SÜRÜCÜNÜN ALKOLLÜ OLMASI TEK BAŞINA HASARIN TEMİNAT DIŞI KALMASINI GEREKTİRMEZ
TC
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
2014/3504 E.
2014/3959 K.
MAHKEMESİ : Samsun 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/06/2013
NUMARASI : 2012/318-2013/330
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, meydana gelen kaza sonucu hasar gördüğünü, başvuruya rağmen davalı sigorta şirketince ödeme yapılmadığını belirterek, 13.000,00 TL’nin, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu ve salt alkolün etkisiyle kazanın meydana geldiğini, hasarın teminat dışında kaldığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kazanın, münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiği ve rizikonun sigorta teminatı dışında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dava, kasko sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK'nın 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin, "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan
onra, konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, Motorlu Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinde; Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların sigorta teminatı dışında olduğu belirtilmiştir.
Bununla birlikte, Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinin dayanağını teşkil eden KTK'nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK'nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması,sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; yargılama sırasında alınan 15.05.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporda; kaza ile rapor arasında geçen süreye göre olay anında alkol oranının 207 promil olduğunu ancak bunun şahsın olay esnasında alkollü olması halinde geçerli olacağını, zira 2.7 mg/dl alkolün herkeste bulunabileceğini bildirilmiştir. İspat külfeti davalı sigortacıda olup, ters çevrilerek davacıya yüklenemez. Dosya kapsamında bulunan 01.12.2011 tarih ve 15:52 saatli biyokimya raporuna göre davalının kanında 2.7 mg etanol bulunmuştur. Bu laboratuvar sonucuna göre etanolun referans aralığı 0-10 mg olarak belirtilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişilerce bu miktar promil olarak değerlendirilmiş ve kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleştiği bildirilmiştir. Oysa bu oran promil olmayıp mg’dir. Bu durumda mahkemece yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.