ŞİRKET İLE ŞİRKET YETKİLİ KİŞİLERİNİN KUSUR ORANI AYRIŞTIRILMASI YAPILARAK BİLİRKİŞİ RAPORU HAZIRLANMALIDIR.

ŞİRKET İLE ŞİRKET YETKİLİ KİŞİLERİNİN KUSUR ORANI AYRIŞTIRILMASI YAPILARAK BİLİRKİŞİ RAPORU HAZIRLANMALIDIR.

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2018/3799

K. 2019/10191

T. 23.12.2019

DAVA : Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl dava ile birleşen 2015/281 E. sayılı davaların kabulüne, birleşen 2015/207 E. sayılı davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı ve davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : I- )İSTEM

Davacı Kurum; 22.02.2013 tarihli iş kazası sebebiyle vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelir ile yapılan tedavi giderlerinden oluşan kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

II- CEVAP

Davalılar vekilleri; şirket yetkilisi ...'ın eylemleri ile sonuç arasında bir illiyet bağı bulunmadığı, işyerinde iş güvenliği için gerekli ekipmanın bulundurulduğu, kazanın işçinin tahkimat yapılmayan alanda çalışması sebebiyle meydana geldiği, şirketin tüm denetimleri yaptığı, tahkimat yapılması için tüm malzemelerin tedarik edildiği ve tahkimat yapma sorumlulıuğunun kazı işçilerine ait olduğu, işçinin tam kusurlu olup işveren ve şirket yetkilisinin kusurlarının bulunmadığından davanın reddini talep etmiştir.

III- MAHKEME KARARI

A- ) İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Davalı şirketin ve şirket müdürü birleşen dosya davalısı H. Yadigarın meydana gelen iş kazasında %60 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek;

"ASIL DAVA YÖNÜNDEN

1- )Davanın KABÜLÜ ile birleşen dava 2015/281-2015/375 K. sayılı dosyada hükmedilen alacakla tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla 34.396,57-TL peşin sermaye değerinin tahsis onay, 23.498,94-TL tedavi giderinin sarf tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine

2- )Dava tarihi itibariyle alınması gereken 25,20-TL başvuru harcı ve 3.954,84-TL karar ve ilam harcı toplamı olan 3.980,04-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına

3- )Davacı tarafından yapılan 83 TL tebligat 87,30 TL posta ile 2430,00 TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 2.600,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine

4- )Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına

5- )Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 6.718,51-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN (2015/281 E. 2015/375 K. )

1- )Davanın KABÜLÜ ile asıl davada hükmedilen alacak ile tahsilde tekerrür oluşmamak kaydıyla 34.396,57-TL peşin sermaye değerinin tahsis onay, 23.053,94-TL tedavi giderinin sarf tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

2- )Dava tarihi itibariyle alınması gereken 27,70-TL başvuru harcı ve 3.924,44-TL karar ve ilam harcı toplamı olan 3.951,44-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına

3- )Davacı tarafından yapılan 49,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine

4- )Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına

5- )Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 6.669,56-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN (2015/207 E. 2015/327 K. )

1- )Davanın HMK 114/1-ı maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE” karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, tüm taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine,

B- ) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Kurum sigortalısı ...'nin 22.03.2013 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat ettiği, mahkeme tarafından alınan 30.01.2015 tarihli rapora göre sigortalının %60, şirket yetkilisinin %20, vardiya sorumlusu ... %20 oranında sorumlu olduğunun, 27.04.2015 tarihli rapora göre işveren şirket ve yetkili müdür H. Yadıgar'ın %60 oranında, sigortalının %40 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, Tekirdağ 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2014/223 Esas ve 2014/914 Karar sayılı dosyasında alınan 16.12.2013 tarihli kusur raporunda davalı şirketin % 60 oranında asli kusurlu, sigortalının % 40 oranında tali kusurlu, 22.10.2014 tarihli raporda davalı şirketin asli kusurlu, sigortalının tali kusurlu olduğunun belirlendiği, şirket yetkilisi ...'ın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunun anlaşıldığı, davalı vekilinin kusur raporuna itirazları üzerine ve raporlar arasındaki çeliki nedeni ile Dairemiz tarafından alınan 23.10.2017 tarihli kusur raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalı şiketin % 80 oranında (bu kusurun %5'i ...'a ait ), sigortalının %20 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.

6100 Sayılı Yasa'nın 355. maddesinde, istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı düzenlemesinin bulunduğu, Dairemiz tarafından alınan kusur raporunun davalının itirazları üzerine alındığı, davacının kusur raporuna yönelik istinafı olmaması nedeni ile Dairemiz tarafından alınan kusur raporunun davalının aleyhine sonuç doğurmayacağı, asıl dosya ve birleşen 2015/207 Esas, 2015/327 Karar sayılı dosyada her iki dosyanın konusunun aynı olması nedeni ile mahkeme tarafından derdestlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, asıl dosya ve birleşen 2015/281 eses sayılı dosya yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle;

“Davacının ve davalıların istinaf istemlerinin ayrı ayrı reddine,” karar verilmiştir.

TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:

Davacı Kurum vekili; birleşen 2015/207 E. sayılı dosya yönünden verilen usulden ret kararı ve vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalılar vekili; davalı ...'ın husumet ehliyetinin bulunmadığı, davanın muhatabının işveren şirket olabileceği, tüm iş güvenliği önlemleri alınmasına ve işverenin kusuru olmamasına rağmen verilen kusur oranının çok yüksek olduğu, tüm kusurun işçiye ait olduğu, kabulüne karar verilen asıl ve birleşen davalarda ayrı ayrı nisbi vekalet ücretine hükmedildiği, hüküm fıkralarının infaza elverişli olmayıp mükerrer tahsilata yol açacağı gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:

1- ) Rücu davaları kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.

Ceza Mahkemesinde alınan 16.12.2013 tarihli kusur raporunda davalı şirketin % 60 oranında asli kusurlu, sigortalının % 40 oranında tali kusurlu, 22.10.2014 tarihli raporda davalı şirketin asli kusurlu, sigortalının tali kusurlu olduğunun belirlendiği, şirket yetkilisi ...'ın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, dosyanın Yargıtay 12.CD. tarafından 06.09.2018 tarihinde onanarak kesinleştiği, mahkeme tarafından alınan 30.01.2015 tarihli rapora göre sigortalının %60, şirket yetkilisi ...'ın %20, vardiya sorumlusu çavuş ... %20 oranında kusurlu olduğu, 27.04.2015 tarihli rapora göre ise işveren şirket ve yetkili müdürü ...'ın %60 oranında, sigortalının %40 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği ve ilk derece mahkemesince 27.04.2015 tarihli kusur raporu esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır.

Bölge Adliye Mahkemesince, dosyadaki raporların çelişkili olduğu değerlendirilerek yeni bir kusur raporu alınmış, 23.10.2017 tarihli bu kusur raporunda ise işveren şirkete % 80 oranında (bu kusurun %5'i ...'a ait olmak üzere ), sigortalıya da %20 oranında kusur verilmiştir.

Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda işveren şirketle şiket yetkili müdürü ...'ın kusurları ayrıştırılmaksızın birlikte değerlendirilmiştir. Oysa ki ceza davasında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşen ve dosya kapsamından şirket yetkilisi olduğu anlaşılan ...'ın durumu açıklığa kavuşturulmalı, davalı şirketteki konumu ve görevi belirlenmeli, buna göre olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden bu çerçevede ilgililerin kusurunun da irdelendiği ve kusur oranlarının ayrıştırılarak belirlendiği, önceki tüm kusur raporlarının irdelenerek aradaki çelişkilerin giderildiği, usule uygun bir kusur raporu alınmalı, teselsül sorumluluğu buna göre belirlenip varılacak sonuca göre karar verilmelidir.

2- )Davacı Kurum vekili tarafından sunulan 19.07.2016 tarihli ıslah dilekçesinde, talep edilen ilk peşin değerli gelir 34.386,57 TL. olarak ıslah edilmesine rağmen ilk derece mahkemesi hükmünde tahsili gereken ilk peşin değerli gelir olarak 34.396,57 TL. olmak üzere 10,00 TL. fazlaya hükmedilmesi, yine hükmün “A” ve “B” bentlerinde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hüküm kurulmasına rağmen tahsilde tekerrür olacak ve infazda tereddüt yaratacak şekilde ayrı ayrı vekalet ücreti, harç ve yargılama masrafına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 23.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.