PARA VE TEMİNAT VERİLMESİ HAKKINDAKİ İLAMLARIN İCRASININ HANGİ HALLERDE DURDURULACAĞI GEREK İCRA İFLAS KANUNUNDA, GEREKSE HMK’DA AÇIKÇA BELİRTİLMİŞTİR
T.C.
Yargıtay
21. Hukuk Dairesi
2010/5855 E.
2011/7785 K.
6.10.2011 T.
Davacı, bağlanan ölüm aylıklarının iadesine ilişkin Kurumca yapılacak tahsilatın dava sonuna kadar ihtiyaten durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi N**** *** tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
İhtilaf, Kurumun davacılar hakkında Mersin 1. İş Mahkemesinin 3.12.2008 tarih, 2008/530 Esas, 2008/627 Karar sayılı ilamının icra takibine konu edilmesi ve aynı alacak hakkında Mersin 2. İş Mahkemesinin 2008/149 Esas sayılı dosyayla davacılar tarafından açılan menfi tespit davasının kabul edilmesi nedeniyle,davacıların haklarındaki icra takibinin durdurulması amacıyla bir ihtiyati tedbir talebine ilişkindir.Mersin 1. İş Mahkemesinin 2008/530 Esas, 2008/627 Karar sayılı dosyada, Kurum tarafından A. mirasçıları hakkında istirdat davası açıldığı ve mahkemece 3.12.2008 tarihli kararla 4.656.94-TL’nin 19.3.2008 tarihinden itibaren işleyen temerrüt faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı Kuruma verilmesine karar verildiği ve Kurumca Mersin 4. İcra Müdürlüğünün 2009/6419 Esas sayılı dosyada, bu karara dayanak yapılarak davalılar hakkında ilamlı icra takibi yapıldığı,ancak kararın henüz kesinleşmediği ve temyiz nedeniyle Yargıtay aşamasında olduğu anlaşılmıştır. Mersin 2. İş Mahkemesinin 2008/149 Esas sayılı dosyasında da bu kez davalılar tarafından Kurum aleyhine işlemin iptali davası açıldığı ve mahkemece 24.2.2009 tarih ve 2009/64 Karar sayılı ilamla davanın kabulü ile davacılara bağlanan ölüm aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, davacılara ölüm maaşı nedeniyle davalı Kuruma bir borçlarının bulunmadığının tespitine karar verildiği ve bu kararındada kesinleşmeyip temyiz nedeniyle Yargıtay incelemesi aşamasında olduğu belirlenmiştir.Yerel mahkemece, ihtiyati tedbir talebi incelenerek, 1.3.2010 tarih ve 2010/63 sayılı kararla, her iki dosyada dava konularının aynı olup, Yargıtay’da temyiz incelemesinde olduklarından bahisle Mersin 4.İcra Müdürlüğünün 2009/6419 Esasında kayıtlı takip dosyasında icranın durdurulmasına ve her iki dosyanın Yargıtay’dan dönüşünün beklenmesine karar verilmiştir. Karar, aleyhine tedbir talep edilen Kurum tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK’nun 101.vd.madddelerinde ihtiyati tedbirin hangi hallerde verileceği ve itiraz yollarını düzenlemiştir. HUMK’nun 107.maddesinde yoklukta verilmiş ihtiyati tedbir kararlarına karşı itiraz yolunun mümkün olduğu açıklanmıştır. 108. Madde de”İtiraz dilekçe ile yapılır ve kanıtlayıcı belgelerde dilekçeye eklenir. İhtiyati tedbir kararına karşı çıkılmadan önce dava açılmış ise karşı çıkma dilekçesi soruşturma yargıcına verilir.104. Maddenin son paragrafının hükmü saklıdır.Karşı çıkıldığında yargıç iki tarafı çağırıp her birini dinledikten sonra kararını değiştirip hafifletebilir veya değiştirebilir veya ortadan kaldırabilir.Ancak iki taraftan biri veya ikisi gelmezse belgeler üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.”hükmü düzenlenmiştir. 109. madde de ise ihtiyati tedbir kararı dava açılmadan önce verilmiş ise uygulanmış olsun olmasın kararın verildiği tarihten itibaren 10 içinde esas hakkında davanın açılması gerektiği, aksi takdirde ihtiyati tedbirin herhangi bir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden kalkacağı açıklanmıştır. Somut olayda öncelikli sorun icranın durdurulması yönünde verilen bu kararın temyizi kabil bir karar olup olmadığıdır. Y**** *** ihtiyati tedbir yoluyla Mersin 4. İcra Müdürlüğünün 2009/419 Esas sayılı takip dosyasında icranın durdurulması talep edilmiştir.İhtiyati tedbir talebinin mahkemenin değişik iş esasına kaydının yapılıp,bu değişik iş esası üzerinden bir karar verilmesi gerekirken,taleple ilgili dosya mahkemenin esasına kaydedilerek yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu nedenlerle mahkeme esasından verilen bu karar HUMK’nun 101. ve devamı maddelerinde açıklanan tedbire ilişkin itirazı kabil bir karar olmayıp, Mersin 1. İş mahkemesinden verilen para ilamının icraya konulmasından ötürü,söz konusu icranın gerek takibe konu ilama ait alacak davasının, gerekse de menfi tespit davasının Yargıtay’dan dönüşüne kadar durdurulmasına dair bir karar olup,niteliği itibariyle temyizi kabil bir karardır.Bu nedenle temyiz talebinin Dairece esastan icelenmesi sonucuna varılmıştır. Para ve teminat verilmesi hakkındaki ilamların icrasının hangi hallerde durdurulacağı gerek İcra İflas Kanununda, gerekse HUMK’da açıkça belirtilmiştir. Para ve teminat verilmesi hakkındaki ilamların icrası İİK’nun 32. maddesinde düzenlenmiştir.Madde de “Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra müdürü borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24. madde de yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir ve nihayet yedi gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez veya temyiz yahut iade-i muhakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmedikçe cebri icra yapılacağı ve bu müddet içinde 74. madde mucibince mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapis ile tazyik olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya hakikate muhalif beyanda bulunursa hapis ile cezalandırılacağı ihtar edilir.”denilmiştir. Para ve teminat verilmesine ilişkin ilamların icrasının ertelenmesi ise HUMK’nun 443/1.mddesi ile İİK’nun 36. madddesinde açıklanmıştır. HUMK’nun 443/1. maddesinde “Temyiz dâvası icrayı ertelemez. Ancak temyiz eden temyiz sonucunda haksız çıktığı takdirde hakkında karar verilen şeyi yerine getireceğine ve teslime edeceğine dair sağlam teminat göstermek yada hakkında verilmiş olan para ve eşyayı resmi bir organa depozito etmek veya karşı tarafın malları ve mülkleri haczedilmiş olması şartıyla Temyiz Mahkemesi talep olması koşuluyla acele olarak icranın ertelenmesine karar verebilir. Dilekçeyi veren Devlet ise veya A**** *** almış olup ta davanın ve kararın niteliğine göre ve diğer durumlara göre uygulamanın ertelenmesi gerekiyorsa teminatsız olarak uygulamanın ertelenmesi kararı verilebilir” hükmü getirilmiştir. İİK’nun 36. maddesinde de “ İlamı temiz eden borçlu hükmolunan para veya eşyanın resmi bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde mercice kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehin ve ya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için Yargıtay’dan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine münasip bir mühlet verilir. Bu mühlet ancak zaruret halinde uzatılabilir. Borçlu devlet veya adli müzaharete nail bir kimse ise teminat gösterme mecburiyeti yoktur.” denilmiştir. Bir diğer icranın geri bırakılması hali İİK’nun 33. maddesinde düzenlenmiştir.Madde de “İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile İcra Tetkik Merciine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal ve itfa edildiği itirazlarında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce resen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya tetkik merciinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır.” hükmü düzenlenmiştir. İcra takibinin hangi hallerde durdurulacağı ayrıca İİK’un 72. maddesi ile HUMK’nun 317. maddesinde de düzenlenmiştir.İİK’nun 72. maddesinde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” açıklaması vardır.HUMK’nun 317 maddesinde ise “Sahtecilik iddiası, 308. madde ile izleyen maddelerin kurallarına göre incelenir. Sahtecilik iddiasında bulunulan senedin bilirkişi aracılığıyla inclenmesine, karşılaştırılmasına ve durumdan bilgisi olanların dinlenmesine karar verilirse bu gibi senetler, son karara dek bir işleme temel alınmaz. Ancak bu senede dayanarak önceden karar bağlanan koruyucu önlemleri (md. 101 vd.) de etkilemez ve gerektiğinde senet sahibi hakkının korunması amacıyla öteki koruyucu önlemlere de (md.103) girişilebilir” denilmiştir.Dosyada Kurum tarafından Mersin 1.İş Mahkemesinin 2008/530 Esas, 2008/627 Karar sayılı ilamına dayanılarak, dosyamızdaki tedbir talep edenler aleyhine ilamlı icra takibi yapılmıştır. İcra takibine konu dosya temyiz aşamasında olup Yargıtay’dadır. Bir icra takibinin hangi hallerde duracağı yukarıda anılan madde hükümleriyle açıklanmıştır. İcra takibine konu senedin sahteliği durumunda HUMK’nun 317. ve diğer hallerde İİK’nun 72. maddesinin uygulanma olanağı vardır.Somut olayda bu maddelerde bahsedilen şartların hiç biri bulunmamaktadır. İcranın durdurulmasını talep eden davacıların İİK’nun 32. maddesine göre yapılan ilamlı icra takibine karşı ancak şartları varsa İİK’nun 33. maddesi gereğince icranın geri bırakılmasını talep edebilirler veya HUMK’nun 443/1. maddesi gereğince Yargıtay’dan icranın ertelenmesini ve İİK’nun 36. maddesi gereğince de icranın geri bırakılması için Yargıtay’dan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendilerine münasip bir mühlet verilmesini talep edebilirler.Davacıların buna göre HUMK’nun 443/1. ve İİK’nun 36. ve devamı maddeleri veya şartları varsa İİK’nun 33. maddesine göre icranın ertelenmesini talep etme hakları varken ve bu nedenlerle yerel mahkemece talebin reddine karar verilmesi gerekirken, somut olayda olduğu gibi ”Kurumun açtığı alacak davası dosyası ile davacıların açtığı menfi tespit davası dosyasının dönüşüne kadar”şeklindeki genel gerekçelerle ilamlı bir icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.