SINAVSIZ ATANILAN YÖNETİCİLİK GÖREVİNDEN ALINMADA İDARENİN TAKDİR HAKKI VARDIR!
Dava konusu olayda, bir yükseköğretim kurumunda Fakülte Sekreteri olarak görev yapan (+3000 ek gösterge) davacı, hiçbir somut gerekçe veya disiplinsizlik olmamasına rağmen 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76 ncı maddesi uyarınca Enstitü Sekreterliği görevine (+2200 ek gösterge) atanmıştır.
İlk derece mahkemesi, konuyla ilgili verdiği kararda davacının görevinde başarısızlığına, disiplinsizliğine veya liyakaten yetersiz olduğuna ilişkin hukuken kabul edilebilir herhangi bir durumun olmadığı, işlemin tesis edilme sebebi olarak herhangi bir bilgi ve belge dosyaya sunulmadığı gibi işlemde de atama gerekçesine yer verilmediğine atıf yapılarak işlemi iptal etmiştir.
Konya Bölge İdare Mahkemesi tarafından istinaf aşamasında bakılan dosyada verilen kararda; Anayasa Mahkemesi'nin 8.12.2015 tarih ve E.2014/87 K.2015/112 sayılı kararına atıf yaparak idarenin üst düzey yönetici kadrolarına bir kere atadığı kişileri meslek hayatları boyunca bu kadrolarda çalıştırma zorunluluğunun bulunmayacağını,görevden alındığı Fakülte Sekreterliği kadrosuna sınavsız ve takdir hakkı kullanılarak atandığına da dikkat çekerek bu görevinden aynı şekilde geniş takdir yetkisi kullanılmak suretiyle alınabileceğinin veya eşdeğerdeki ya da aynı nitelikteki daha alt düzeydeki başka bir göreve atanabileceğini ifade ederek davayı kesin olarak reddetmiştir.
KONYA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
1. İDARİ DAVA DAİRESİ
E. 2019/1100
K. 2020/76
İSTEMİN ÖZETİ : ....... Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Fakülte Sekreteri olarak görev yapan davacı tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 76 ncı maddesi uyarınca Fen Bilimleri Enstitüsü'ne Enstitü Sekreteri olarak atanmasına ilişkin 28/12/2018 tarih ve E.127729 sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle mahrum kaldığını ileri sürdüğü özlük ve parasal haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; davalı idare tarafından, davaya konu işlemin idareye tanınan takdir yetkisi uyarınca tesis edildiği öne sürülmüş ise de, idareye tanınan takdir yetkisinin bu yönde kullanımını gerektirecek nitelikte davacının görevinde başarısızlığına, disiplinsizliğine veya liyakaten yetersiz olduğuna ilişkin hukuken kabul edilebilir herhangi bir durumun olmadığı, işlemin tesis edilme sebebi olarak herhangi bir bilgi ve belge dosyaya sunulmadığı gibi işlemde de atama gerekçesine yer verilmediği; dolayısıyla, somut bir sebep gösterilmeden, salt takdir yetkisine dayanılarak tesis olunan davaya konu atama işleminde sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı, öte yandan, hukuka aykırı bulunan idari işlem nedeniyle ilgililerin uğramış oldukları zararların tazmini Anayasa'nın 125. maddesi gereğince zorunlu olduğu hususu dikkate alındığında, davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının da davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle Konya 2. İdare Mahkemesi'nce verilen dava konusu işlemin iptaline, davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının davacıya ödenmesine ilişkin 18/09/2019 tarih ve E:2019/246, K:2019/981 sayılı kararın, davalı idare vekili tarafından; idarenin harçtan muaf olmasına rağmen idare aleyhine harca hükmedildiği, dava konusu işlemin takdir yetkisi çerçevesinde hizmet gerekleri dikkate alınarak tesis edildiği ve söz konusu işlemde hukuka ve yasaya aykırılık bulunmadığı iddialarıyla istinafen incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: Kararın hukuka ve mevzuata uygun olduğu öne sürülerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü; Dava; ........ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Fakülte Sekreteri olarak görev yapan davacı tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 76 ncı maddesi uyarınca Fen Bilimleri Enstitüsü'ne Enstitü Sekreteri olarak atanmasına ilişkin 28/12/2018 tarih ve E.127729 sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle mahrum kaldığını ileri sürdüğü özlük ve parasal haklarının iadesine karar verilmesi açılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76 ncı maddesinin birinci fıkrasında; "Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler." hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; ........ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Fakülte Sekreteri olarak görev yapan davacının, ....... Üniversitesi Rektörlüğü'nün 28/12/2018 tarih ve E.127729 sayılı işlemi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76 ncı maddesi uyarınca Fen Bilimleri Enstitüsü'ne Enstitü Sekreteri olarak atanması üzerine bu işlemin iptaline ve işlem nedeniyle yoksun kaldığını ileri sürdüğü özlük ve parasal haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davayı açtığı anlaşılmıştır.
Kamu yönetim alanını ilgilendiren mevzuatımıza göre, kamu kurumlarının görevde yükselme sınavına tabi olan kadrolarına (müdür ve daha alt görevlere) atanma sınavla olmakta iken, daha üst düzey yöneticilerin atanması konusunda, genel olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 68 inci maddesinin (B) fıkrasında belirtilen yüksek öğrenim görmüş olma ve 10-12 yıl hizmeti bulunma mecburiyeti dışında sınav veya puanlama gibi nesnel bir seçme ve atama yöntemi düzenlenmemiştir.
Üst düzey yönetici atamalarında, nitelikli yöneticilerin hangi usule göre ve nasıl belirleneceği, yöneticilik vasıflarının hangi ölçütlere göre ve nasıl değerlendirileceği konusu tamamen atamaya yetkili amirlerin tercihlerine ve takdirine bırakılmıştır. İdarenin, hangi kıstas ve kriterlere göre hukuki tasarrufta bulunacağının hukuk kuralları ile önceden kesin bir şekilde belirlenmediği durumlarda, idareye geniş takdir yetkisinin tanındığı kabul edilmelidir. Başka bir deyişle, idari işlemin unsurları bakımından hukuk kuralları idareye serbest hareket imkanı tanıyorsa, bu durumda idarenin geniş takdir yetkisinden söz edilebilir.
Ayrıca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı başlıklı 2 nci maddesinin 2 nci fıkrasında; "İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler." hükmüne yer verilerek yargı yetkisinin sınırları çizilmiştir.
Öte yandan; 657 sayılı Kanun'un 76 ncı maddesi kapsamında takdir yetkisine istinaden tesis edilen işlemlerin de hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacağı, bu denetimin ise 2577 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen sınırlar içinde yapılacağı noktasında hukuken bir duraksama bulunmamaktadır. Bu çerçevede, memurların görev ve görev yerlerinin; başarısızlık, performans yetersizliği, soruşturma, disiplin cezası gibi nedenlere veya hizmetin gerektirdiği durumlarda da kamu yararı amacıyla değiştirilebileceğinin kabulü gerekir.
Kanun koyucu, görev verdiği makamların sorumlu tutulabilmesi için gerekli takdir yetkileriyle donatarak farklı seçenekler arasından tercih yapmalarına imkan sağlamış olup, bu yetkinin hangi alternatifin tercih edilerek uygulanacağını idareye bırakmış, yargı mercilerince verilecek kararlarla da idarenin bir tercihe zorlanmasını yasaklamıştır. Zira burada takdir yetkisinin kullanılması idari işlemin hukukiliği ile değil yerindeliği ile ilgilidir. Özellikle idari görevler açısından mevzuatında öngörülen nitelikleri taşıyanlar arasından tercih yapabilmeleri için atamaya yetkili makamlara bu yetki tanımıştır. İşin ehli olanlardan hangisinin tercih edileceği, bunların kazanılmış hak aylık derecesiyle ne zaman nerede çalıştıracağı hususu o kamu hizmetinin yürütülmesinden sorumlu ve atama yetkisi verilmiş makamlara bırakılmıştır.
Nitekim, Anayasa Mahkemesi'nin 8.12.2015 tarih ve E.2014/87 K.2015/112 sayılı kararında; idarenin üst düzey yönetici kadrolarına bir kere atadığı kişileri meslek hayatları boyunca bu kadrolarda çalıştırma zorunluluğunun bulunmayacağını, bu kadrolara atanan kişiler yönünden, bulundukları statülerden doğan, tahakkuk etmiş, kendileri yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklardan yahut bu durumun devam edeceği yönündeki haklı beklentiden söz edilemeyeceğini, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınarak bu kişilerin idarecilik görevlerine son verilmesi durumunda kariyer meslek kadrolarından gelenlerin kendi kadrolarına atanmalarının mümkün olduğu, bunun kazanılmış hakları veya genel olarak hukuk güvenliği ilkesini ihlal eden bir yönünün bulunmadığını vurgulamıştır.
Olayda; davacının ..... Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Fakülte Sekreterliği görevine herhangi bir görevde yükselme sınavına tabi tutulmadan atandığı noktasında taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Bu durumda; davacının ..... Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Fakülte Sekreterliği görevine, idarenin geniş takdir yetkisi kullanılmak suretiyle atandığının anlaşılması karşısında, bu görevinden aynı şekilde geniş takdir yetkisi kullanılmak suretiyle alınabileceğinin veya eşdeğerdeki ya da aynı nitelikteki daha alt düzeydeki başka bir göreve atanabileceğinin açık olması nedeniyle, idareye tanınan geniş takdir yetkisi çerçevesinde tesis edildiği sonucuna ulaşılan dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki istinaf başvurusuna konu idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan; Anayasanın 125 inci maddesi ile idarelerin kendi eylemden ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü tutuldukları kural altına alınmakla birlikte yapılan yargılama ile hukuka aykırı olmadığı saptanan dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığını ileri sürdüğü özlük ve parasal haklarının iadesine yönelik talebinin kabulüne de hukuken olanak bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun KABULÜNE, Konya 2. İdare Mahkemesi'nin 18/09/2019 tarih ve E: 201 9/246, K: 201 9/981 sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın REDDİNE, aşağıda dökümü gösterilen dava aşamasına ait 225,50.-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, istinaf aşamasında davalı idare tarafından yapılan 16,50.-TL yargılama gideri ile 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve atıfta bulunduğu yürürlükteki Asgari Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00.-TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine, artan posta ücretinin Mahkemesi'nce taraflara iadesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca kesin olmak üzere, 21/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.