İŞYERİNİN RESMİ PAYLAŞILARAK ADRESİ İFŞA EDİLMEDEN BİR OLAYIN HABER YAPILMASI MANEVİ TAZMİNAT GEREKTİRMEZ
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2018/1748
Karar Numarası: 2020/314
Karar Tarihi: 05.03.2020
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin oyun ve oyuncak toptan ticareti ile uğraştığını, ...Gazetesi'nin internet sayfasında, 31/07/2017 tarihinde, ... imzası altında, Tahtakale'de bir hanın 3.katında kaçak sigara satan bir oyuncakçıya ilişkin haber yapıldığını, haberin altında müvekkile ait iş yerinin fotoğraflarının kullanılmasının haber başlığı ile birleşince müvekkilinin sigara kaçakçılığı yaptığı yönünde algı oluşmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle davanın kabulüne 150.000TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan hükmen tahsiline, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu haberin toplumsal ilgiye haiz bir konuda münhasıran kamu yararı gözetilmek suretiyle kaleme alındığını, davacı tarafından talep edilen tazminatın haksız ve koşulları oluşmadığını, talep edilen manevi tazminat miktarının hakkaniyet ilkesine aykırı nitelikte ve fahiş, özendirici ve zenginleştirici mahiyette olmadığını bu nedenle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; "... Tarafların bildirdiği ve dosyaya sunduğu delil ve belgeler, davacının sunduğu fotoğraf ve gazete küpürleri ile internet ekran çıktıları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının işletme adı olarak seçtiği "...Oyuncak "şeklindeki mağaza tabelasının yalnız "..." kısmı buzlanarak ancak yine davacı şirketin bu işletme adının önündeki logo yahut çıkartmada kalmak suretiyle "Oyuncakçıda kaçak sigara" başlıklı haber yapıldığı, bu suretle davacının ticari itibarı ve manevi kişiliğine toplum önünde saygı duyulması gerekirken buna uyulmayarak kişilik haklarının ağır şekilde zarar gördüğü, bu zararın davalı tarafından tazmini gerektiği, diğer yandan davalı taraf basın ve yayın yoluyla yapmış oldukları haberle toplumun haber alma özgürlüğü şeklindeki güncel kamu menfaatini gözetmekle birlikte haberin sunumu sırasında gerekli dikkate ve özeni göstermemekle davacıya manevi olarak zarara uğrattığı anlaşılmış, meydana gelen zararın ağırlığı eylemin basın ve yayın yoluyla gerçekleştirilen haksız bir eylem olması gözetilerek davacının zenginleşmesine de yol açmayacak şekilde uygun bir manevi tazminata hükmetmek gerekmiş, ..." gerekçesiyle "... Davanın kısmen kabulü ile, 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 31/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, ..." şeklinde karar verilmiştir. Karar davacı vekiline 26/04/2018 tarihinde, davalılar vekiline 11/05/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalılar vekilince sunulan 21/05/2018 tarihli dilekçeyle istinaf başvurusunda bulunulmuş, gerekli istinaf harçları yatırılmış, bu dilekçe davacı vekiline tebliğ edilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ... imzası altında gazetenin 31/07/2017 tarihli yazısında, Tahtakalede bir handa kaçak sigara satan bir oyuncakçıya ilişkin olarak " küçüklere oyuncak satıyor, büyüklere ise sigara " şeklindeki yazıda mahkemenin dosyaya sunulan delil ve belgeleri dikkate almadığı, öncelikle usule ilişkin olarak haberde matufiyet koşulunun oluşmadığını, esasa ilişkin itirazları olarak ise; haberde kamu yararı olduğunu, görünen gerçekliğe uygun olduğunu ve basın, haber veriliş, hukuka uygunluk kriterlerine uygun olduğunu, ayrıca şartları manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığını, talep edilen tazminatın da haksız olduğunu, hükmedilen ve talep edilen kısmın fahiş miktarda olduğunu, gazetecinin haber verme görevinin görünür gerçekliğe uygun ise ve kamu yararı varsa hukuka aykırılığın bulunmadığının kabul edildiğini, Yargıtay emsal içtihatlarının bu doğrultuda olduğunu, huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü kararının basını tazminat tehditi altında görev yapamaz mahiyette olduğundan bozulması gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun emsal içtihatlarının da bu doğrultuda olduğunu açıklayarak kararın bozulmasını istemiştir.
İstinafa cevap veren davacı; dava dilekçesini aynen tekrarla istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiası ile manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava konusu yazıda, kaçak sigaraya ilişkin fotoğraf ve görüntüler de yayınlanmış olup, "oyuncakçıda kaçak sigara" başlığıyla yazılmış ve Eminönü / Tahtakale de bir hanın 3. Katında oyuncak satışı gerçekleştirilen yerde kaçak sigara satışı yapıldığı, " insanlar sıranın kendisine gelmesini bekliyor, sıraya dahil oluyoruz, sırası gelen büyük masada oturan kişinin yanına gidiyor, siparişi veriyor, sürekli alışveriş yapanlar, mağaza çalışanları geldikçe yan taraftaki depoya giderek verdiği siparişi alıyor, yaklaşık 10 dk lık bekleme süresinin ardından sıra bize geliyor, büyük masada oturan kişiye sigara alıp geldiğimizi söylüyoruz, hangisinden istediğimizi soruyor, istediğimiz sigarayı söyliyince depoya bakmak lazım varsa getiririm cevabını veriyor. Piyasada 10 TL den satılan sigaranın kendilerinden ne kadar olduğunu soruyoruz, tek karton alırsan 7 TL olur diyor. Deneme amaçlı geldiğimizi söyliyince sigaralarının orjinal olduğunu, Türkiyedekilerden farkının ise sadece kaçak olduğunu anlatıyor. Bir karton sigara almak üzere anlaşıyoruz. ..." şeklinde yazının yazıldığı, dükkanın ise haberde dükkanın isminin buzlandığı ve dükkanın ismi ve adresinin verilmediği ancak kaçak sigaraya ilişkin fotoğrafların da bir masa üzerinde görüntülendiği anlaşılmaktadır. İnternetteki haberde buzlanmış, yazılı basında ise herhangi bir fotoğraf yer almamıştır. Haberin veriliş ve habercilik ilkesi dikkate alındığında; Yargıtay nin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır. Somut olayda; davaya konu haberin yayın tarihi itibariyle güncel, görünür gerçekliğe ve genel yayın ilkelerine uygun olduğu, matufiyet unsurunun gerçekleşmediği, İnternet yayınındaki fotoğrafta dükkanın "..." isminin buzlama yöntemiyle kapatıldığı, haber içeriğinde ise dükkanın ismi yada açık adresinin verilmediği, yayında toplumsal ilgi bulunduğu, okurun dikkatini habere çekmek amacı ile basının çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının gazetecilik yayın tekniği olup, dava konusu haberin, basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, haberde kamu yararı olduğu, gazetecinin bir savcı gibi somut gerçeği araştırmak görevi olmayıp o anda görünen gerçeği aktardığı, şayet gazetecinin bir savcı gibi gerçeği resen araştırmakla yükümlü tutulması halinde haberin güncelliğini yitireceği ve basın özgürlüğünün kısıtlanacağı, kaldı ki yazı içeriğinden gazetecinin bizzat alıcı gibi davranarak olayı aktardığının anlaşıldığı, bu durumda haberin, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı, kamu yararının üstün tutulması ve basın özgürlüğü ilkesi gereğince davanın tümden reddi gerekirken, ilk derece mahkemesince yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediği anlaşıldığından, davalıların istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın tüm davalılar yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 2017/743 Esas - 2018/260 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILARAK;
a-Davanın REDDİNE,
b-Alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafça yatırılan 2.561,63-TL harcın mahsubuna bakiye 2.507,23-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
c-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d-Kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına yürürlükteki avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 3.400,00-TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
e-Harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
2-Davalıların istinaf başvuruları kabul edildiğinden peşin alınan istinaf karar harçlarının istek halinde davalılara iadesine,
3-Davalılar tarafından yapılan 98,10' ar-TL den toplam 196,20-TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının ve 23,50-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
4-Davalı tarafça yatırılan 200,00-TL istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra HMK'nın 333. maddesi gereğince yatırana iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı vekili yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK'nın 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay'a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/03/2020