SADAKA KUTUSUNDAKİ PARALARI ALMAK DOLANDIRICILIK SUÇU MU? HIRSIZLIK SUÇU MU?

SADAKA KUTUSUNDAKİ PARALARI ALMAK DOLANDIRICILIK SUÇU MU? HIRSIZLIK SUÇU MU?

T.C.

Yargıtay

6. Ceza Dairesi 

2021/3265 E. 

2021/17820 K.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

TCK'nın 141. maddesinde hırsızlık suçunun basit hali, aynı Kanun 142. ve 143. maddelerinde ise nitelikli halleri düzenlenmiştir.

Bir başkasının hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınabilir bir malının rızası dışında alınması eylemi hırsızlık suçunu; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkası zararına, kendisi veya başkasına yarar sağlaması eylemi ise, dolandırıcılık suçunu oluşturur.

Hile nitelikli yalandır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaydan olaya değerlendirilmelidir. Failin davranışının hileli olup olmadığının belirlenmesi ise, somut olaya ve mağdurun içinde bulunduğu duruma göre saptanır.

Görüldüğü üzere dolandırıcılık ve hırsızlık suçları, suçun unsurları bakımından birbirinden farklıdır.

Sanıkların suç oluşturan hangi eylemlerden yargılandığını bilmek haklarıdır. Bu, savunmanın kullanılması açısından bir güvence olduğu gibi hukuk devleti olmanın da bir gerekliliğidir.

Bu açıklamalar ışığında, somut olaya gelince;

Ümmete Hizmet Gönüllüleri Derneği başkanı olan sanık ...'ın, olay günü Halkmar isimli markete girerek kasanın yanına gittiği, kasanın üstünde duran ve üzerinde '''... Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği'' ibaresi yazılı ve yarısına kadar madeni ve kağıt para dolu olan sadaka kutusu ile diğer kasanın üstünde bulunan ve üzerinde "sadaka" ve altında hadis-i şerif yazan, içerisinde çok az miktarda madeni bozuk para bulunan sadaka kutusuna baktıktan sonra, sanığın yanına gelen ve tanık olarak ifadesine başvurulan mağaza müdür yardımcısı ...'a hitaben, katılanın başkanlığını yaptığı ... Camii ve Yaşatma Derneğine ait sadaka kutusunu göstererek "bu bizim kutumuz" dediği, tanık ...’in, sanığın, daha önce de yardım kutusu koyması nedeniyle sadaka kutusunu koyan derneğin yetkilisi olduğunu düşünüp izin vermesi üzerine, sanığın cebinden çıkarttığı anahtar ile sadaka kutusunu açarak içindeki paraları poşete boşaltıp iş yerinden ayrıldığı, katılanın ertesi gün kendi derneğine ait sadaka kutusundaki paraları almak için iş yerine gelmesiyle durumun fark edildiği olayda; sanığın, sadaka kutularının muhafaza edilmek üzere teslim edildiği mağaza yetkilisi tanık ...’i, kendisinin, ... Camii ve Yaşatma Derneği temsilcisi olduğu yönünde kandırarak kendi derneğine ait olmayan sandığın teslimini sağladığı gözetildiğinde, sanığın eyleminin, fesada uğratılan rıza dahilinde menfaat sağlamak olduğunun anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hırsızlık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 22/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

--- 

T.C.

Yargıtay

6. Ceza Dairesi        

2020/7453 E.  

2021/5112 K.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

15.04.2020 gün ve 13100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinde yapılan değişikliğin, infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı görülmekle;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Katılan ...’ya ait işyerine gelip, sipariş verdiği ve toplam 13 TL değerinde olan tavuk ekmek, 2 adet şalgam suyu, 1 adet ayran ile tezgahta bulunan sadaka kutusu ve içerisindeki 20 TL parayı çalan sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de hırsızlık konusunu oluşturan değerin az olması nedeniyle, 5237 sayılı TCK'nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’in temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 17.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

2. Ceza Dairesi

2020/31233 E. 

2021/4124 K.

MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Tüm dosya içeriğine göre; suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçlamayı kabul etmemesine karşın, suça sürüklenen çocuğun parmak izinin müştekinin işlettiği büfede masa üzerinde bulunan sadaka kutusu üzerinde tespit edilmesi, hırsızlığın olay günü saat 20:00- 08:30 arasında gerçekleşmiş olması karşısında; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğinin sabit olduğu anlaşılmakla; suça sürüklenen çocuğun atılı suçtan mahkumiyeti yerine, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 02.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

13. Ceza Dairesi

2019/11026 E. 

2020/1912 K.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

Sanık hakkında tekerrüre esas alınan ilamındaki mahkumiyetin, 5237 sayılı TCK'nın 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK'nın 141/1. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca; ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.'' hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip hakkında bahsedilen ilamın esas alınarak TCK'nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilerek bozma sebebi yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Hırsızlık suçuna konu müştekiye ait sadaka kutusundaki bozuk paraların 45 TL olduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında, suç tarihi itibariyle hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle ceza verilmesinden vazgeçilemeyecek ise de; tayin edilen cezadan TCK'nın 145. maddesi gereğince belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 17/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

17. Ceza Dairesi

2019/9347 E. 

2019/16914 K.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:

I)Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;

Doğrudan tayin edilen adli para cezasının miktarı itibarıyla hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ve 14.04.2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a 6217 sayılı Yasa ile eklenen geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olup, temyizi olanaklı bulunmadığından, sanık ...’nin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nun 317. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,

II) Sanık hakkında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;

Dosya kapsamına göre, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;

1-5237 sayılı TCK'nun 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK'nun 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, TCK'nun 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK'nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK'nun 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.

Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK'nun 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise; sanığın iş yerinden çaldığı malzemenin sadaka kutusu ve 40 TL olduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK'nun 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı TCK’nun 116/2. maddesinde, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan iş yerleri ve eklentilerine hak sahibinin rızasına aykırı olarak girmek veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmamak suç olarak tanımlanmış olup, halka açık oldukları zamanlarda iş yerine girmenin suç oluşturmayacağı, somut olayın gerçekleştiği zaman itibari ile sanığın açık bir rızaya gerek duyulmadan herkesin girebileceği işyerine girmek suretiyle hırsızlık suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, atılı iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

3- Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'nin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 26.12.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

13. Ceza Dairesi

2019/3977 E. 

2019/11691 K.

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

Suça sürüklenen çocukların, temyiz dilekçelerinden sonra vermiş oldukları dilekçelerinde, temyizden feragat ettiklerini açıkça belirtmeyip, sadece verilen cezaların onaylanmasını talep ettiklerinden, suça sürüklenen çocuklar hakkında kurulan hükümlerin temyiz istemlerinin incelenmesinde;

I)Suça sürüklenen çocuklar hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Hükmolunan cezaların miktar ve türü gözetildiğinde, 5271 sayılı CMK'nın 286/2-a maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarının temyizi mümkün olmadığından, suça sürüklenen çocuklar ...ile suça sürüklenen çocuklar ... müdafiinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,

II) Suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

5271 sayılı CMK'nın “Temyiz nedeni” başlıklı 288. maddesi uyarınca;

(1)Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır.

(2)Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.''

Aynı Kanun’un “Hukuka kesin aykırılık hâlleri” başlıklı 289. maddesi uyarınca;

(1)Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:

a)Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.

b)Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması.

c)Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması.

d)Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi.

e)Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.

f)Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.

g)Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.

h)Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması.

i)Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.

Temyiz başvurusunun içeriği” başlıklı 294. maddesi uyarınca;

(1)Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.

(2)Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.”

Temyiz isteminin reddi” başlıklı 298. maddesi uyarınca;

Yargıtay, süresinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder.

Nihayet “Temyiz isteminin esastan reddi veya hükmün bozulması” başlıklı 302. maddesi uyarınca;

(1)Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtayca hukuka uygun bulunması hâlinde temyiz isteminin esastan reddine karar verilir.

(2)Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz başvurusunda gösterilen, hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar. Bozma sebepleri ilâmda ayrı ayrı gösterilir.

(3)Hüküm, temyiz dilekçesinde gösterilen sebeplerle bozulduğunda, dilekçede açıklanmış olmasa bile saptanan bütün diğer hukuka aykırılık hâlleri de ilâmda gösterilir.

(4)Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme esas olarak saptanan işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda bozulur.

(5)89 uncu Madde hükümleri saklıdır.

Yukarıda özetlenen mevzuat hükümleri uyarınca, istinaf sonrası temyiz incelemesi sebebe bağlı olup hukuksal denetimle sınırlıdır. Temyizde kural olarak maddi vaka denetimi, diğer bir ifadeyle sübut denetimi yapılamaz.

Dairemize göre, ilk derece mahkemesi ve son tahlilde istinaf mahkemesinin maddi vaka konusundaki kabulü akla, mantığa, ilme ve fenne aykırı ise bu durumda istisnaen maddi vaka yani sübut konusuna girilebilir.
Bir örnekle açıklamak gerekirse; ilk derece mahkemesi ve istinaf, sanığın mağdurun kendisine “hödük” demesine kızarak ona karşı kasten yaralama suçunu işlediğini kabul etmiş, bu sebeple sanık hakkında haksız tahrik altında kasten nitelikli yaralama suçundan verilen cezada indirim yapılmış ve katılan da “Ben ... hödük demedim. O nedenle haksız tahrik indirimi yapılmamalıydı” biçiminde bir gerekçeyle hükmü temyiz olsun. İlk derece ve istinaf mahkemesince hödük denildiğinin kabul edilmesi konusunun irdelenmesi bir maddi vaka denetimi yani sübut denetimi olup, kural olarak temyiz denetiminde bu konuya girilmemelidir.
Ancak; “hödük” kelimesinin ne manaya geldiği, bu sözün haksız fiil teşkil edip etmediği, somut olayda tahrik hükümlerinin nasıl yorumlanıp, uygulandığı hususlarının denetlenmesi ise; hukuksal denetimdir ve temyizde yapılması gereken de budur.

Mağdur temyiz dilekçesinde, “... doğuştan sağır dilsizim, bu sebeple hödük demem mümkün değil deyip, dilekçe ekinde de de buna dair sağlık kurulu raporu ibraz etmiş ise, bu kabul; akla, mantığa, ilme ve fenne aykırı olacağından artık vaka denetimi yapılabileceği düşüncesindeyiz.

Nitekim Dairemiz, bu düşüncelerden hareketle verdiği 24.05.2018 günlü, 2017/5297 esas ve 2018/8102 sayılı kararında, sanık müdafiinin müvekkili hakkında TCK'nın 143. maddesinin uygulanmaması gerektiğini temyiz nedeni yaptığı olayda, ilk derece mahkemesi ve istinaf ceza dairesinin 27.01.2015 günü, suçun işlendiği saat dilimi olarak kabul ettiği 18.30-21.00 saatleri arasının değil de gündüz sayılabilecek başka bir saatin suç saati olarak kabul edilip edilmemesini, yani suç saatine ilişkin sübut konusunu denetlemenin bir maddi vaka denetimi olacağını, temyiz denetiminde bunun yapılamayacağını, suçun işlendiği kabul edilen saatin TCK'nın 6/1-e. maddesi uyarınca gece vakti olup olmadığı, buna bağlı olarak aynı Kanun'un 143. maddesinin somut olayda uygulanması gerekip gerekmediği, gerekiyorsa doğru uygulanıp uygulanmadığının denetlenmesinin ise, hukuksal denetim olduğunu, hukuksal denetimle sınırlı inceleme sonunda, somut olayda, suç saati alarak kabul saatin gece vakti olduğunu ve uygulamanın hukuka uygun olarak yapıldığını tespit ederek temyiz isteminin esastan reddiyle hükmün onanmasına karar vermiştir.

İstinaf sonrası temyizde önemli olan diğer bir konuda, temyiz incelemesinin sebebe bağlı ve sebeple sınırlı olarak yapılmasıdır. CMK'nın 298. maddesi uyarınca, temyiz istemi sebep içermiyorsa reddi gerekir.

Ancak, CMK'nın 289. maddesinin âmir hükmü uyarınca temyiz dilekçesinde bu maddedeki sebeplere dayanılmasa da, temyiz incelemesi sebebi yapılan husus incelenirken 289. maddede tadadi olarak sayılan hukuka kesin aykırılık hallerinin tespit edilmesi hâlinde hükmün (varsa diğer sebeplere ilâveten) bu sebeple(de) bozulması gerekir.

Burada son olarak açıklamak gerekirse;

Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delilin hükme dayanak yapılması nedeniyle hüküm temyiz edilmiş veya başka bir sebepten temyiz edilmiş olmakla birlikte bu husus temyiz incelemesi sonucu tespit edilmiş ise, CMK'nın 289/1-i maddesi uyarınca hükmün bozulması gerekir. Burada kalan delillere göre, sübutun yeniden değerlendirilmesi gerektiği şeklinde bir bozma, mevzuatımıza uygun tam bir hukuksal denetimdir. Ancak bunu yapmak yerine, kalan delillerin de mahkûmiyete yeteceğini değerlendirip temyiz istemini esastan reddetmek ya da kalan delillere göre beraat kararı vermek gerekir diyerek hükmü bozmak ya da 303/1-a maddesine göre düzelterek onamak tam bir vaka denetimidir.

Bu izahattan sonra somut olaya gelecek olursak;

Suça sürüklenen çocuk temyiz dilekçesinde; dilekçesinin gözden geçirilmesine, Çocuk Eğitim Evi'ne gönderilmesine gerekçe göstermişler, hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanmasına yönelik herhangi bir sebep göstermemişlerdir.

Dosyada CMK'nın 289. maddesinde sayılan hukuka kesin aykırılık hâllerinin herhangi birinin varlığı da tespit edilememiştir.

Bu itibarla; suça sürüklenen çocuk ...'nun temyiz dilekçesinin sebep içermemesi sebebiyle, suça sürüklenen çocuk ...'nun temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca gerekçe yönünden tebliğanmeye aykırı olarak REDDİNE,

III)Suça sürüklenen çocuklar ... ile ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

5271 sayılı CMK'nın 288. maddesinin ''Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.'', aynı Kanunun 294. maddesinin ''Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı Kanunun 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek; suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz istemlerinin suça sürüklenen çocuklara zarar gidermeleri için süre verilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığı, teşdiden uygulama yapıldığına yönelik olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede;

Oluş ve dosya içeriğine göre, suça sürüklenen çocukların suç tarihinde katılanın işyerine girerek kasadan 700 TL para, sadaka kutusu ve onun içerisindeki para ile iş yeri içerisinde bulunan sipariş almak için kullanılan Samsung marka 2 adet tableti çalmaları şeklinde gerçekleşen olayda, mahkemenin zararın giderilmesi için süre verdiği halde zararın giderilmemesi sebebiyle suça sürüklenen çocuklar hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmadığı, yine suça sürüklenen çocukların kastının yoğunluğu, suçun birlikte gece vakti işlenmesi nedeniyle teşdiden uygulama yapılmasında herhangi bir isabetsizlik de bulunmadığı anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesince hırsızlık suçundan verilen istinaf isteminin esastan reddine dair karar hukuka uygun bulunduğundan, suça sürüklenen çocuklar ..., ... müdafiileri ile suça sürüklenen çocuk ...'nun yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, 5271 sayılı CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca, usul ve yasaya uygun olan bölge adliye mahkemesi kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ ile HÜKMÜN ONANMASINA, 02.07.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.