ÖN İNCELEME AŞAMASI USULÜNE UYGUN YAPILMADAN TAHKİKAT AŞAMASINA GEÇİLEMEZ

ÖN İNCELEME AŞAMASI USULÜNE UYGUN YAPILMADAN TAHKİKAT AŞAMASINA GEÇİLEMEZ

TC

YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu         

2014/20 E. 

2015/1753 K.

    Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2.Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 04.06.2012 gün ve 2012/80E., 2012/821 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 28.03.2013 gün ve 2012/22296 E., 2013/8523 K. sayılı ilamı ile;
    (...Dava, 18.01.2012 tarihinde açılmıştır. Mahkemece 02.3.2012 tarihli tutanakla ön incelemenin duruşmalı yapılmasına ve davalıya delillerini bildirmesi için ihtar gönderilmesine karar verilmiş ve bu ihtar 12.03.2012 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir. Davacı ön inceleme duruşmasından önce 14.02.2012 tarihinde delil listesini ibraz etmiş, davalı ise ön inceleme duruşmasına kadar herhangi bir delil bildirmemiştir. 09.04.2012 tarihinde ön inceleme duruşması yapılmış ve tarafların anlaşamadıkları hususlar tespit edilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 140/5. maddesinde yer alan hüküm; "tarafların dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz sunmadıkları belge niteliğindeki delillerin ve başka yerden getirtilecek belgelerin, bulundukları yerlerle ilgili açıklama yapmaları için, ön inceleme duruşmasında iki haftalık kesin süre verilmesine" ilişkindir. Ön inceleme duruşması yapılmadan, tensiple taraflara, dilekçelerinde göstermiş oldukları ve belge niteliğindeki delilleri sunmaları veya bulundukları yerlerle ilgili açıklamada bulunmaları için süre verilmesi sonuç doğurmaz. Öte yandan; delil, çekişmeli vakıaların ispatı için gösterilir. (HMK. m. 187/1) Ön inceleme duruşması yapılmadan, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar belirlenmeden, taraflardan tanıklarının isim ve adreslerini göstermeleri de beklenemez.
    Bu sebeple ön inceleme duruşmasının sonunda davalıya delillerini bildirmesi için süre verilmesi, gösterildiği takdirde davalı delillerinin toplanması ve gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır …)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, TMK’nın 166/1 uyarınca evlilik birliğinin temelden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davası ile boşanmanın fer’isi niteliğindeki velayet, nafaka ve tazminat isteklerine ilişkindir.
    Davacı vekili, tarafların 2003 yılında evlendiklerini, 2001 doğumlu çocuklarının olduğunu, davalının davacıyı aşağıladığını, en yakın bayan arkadaşlarından ve hatta ailesinden kıskandığını, şiddet uyguladığını, davalının işlettiği lokale ait içki şişelerini evin değişik odalarına hatta çocuğun yatak odasına depoladığını, işten geç saatlerde sabaha karşı geldiğini, davacıyı ve kızını uyandırarak kendisi ile ilgilenilmesini istediğini, davacının fıtık ameliyatı olduğunda davalının hastanede ziyaret etmediğini, taburcu olduğunda hastaneden çıkarmaya dahi gelmediğini, çocuğuna karşı ilgisiz olduğunu müşterek hanenin elektrik su faturaları dışındaki ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini, müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesini, müşterek çocuk için 1000TL ve davacı lehine 1000TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, taraflar arasında herhangi bir geçimsizlik olmadığını, davalının işi gereği eve geç saatlerde geldiğini, davacının ailesiyle görüşmesine hiç bir zaman engel olmadığını, aile içindeki problemin davalının işletmekte olduğu lokale zam geleceğini düşünerek fazla miktarda almış olduğu içkileri hırsızlık olabileceğinden evde bir süre depolanmasından kaynaklandığını ancak bunları en kısa sürede lokale taşıdığını, davacının kız kardeşinin aile içi işlerine karışmasını istemediğini, belirterek, öncelikle davanın reddine karar verilmesini, boşanmada ısrar edilmesi durumunda ayrılık kararı verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacı tarafından açılan boşanma talepli dava nedeniyle, 24.01.2012 tarihli tensip zaptı hazırlandığını, tensip zaptının 5. maddesinde savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edeceğini bildirmesi, 8.maddesi ile de delilleri mahkememize ibraz etmesi, 12.maddesi ile de tüm delillerini, tanıklarının isim ve adreslerini yazılı olarak iki hafta içerisinde mahkemeye bildirmesi için davalıya ihtarat yapıldığı, buna rağmen davalı tarafından bir delil bildirilmemesi üzerine delil bildirme yükümlülüğüne dair ihtar başlıklı açıklamanın tebliğ edildiğini, yine de davalı tarafından bu aşamalarda herhangi bir delil bildirilmediği, bu nedenle 09.05.2012 tarihli tahkikat duruşmasında davalı vekilinin delil bildirme talebinin reddedildiğini, evlilik birliğinin davacı eş M.. Ö.. yönünden temelinden sarsıldığının dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından anlaşıldığından kusurun davalıda olduğu kanaatine varılarak davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine; Özel Dairece yukarda başlık bölümünde metni aynen yazılı olan karar ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilip genişletilerek direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararını davalı vekili temyize getirmektedir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ön inceleme duruşması yapılmadan tensip tutanağı ile davalının delillerini sunması için süre verilip verilemeyeceği, cevap dilekçesinde delil bildirmeyen davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için süre verilmesinin gerekip gerekmediği, mahkemece usulüne uygun olarak ön inceleme duruşmasının yapılıp yapılmadığı, tahkikat aşamasında davalıya delillerini bildirme hakkının tanınıp tanınamayacağı; bunların sonucu olarak davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar sırası ile; dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür. Bu aşamalar içinde yeni olan ise ön inceleme aşamasıdır.
    Yargılamanın gereksiz yere uzamasının engellenmesi; mahkemenin ve tarafların yargılamada gereken hazırlığı davanın başında yapmasının sağlanması bakımından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile dilekçelerin verilmesinden sonra ve tahkikat aşamasından önce gelmek üzere "ön inceleme" adıyla yeni bir yargılama aşaması kabul edilmiştir (H. Pekcanıtez/O. Atalay/ M.Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11 Bası, 2011, s.375-376).
    6100 sayılı HMK’nın 137. maddesinde, ön incelemenin kapsamı, HMK 138. maddesinde ön inceleme aşamasında dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazlar hakkında verilecek kararlar, HMK 139. maddesinde ön inceleme duruşmasına davet, HMK 140. maddesinde ise yapılması zorunlu olan ön inceleme duruşması düzenlenmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın ön incelemenin kapsamı başlıklı 137. Maddesinde, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. madde dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar vereceği, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebileceği, ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyebileceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar ile sınırlı olmak üzere tanık dinleme, belge inceleme, bilirkişi görüşü alma, keşif yapma ve yemin teklif etme gibi işlemler yapılabilir, ancak tahkikata yönelik işlemler yapılamaz.
    HMK’nın 137. maddesinin ikinci fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği düzenlenmiştir. Gereksiz duruşmalara ilişkin uygulamadaki eski alışkanlıkların devam etmesinin kesin olarak önüne geçilmesi amacıyla Kanun koyucu, ön inceleme aşaması tamamlanmadan ve bu aşamada alınması gereken kararlar alınmadan tahkikat aşamasına geçilmesini ve tahkikat için duruşma günü belirlenmesini kesin bir ifade ile (emredici nitelikteki bir düzenlemeyle) yasaklamıştır (H. Pekcanıtez/O. Atalay/M.Özekes, a.g.e., s.375-376).
    Tüm bu hususlar dikkate alındığında, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenmesi; bu konularda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, 6100 sayılı HMK 137 ve 140 maddelerine göre ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi gerekir.
    Somut olayda; dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 18.01.2012 tarihinde açılmıştır. Mahkemece 02.03.2012 tarihli ön inceleme tutanağı ile ön incelemenin duruşmalı yapılmasına ve ön inceleme duruşmasının 09.04.2012 gününe bırakılmasına karar verilmiştir. Mahkemece ön inceleme günü olarak belirlenen 09.04.2012 tarihli oturumda taraf vekillerinin tarafların aralarında sulh olma imkanının bulunmadığını tespit ettikleri, anlaşmazlık konularının dava ve cevap dilekçelerindeki hususlar olduğuna ilişkin beyanları ve imzaları alınmış ve duruşma, ön inceleme aşamasının tamamlanıp tamamlanmadığı ve tahkikata geçilip geçilmediği belirtilmeksizin ayrıca tahkikat ve sözlü yargılama için davet zorunluluğu yok sayılarak 09.05.2012 gününe bırakılmıştır.
    Mahkemece, ön inceleme aşamasında yapılması gereken usul işlemlerinin (HMK.m.137-142) yapılması, ön inceleme duruşmasında tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tek tek tespit edilmesi, ön inceleme sonuç tutanağı düzenlenip bu tutanağın taraflara imzalatılması ve HMK’nın 147. ve 186/1 maddelerine göre tarafların tahkikat ve sözlü yargılamaya davet edilmesi, ön inceleme aşamasında yapılması gereken tüm işlemler yapıldıktan sonra tahkikata geçilmesi gerekirken ön inceleme duruşması usulüne uygun yapılmadan tahkikat aşamasına geçilerek davanın esası hakkında karar verilmesi doğru bulunmamıştır. .
    O halde yukarıda açıklandığı üzere direnme kararının ön inceleme duruşmasının usulüne uygun olarak yapılmaması nedeniyle kararın, değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik nedenlerden dolayı usulden BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 01.07.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.