RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK-ALDATMA KABİLİYETİNİN BELİRLENMESİ
YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ
2019/11651 E.
2020/365 K.
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre ve gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "08/02/2008" yerine "2008" yazılmasının mahallinde düzeltilebilir maddi hata olduğu kabul edilerek dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığın, Çin uyruklu şahısları yasal olmayan yollardan İngiltere'ye çıkarmaya çalışırken şahısların havaalanında yakalanmaları şeklinde gerçekleşen olayda, göçmen kaçakçılığı eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı ve suç tarihine nazaran TCK'nın 35. maddesi gereğince cezasından indirim yapılması gerektiği gözetilmeyerek sanık hakkında fazla ceza tayini,
2- Çubuk Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/183 Esas 2009/368 Karar sayılı dosyasında suça konu pasaportların sahteliklerinin ilk bakışta anlaşıldığı gerekçesiyle Çin uyruklu şahısların beraatine ve pasaportların dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi karşısında; belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu göz önüne alınarak, suça konu belgelerin asılları duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan sonra iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve denetime olanak sağlayacak şekilde belge asıllarının dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden, aldatma kabiliyeti hususunda gözlem yapılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK'nin 43. maddesinin uygulanabilmesi için "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi" gerektiği, sanığın ve suça konu pasaportların aynı anda ele geçirildiği, bu belgelerin farklı zamanlarda yapıldıklarına ilişkin kesin delil bulunmayıp suçun aynı anda işlendiğinin kabul edilmesi gerekliliği karşısında zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, sahte belge sayısının TCK'nin 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınabileceği gözetilmeden, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.