ŞİKÂYET HAKKI KULLANILIRKEN BUNU HAKLI GÖSTERECEK BAZI EMARE VE OLGULARIN ZAYIF VE DOLAYLI DA OLSA VARLIĞI YETERLİDİR. AKSİ TAKDİRDE HAKSIZ ŞİKAYET MANEVİ TAZMİNAT GEREKTİRİR
T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
2015/16528 E.
2016/1037 K.
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar … ve diğeri vekili Avukat .. tarafından, davalı .. aleyhine 05/08/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/05/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların tüm temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davalının aracına ve evinin giriş kapısına hakaret ve tehdit içerikli mektup bırakıldığını bu mektupların komşusu olan ve aralarında husumet bulunan müvekkillerinden … ve ailesinin yazmış olabileceğini düşünüp davacılardan şikayetçi olduğunu,… 2011/4074 sayılı soruşturma dosyasında davacılardan alınan yazı örnekleri ile yapılan inceleme sonucu söz konusu yazıların davacıların eli ürünü olmadığının anlaşıldığını ve Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiğini, gerçekleşen bu durum karşısında davacıların kişilik haklarının zarar gördüğünü ve davalının şikayetinin hak arama özgürlüğü sınırları içerisinde değerlendirilemeyeceğini belirterek, uğranılan manevi zararın giderilmesini isteminde bulunmuştur.
Davalı ise, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının eyleminin hak arama özgürlüğü sınırları içerisinde değerlendirilemeyeceği ve şikâyetin haksız olduğu gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “..” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “..” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır… 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde, davacı ve davalı taraf arasında ticari rekabetten dolayı husumet bulunduğu, yaklaşık 6 yıldır konuşmadıkları, tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere taraflar arasında zaman zaman anlaşmazlık meydana geldiği ve aralarında sözlü sataşma ve tartışmaların yaşandığı, davalının evinin kapısına ve arabasının cam sileceklerinin altına mektup bırakıldığı, mektup içeriğinde davalının kızı ve ailesi hakkında hakaret içeren ithamların bulunduğu, davalının aralarında husumet bulunan davacı ve ailesinden şüphelendiğini belirterek şikayetçi olduğu ve ..2011/4074 Soruşturma sayılı dosyasında, kamu davasını açmaya yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davalının tarafına bırakılan ve ailesi hakkında ağır ithamlar içeren mektuplar nedeniyle aralarında uzun zamandır husumet bulunan davacılardan şüphelendiğini belirterek şikayetçi olmasında az da olsa bir kısım emareler bulunduğu ve şikayet dilekçesi içeriğinde kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek ifadelerinde bulunmadığı anlaşılmakla, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığının kabulü ile, istemin tümden reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) no’lu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; davacının tüm temyiz itirazlarının (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verimesine 27/01/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.