"SENİN YA BURADAN CESEDİN ÇIKAR YA TAYİNİN ÇIKAR" SÖZÜ DAVALIK OLDU!
Bir emniyet amirinin, çalışma arkadaşlarına yönelik sarfettiği, 'Senin ya buradan cesedin çıkar ya tayinin çıkar' sözü davalık oldu. Konu mahkemeye taşındı. İşte ilginç davanın ayrıntıları.
Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2016/15945 E., 2019/2827 K. ilginç bir karara imza attı.
Dava konusu işlemde neler yer alıyor?
Dava konusu istem: … İli, … İlçe Emniyet Müdürlüğünde emniyet amiri olarak görev yapan davacının "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi uyarınca 3 günlüğe kadar aylık kesimi cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de, aynı Tüzüğün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulunun 23/06/2011 tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dosyada mevcut soruşturma dosyası, tanık ifadeleri ve eki bilgi ve belgeler ile anılan olayla ilgili olarak … isimli polis memuru tarafından kayda alınan ses kaydı CD'sinin dökümünün birlikte incelenmesinden; … İl Emniyet Müdürlüğüne 17/09/2010 tarihinde isimsiz olarak gelen e-postanın … tarafından gönderildiğinden şüphelenilmesi üzerine davacının, adı geçen polis memurunu odasına çağırdığı ve eşinin de bulunduğu bir ortamda polis memuruna karşı "...senin ya buradan cesedin çıkar ya tayinin çıkar... yaptığın çok büyük şerefsizlik..." şeklinde onur kırıcı sözler söylediğinin anlaşılması karşısında, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi kapsamına girdiği anlaşılan eylemi nedeniyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
… İli, … İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde emniyet amiri olarak görev yapan davacı ve aynı yerde polis memuru olarak görev yapan eşi hakkında … İl Emniyet Müdürlüğüne 17/09/2010 tarihinde gelen isimsiz elektronik postada; davacının eşinin işe hiç gitmediği, davacının eşine ayrımcılık yaptığı, bunların mobese kayıtlarında da mevcut olduğu belirtilmiştir.
Bu elektronik postanın … isimli polis memuru tarafından gönderildiğinden şüphelenilmesi nedeniyle, davacının, eşinin de bulunduğu bir ortamda adı geçen polis memuruna karşı onur kırıcı sözler söylediği iddiasında bulunulması üzerine başlatılan disiplin soruşturması neticesinde davacının, "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi uyarınca 3 günlüğe kadar aylık kesimi cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de, aynı Tüzüğün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 5/B-1. maddesinde, "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak", aylık kesim cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış; aynı Tüzüğün “Bir alt ceza verilmesi” başlıklı 15. maddesinde ise, “Kararın verildiği güne kadar geçmiş hizmetleri olumlu ve sicilleri iyi olan memurlara Tüzükte gösterilen cezanın bir derece aşağısı uygulanabilir.” kuralına yer verilmiştir.
Hukuka aykırı olarak elde edilen delillere dayanılarak mahkumiyet kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince verilen 01/02/2018 tarih ve Başvuru No:2014/4704 sayılı kararda; kanuni bir temeli olmadan elde edildiği veya elde ediliş yöntemi bakımından hukuka aykırı olduğu ilk bakışta anlaşılabilen veya derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin yargılamada tek veya belirleyici delil olarak kullanılmasının hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabileceği; hakkaniyete uygun bir yargılamanın, delillerin gerçekliği ve güvenilirliği konusundaki kuşkuların giderilmesini ve delillerin güvenilirliğine ve gerçekliğine etkili bir şekilde itiraz etme fırsatının tanınmış olmasını zorunlu kıldığı vurgulanmıştır.
Ancak, T.C. Anayasasının 38. maddesi hükmü ile Anayasa Mahkemesince konuya ilişkin belirlenen genel ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, anılan dinleme kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olması nedeniyle disiplin cezasına dayanak alınmasına imkan bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Kanuna aykırı olarak elde edildiği açık olan dinleme kayıtları değerlendirme dışı bırakılarak diğer deliller yönünden uyuşmazlık konusu olay değerlendirildiğinde ise, tanık olarak ifadelerine başvurulan kişilerin ifadelerinde, davacının onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu duymadıklarını beyan ettiklerinin görülmesi karşısında, davacının üzerine atılı fiilin sübuta ermediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir. Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, oy çokluğu ile karar verilmiştir.