SOYBAĞININ REDDİ TALEBİ - NÜFUSUNA KAYDETTİRİLEN ÇOCUĞUN O BABADAN OLMAMASI

SOYBAĞININ REDDİ TALEBİ - NÜFUSUNA KAYDETTİRİLEN ÇOCUĞUN O BABADAN OLMAMASI

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

2021/9496 E.

2022/4839 K.

24.05.2022 T.

SOYBAĞININ REDDİ TALEBİ

NÜFUSUNA KAYDETTİRİLEN ÇOCUĞUN O BABADAN OLMAMASI

KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ

TAZMİNAT TALEBİNİN MEDENİ KANUNDA BELİRTİLEN MANEVİ TAZMİNAT OLMAMASI

MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNİN TÜRK BORÇLAR KANUNU’NDA BELİRTİLEN HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANMASI

AİLE MAHKEMESİNİN MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİ TEFRİK ETMEMESİ

MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLMASI

ÖZETİ: Davacı, davalıdan boşandığını, davalının bu süreçte dünyaya getirip, nüfusuna kaydettirdiği çocuğun kendisinden olmadığını, bu durumun da kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu ileri sürerek soybağının reddine ve bir miktar manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile soybağının reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacının talebi, Aile Mahkemesinin görevli olduğu Türk Medeni Kanunu ilgili maddesinde belirtilen manevi tazminat olmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren Türk Borçlar Kanunu ilgili maddelerinde belirtilen haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat isteminden ibarettir.  Bu nedenle manevi tazminat talebinin tefrik edilmesi, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru olmayıp, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından manevi tazminat talebinin reddi yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 24.05.2022 günü temyiz eden davacı H. Ö. vekili Av. M. K. ve karşı taraf ihbar olunan hazine vekili Av. C. L. S. geldiler. Başka gelen olmadı. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı, davalı S.’den boşandığını, davalı S’nin bu süreçte dünyaya getirip, nüfusuna kaydettirdiği C'nin kendisinden olmadığını, bu durumun da kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu ileri sürerek soybağının reddine ve 20.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiş; ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile soybağının reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından manevi tazminat talebinin reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Karar başlığında, davalı olarak görülen “İ. A. Ç.”nin iş bu dosyada taraf sıfatı olmadığı, soybağı düzenlenen küçüğe atanan kayyımın çocuğu olduğu anlaşılmaktadır. Ancak anılan yanlışlık maddi hata niteliğinde olup mahallinde her zaman düzeltilebileceğine göre yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.

04.06.1958 tarihli ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek, uygulanacak Kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk Hukuku'nu resen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.

Davacının dava dilekçesinde açıkladığı maddi olaylara göre talebi, Aile Mahkemesinin görevli olduğu TMK'nun 174/2 m. de belirtilen manevi tazminat olmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren TBK'nun 49 ve devamı maddelerinde belirtilen haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat isteminden ibarettir.  Bu nedenle manevi tazminat talebinin tefrik edilmesi, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda açıklanan sebeplerle KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 3.815 TL vekalet ücreti davalılardan alınıp davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.24.05.2022(Salı)