar (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 19, 20; Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 26).

36. Anayasa Mahkemesi, ölümle sonuçlanan trafik kazalarında etkili soruşturma yapılmadığı iddialara ilişkin olarak yapılan bireysel başvurularda verdiği önceki birçok kararında etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün tazminat davası açılmasıyla da yerine getirilebileceğini ifade etmiştir (birçok karar arasından bkz. İlknur Koca, § 45; Bedriye Demir, B. No: 2015/8309, 13/9/2018, § 37).

37. Bu noktada ifade etmek gerekir ki tazminat yollarının sadece hukuken mevcut bulunması yeterli olmayıp bu yolların uygulamada da etkili olması gerekir. Bir başvuru yolunun ancak hak ihlalini önleyebilmesi, devam etmekteyse sonlandırabilmesi veya sona ermiş bir hak ihlalini karara bağlayabilmesi ve bunun için uygun bir giderim sunabilmesi hâlinde etkililiğinden söz etmek mümkün olabilir (Tahir Canan, § 26; Filiz Aka, B. No: 2013/8365, 10/6/2015, § 39).

38. Bu açıdan Anayasa Mahkemesi tarafından olayda etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediği değerlendirilirken olay hakkında yürütülen ceza soruşturmasının tazminat davasının etkililiğine zarar vermeyecek şekilde yürütülüp yürütülmediğinin de incelenmesi gerekmektedir (benzer yöndeki karar için bkz. Ali Osman Akar ve diğerleri, B. No: 2016/78488, 13/6/2019, § 48).

39. Bu bakımdan başvurucunun etkili soruşturma yürütülmediğine ilişkin iddialarının somut olayda etkili yargısal yol olan tazminat davası yolunun etkililiğine zarar verip vermediği bakımından incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

40. Açıklanan gerekçelerle somut başvuruda başvuru yollarının tüketilip tüketilmediğinin değerlendirilebilmesi için başvurunun esası hakkında inceleme yapılması gerekmektedir. Bu zorunluluk dolayısıyla başvuru bakımından kabul edilebilirlik incelemesi esas incelemesi ile birlikte yapılacaktır.

3. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

41. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 50).

42. Pozitif yükümlülüklerin korumaya ilişkin maddi boyutunun yanı sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır. Yaşam hakkına ilişkin bu usul yükümlülüğü olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikteki soruşturmalarla yerine getirilebilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 54, 55).

43. Buna göre yaşam hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari, hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).

44. Anayasa Mahkemesi için bu noktada önemli olan husus, yargısal sistemin yaşam hakkına kasıtlı olmayan eylemlerle yapılan müdahalelerden doğan sorumluluğu hiçbir durumda belirsizlik içinde bırakmamasıdır (Kadri Ceyhan [GK], B. No: 2014/1924, 17/5/2018, § 80).

45. Somut başvuruda başvurucu, ölüm olayının kasıtlı bir eylem sonucunda meydan geldiğine dair herhangi bir iddia ileri sürmemiş; yalnızca taksirli eylem sonucu gerçekleşen ölüm olayı hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliğinden şikâyet etmiştir. Yukarıda da ifade edildiği üzere (bkz. § 36) Anayasa Mahkemesinin konuya dair içtihadı doğrultusunda, devletin etkili yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünün somut olayda mutlaka etkili bir ceza soruşturması yürütülmesini gerektirdiği söylenemez.

46. Yine yukarıda da belirtildiği üzere (bkz. § 37) tazminat yolunun sadece hukuken mevcut bulunması yeterli olmayıp bu yolun uygulamada da etkili olması gerekmektedir. Eğer ceza soruşturması etkili biçimde yürütülmemiş, olayın aydınlatılması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için yetkili mercilerce kendilerinden beklenebilecek makul tedbirler alınmamış ve dolayısıyla olaydaki kusurun aidiyetini tespit edebilmeye yarayacak olan deliller toplanmamış ise bu durumda tazminat davasının kusur durumu ve kusurun kime ait olduğu konusundaki başarı potansiyeli ortadan kalkabilmektedir.

47. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından olay hakkında yürütülen ceza soruşturmasının tazminat davasının etkililiğine zarar vermeyecek şekilde yürütülüp yürütülmediğinin etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün somut olayı ilgilendiren ilkeleri çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir.

48. Bir ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği etkinlikte olduğunun kabul edilebilmesi için gereken unsurlardan biri de soruşturma makamlarının ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleridir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).

b. İlkelerin Somut Olaya Uygulanması

49. Somut başvuruya konu soruşturmanın yetkili makamlarca ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin tespit edilip edilmediği yönünden incelenmesi neticesinde soruşturma kapsamında ölü muayenesi yapıldığı, şüphelilerden M.E.N.nin ifadesi ile müşteki ve tanık beyanlarının alındığı, olay yeri incelemesinin yapıldığı anlaşılmıştır.

50. Öte yandan müteveffanın olayın gerçekleşmesine tanık olan yakınları ve ölene çarpan ilk arabanın sürücüsü olan şüpheli M.E.N.nin arabada bulunan eşi tarafından da teyit edildiği üzere (bkz. § 15) ilk aracın çarpması sonucu yola düşen müteveffanın üzerinden ikinci bir aracın geçtiği sabittir. Başvurucu, bu aracın sürücüsünün de tespit edilerek hakkında soruşturma yürütülmesini Cumhuriyet Başsavcılığından birden fazla kez talep etmiştir (bkz. §§ 17, 20).

51. Başvurucunun taleplerine, olay anına dair görüntüleri bizzat temin edip Cumhuriyet Başsavcılığına iletmesine ve olay anının görüntü kayıtlarının izlenmesiyle çarpan ikinci aracın niteliklerine uygun üç plakanın tespit edilmiş olmasına rağmen Cumhuriyet Başsavcılığının "müteveffanın meydana gelen trafik kazasında asli kusurlu olduğu, ilk çarpmanın etkisiyle yere düşen müteveffanın bacağının üzerinden geçen diğer araç sürücüsünü tespit etmeye çalışmanın ... herhangi bir sonuç doğurmayacağı" gerekçesiyle yalnızca çarpan ilk aracın sürücüsü hakkında soruşturma yürüttüğü, ikinci aracın sürücüsünün tespiti amacıyla soruşturma yürütmediği görülmüştür.

52. Oysa ölü muayenesi sonucunda ölüm nedenlerinden birinin de sağ bacaktaki yaralanmaya bağlı ciddi kan kaybı olduğu tespiti (bkz. § 10), Olay Yeri Görgü ve Tespit Tutanağı'nda da belirtildiği üzere (bkz. § 11) ilk aracın müteveffaya yan aynasıyla çarpması sonucu B.K.nın yola düşmesi, başvurucunun görüntülerden görüldüğünü belirterek iddia ettiğine göre ikinci aracın B.K.nın etrafında toplanan kalabalığa rağmen müteveffanın üzerinden geçmesi karşısında ikinci aracın sürücüsünün belirlenmemesi soruşturmada tazminat davasının etkililiğini zedeleyecek bir eksiklik olarak tespit edilmiştir.

53. Ceza soruşturmasında ikinci sürücünün kimliği tespit edilmediği için tazminat davasındaki husumetin yöneltileceği sorumluların netleştirilmemesi nedeniyle olaydaki sorumlulukların belirlenmesine ve zarara ilişkin uygun giderim sağlanmasına imkân veren tazminat yolunun etkililiği zedelendiğinden başvurucunun tazminat yolunu tükettikten sonra bireysel başvuruda bulunmasının beklenemeyeceği değerlendirilmiştir.

54. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

4. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

55. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

56. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

57. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

58. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

59. İhlalin kovuşturmaya yer olmadığı ya da daimî arama kararı gibi bazı nedenlerle soruşturmanın sonlandırılmasından kaynaklandığı durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılması için kararın bir örneğinin ilgili Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden soruşturma yapılması sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden soruşturma yapılması kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili Cumhuriyet başsavcılığının yeniden soruşturma yapılması sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir kararın kendisine ulaştığı Cumhuriyet başsavcılığının yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden soruşturma yapma kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (benzer yöndeki kararlar için bkz. Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).

60. İncelenen başvuruda yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin soruşturma makamının kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır.

61. Bu durumda yaşam hakkının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden soruşturma ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, yeniden soruşturma kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden soruşturma yapılmak üzere Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

62. Öte yandan somut olayda ihlalin tespit edilmesinin başvurucunun uğradığı zararın giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı açıktır. Dolayısıyla eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için yaşam hakkının usul boyutunun ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespiti ve yeniden yargılamayla giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya -talebiyle bağlı olarak- net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

63. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.964,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin yaşam hakkının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığına (Soruşturma No: 2018/2671) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 364,60 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.964,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.