TAHLİYE DAVASININ SONUCUNU BEKLEMEKSİZİN KAPI KİLİTLERİNİ DEĞİŞTİRME HANGİ SUÇU OLUŞTURUR
T.C.
Yargıtay
8. Ceza Dairesi
2017/25208 E.
2018/11676 K.
Hakkı olmayan yere tecavüz etme ve basit tehdit suçlarından şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12.05.2017 tarihli ve 2017/50147 soruşturma, 2017/25424 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Bakırköy 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11.07.2017 tarihli ve 2017/3191 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, dosya kapsamına göre; müşteki…’in şüphelinin kızı adına kayıtlı villada temsilcisi olduğu şirket adına kiracı olarak bulunduğu, müştekinin beyanına göre, kiralanan taşınmazın tahliyesi hususunda aralarında anlaşmazlık bulunduğu, şüphelinin “kapınızı kıracağım, içeriye gireceğim” şeklinde tehdit ettiği, taşınmazın kilidini değiştirerek içeriye girdiği ve eşyasına zarar verdiği iddiası karşısında, kolluk marifetiyle olay yerinin tespit ettirilmesi, müştekinin beyanında belirttiği tanıkların kimler olduğu sorularak dinlenmesi, şüphelinin de ifadesi alındıktan sonra, delillerin değerlendirilerek, şüphelinin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27.11.2017 gün ve 2017/11007 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.11.2017 gün ve KYB/2017-67232 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi… Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu 10.05.2017 tarihli dilekçesinde ve aynı tarihte alınan ifadesinde özetle şüpheli …’in kızının adına kayıtlı villada 3 yıldır kiracı olduğunu, kira meselesi nedeniyle aralarında ihtilaf bulunduğunu, mecuru anlaşarak tahliye etmek istediğini ancak henüz Mahkemeden alınmış bir tahliye kararı bulunmadığı halde, şüphelinin anlaşmazlığa konu iş yeri kapısının kilitlerini kırıp içeri girdiğini,kilitlerin bazılarını çilingir marifetiyle değiştirmiş olduğunu, iş yerinde bulunan çanta ve bazı kıymetli evrakının alınmış olduğunu, kiracısı olduğu iş yerine bu sebeple giremediğini, olay öncesinde şüpheli tarafından “işyerinin kapısını kıracağım “şeklindeki sözlerle tehdit ettiğini bildirdiği, ancak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hiç bir soruşturma işlemi yapılmadan, anlaşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu ve tehdit iddiasına yönelik delil bulunmadığı gerekçesiyle 12.05.2017 tarih ve 2017/25424 karar numarasıyla, şüpheli hakkında atılı “Hakkı olmayan yere tecavüz ve basit tehdit” suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, verilen bu karara karşı yapılan itirazın, Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 11.07.2017 tarih ve 2017/3191 Değişik İş sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza Muhakemeleri Kanununda;
“Madde 160 – (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
Madde 172 – (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
Madde 173 – (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh Ceza Hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet Savcısına gönderir. Cumhuriyet Savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh Ceza Hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.Cumhuriyet Savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.” şeklinde yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; Cumhuriyet Savcısı kendisine yapılan suç duyurusu veya şikayet üzerine suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti için hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm yasal yöntemlere başvurmalıdır. Toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açması, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermesi gerekmektedir.
İncelemeye konu olayda,suça konu işyerinde kolluk marifetiyle inceleme yaptırılarak görgü tespti tutanağının düzenlenmesi, şüpheli ile şikayetçinin itiraz dilekçesinde bahsettiği tanıkların celp edilerek dinlenmesi, müştekinin suç tarihinde kullandığı cep telefonuna ait HTS kayıtları getirtilip şüpheli ile görüşme yapıp yapmadığının saptanması, toplanacak deliller ve yapılacak incelemelerin sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmeden, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 11.07.2017 gün, 2017/3191 değişik iş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine, 25.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.